- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
ROMANLARIMDA KARAKTERİMİN GERÇEK HAYATTAKİ KARŞILIĞI İNCELERİM
Ankara Şubesinin ‘Bir Kitap Bir Yazar’ programının 30 Mart 2019 tarihindeki konuşmacısı aynı zamanda Şubenin Başkan Yardımcısı da olan, yazar Güner Dinçaslan oldu.
06 Nisan 2019 Cumartesi 12:16
‘Günümüz Roman Yazarlığı ve Psikolojik Roman’ konusunun işlendiği programın yöneticiliğini Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi eğitimci, şair-yazar Rana İslam Değirmenci yaptı.
Söyleşi başlamadan önce programın açış konuşmasını yapan Şube Başkanı Mehmet Sair Uluçay, romanın tarihi gelişiminden bahsederek roman yazarlığının toplum ve insan için önemini ifade etti.
Programda, ‘Roman, Günümüz Roman Yazarlığı; Psikolojik Roman ve Psikolojik Roman ve Dinçaslan’ın eseri ‘Katil’ adlı roman konuşuldu.
Değirmenci’nin, “Psikolojik roman yazarı hayata / insana nasıl bakar ve onlara ne vermek ister? Özetle, siz bir kâhin, bir büyücü müsünüz, bir yol gösterici misiniz? sorunu Dinçaslan şöyle cevaplandırdı:
“ Evet, ben bir büyücüyüm. İnsanları olağan, herkesin hemen görebileceği olayların, durumların dışına; ‘iç dünyalara’, hem de sadece insanların iç dünyasına değil; nesnelerin de iç dünyalarına dikkat çekiyorum yazılarımda. Örneğin, bir su bardağının biz insanları ve dünyayı nasıl gördüğü ve dile gelerek bizlere anlatacakları beni ilgilendirir. Ya da yolda yürürken kırık bir kaldırım taşı önce bana derdini anlatır ve ben de onu, o ‘an’ı okuyucumla paylaşırım. Böyle bakıldığında, ben onları dile getiren bir büyücüyüm.”
Dinçaslan sözlerini şöyle sürdürdü: ‘Ben renklere aşığım, sadece renklerin oluşturduğu semboller değil; romanlarımda renklerin yanında birçok sembolik ifade kullanıyorum. Ayrıca bir karakteri oluştururken, kendimi o karakterin yerine koyabilmek için yazmadan evvel karakterimin gerçek hayattaki karşılığı insanların yaşadıklarını –olabildiğince- deneyimlemek isterim. Karakterimi, iyi anlayıp hissedeyim ki, ona yazımda can verebileyim. Beni en çok sevecek karakterim ‘Katil’ olurdu. Hatta “Katil” beni sadece sevmez bana âşık olurdu.’
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.