26 Nisan 2024
  • İstanbul17°C
  • Ankara20°C

ÖMER ERDEM: GELENEĞİ KİTSCH İLE EKŞİTMEK…

Evrensel nitelik kazanmış Osmanlı sanatında alttan alta bir Ayasofya’ya imrenme ruhu barınır. Mimarlık söz konusu olduğunda mesela, Mimar Sinan dahil bütün ustalar, Ayasofya ile yarışırlar.

Ömer Erdem: Geleneği kitsch ile ekşitmek…

21 Mayıs 2019 Salı 13:39

Hatta büyük mimarın en büyük emeli mimaride ilkin Ayasofya’nın kubbesinin çapını yakalamak sonra da onu aşmaktır. Sanat tarihçileri, sanatı şiirle atbaşı giden ulu mimarın bu emeli yakalamasına  ramak kaldığını ama yetişemediğini söylüyorlar. Ki bu emel, sanat iddiası taşıyan bir topluma hala kök değerindedir. Burada önemli olan bir uygarlık anlayışının kendisinden önceki bir uygarlık eseri karşısında komplekse kapılmadan onunla yarışa girişmesi, ondan etkilenip beslenme özgüvenini taşımasıdır. Hatta özgürce onu kendisine gelenek yapabilmesidir. Ayasofya’nın dört köşesine minare dikmenin sembolik değeri olabilir ama tevarüs ettiğin bu gelenekten yola koyularak ne yarattığındır mühim olan. Çünkü yaratıcı dönemlerde gelenek asla ölmüş ve bitmiş bir olgu olarak kabul edilmez. Pagan tapınaklarının üstünde kiliselerin onun üstünde de camilerin yükselmesi salt iktidar fikri ile açıklanamaz. Bu yüzden sanat eseri kuru kuruya  taklit edilmez ancak örnek alınır. Bir kat daha yükselmenin kaynağı kabul edilir. 

***

Benzer bir durum klasik divan edebiyatımız için de geçerlidir. Türkçe, en azından 10 ile 15. yüzyıl arasında, Arap ve Fars kültürünün basıncı altında bocalar ama 15. yy’a eriştiğinde kendi özgünlüğünü çoktan ilan eder. Dilin yaratıcı hamlesi idari ve sosyal sistem yanında zihniyet dünyamızı şekillendiren bir dizi faaliyetle örülür. Özgün tasavvuf anlayışı, ekonomik sistem de dahildir buna. Eğer Türkçe alttan alta Şehname, Leyla ile Mecnun hatta Ömer Hayyam ile yarışmasaydı, onları gelenek edinmeseydi, taklidi olmaktan öte gidemeyecek, Osmanlı uygarlığının çok katmanlı meczedici karakteri ortaya çıkmayacaktı. 

Gelenek meselesi her devirde daha çok bir savunma maskı olarak da kullanılır. Aslında Batı’da da, edebiyatın içinden değil eleştiriden doğar bu kavram. Ne var ki her zaman gelenek kaçınılmaz olarak dilde mündemiçtir ve toplumun gücü bunu keşfe bağlıdır. Onu ölü bir savunma zırhı olarak kullandığında toplum, onunla birlikte kendi taklidine benzeye benzeye yok olur. Taşlaşır. Kurur. Ölür. Tek telli sazdan ileri gidemez. 

Devamı: https://www.karar.com/yazarlar/omer-erdem/gelenegi-kitsch-ile-eksitmek-10213

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.