25 Nisan 2024
  • İstanbul23°C
  • Ankara28°C

PROF. DR. SEFA SAYGILI: KADİM DOSTUM HALÛK DURSUN

Dün akşam internet sitelerine düşen haberle şok oldum. Önce inanamadım, inanmak istemedim. Fakat haber gerçekti. Geçirdiği trafik kazası sonrası hayatını kaybetmişti. Derin bir kedere boğuldum.

Prof. Dr. Sefa Saygılı: Kadim dostum Halûk Dursun

22 Ağustos 2019 Perşembe 14:06

Tabi uzun yıllara uzanan dostluğumuz da aklımdan şerit gibi geçti. İlk tanıdığımda henüz Galatasaray Lisesi'nde öğrenci idi. Geçen ay vefat eden M. Şevket Eygi Beyefendi'nin ofisinde görmüştüm (1974 veya 1975 yılları olmalı) ve yıllar boyu süren arkadaşlığımız böylece başladı. Demek ki 45 sene olmuş. İşin enteresan yanı son görüşmemiz de yine rahmetli üstadın cenazesinde oldu. Cenazeden bir gün önce Şevket Ağabeyin vefat haberini telefonla verdiğimde çok üzüldü ve Van'da olduğunu, cenaze merasimine geleceğini söyledi. Cenaze namazına da, Merkez Efendi Cami haziresindeki mezarlığa define de katıldı, orada kısa sohbet yaptık. Hayatı boyunca hızlıydı, gayretliydi. Daha o zamanlar ülkemiz için bir şeyler yapma azmi ile dolup taşıyordu. Lisede okurken tarihçi olmayı hedeflediğini ve Osmanlı dönemi üzerine yoğunlaşmayı planlıyordu. Hayatını, hedeflerini belirlemişti ve hep aynı çizgide, aynı heyecan ve istekle yürümeye devam etti. Üniversiteye intisap ederek akademisyen oldu, öğrenci yetiştirdi. Osmanlı coğrafyası ve Orta Doğu onun ilgilendiği, uzmanlığı olduğu konulardı. Zaten Fransızca ve İngilizce biliyordu, bir süre Suriye'de (Şam) kalarak Arapça da öğrendi. Ayrıca Orta Doğu'yu tanımak için o bölgelere defalarca seyahat etti, insanlarla iç içe oldu. Onun mal mülk kazanayım gibi hiç derdi olmadı. Millet aşkına, davası uğruna ömrünü geçirdi. Ancak hedeflerini hayata geçirmek için akademisyenlik ona dar geliyordu. Bir süre Turing Kurumu başkanlığını yaptı. Daha sonra Ayasofya'nın ve Topkapı Sarayı'nın müdürlüğü görevlerinde bulundu. Çok dolaşıyordu, gezen bilir sözünü hayatına düstur edinmişti. Onun rehberliğinde yaptığımız seyahatleri de unutmam mümkün değil. Çok yer dolaştık birlikte. İlk aklıma gelenler: Kırım, Bulgaristan, Yunanistan, Romanya, Makedonya, Sırbistan, Hırvatistan, Yemen, Arnavutluk. Dediğim gibi Osmanlı coğrafyasına hâkimdi, oralardaki kavimleri ve Osmanlı eserlerini çok iyi biliyordu. Ekibe sohbet tadında o kadar ayrıntılarıyla anlatırdı ki zevkle dinler, çok şey öğrenirdiniz. Ancak konuşmasının başında herkesin dikkatle dinlemesi gerektiğini söylerdi. Sonra da herhalde akademisyenliğin verdiği alışkanlıkla grubu anlattıklarından imtihana tabi tutacağını eklerdi. İstediği cevabı alamadığında azıcık kırgınlıkla 'olmadı, siz beni dikkatle dinlememişsiniz' derdi. O kadar geniş ve derin kültürü olan çok az insan tanıdım. Gerek gezilerde gerekse televizyon programlarında onu hayranlıkla dinlerdiniz. Adeta kültür deryası idi. Meselâ onun rehberliğinde yaptığınız Boğaz gezisinin tadına doyum olmazdı. Önce Asya kıyısından anlatarak gidilir, sonra Avrupa tarafından dönülürdü. Rota boyunca gördüğümüz yalıların ilk sahiplerini ve hikâyelerini ayrıntılarıyla anlatırdı. Sadece yalıları değil başta camiler olmak üzere tarihi eserleri, kasır ve köşkleri, ayrıca bitki örtüsünü ve florayı da bir üniversite hocası edasıyla tatlı tatlı sıralardı.

Devamı: https://www.fikriyat.com/yazarlar/akademi/sefa-saygili/2019/08/20/kadim-dostum-halk-dursun

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.