28 Mart 2024
  • İstanbul22°C
  • Ankara18°C

TÜRK ŞİİRİ’NİN BU YILKİ BAŞKENTİ KAZAN

Türkiye Yazarlar Birliği’’Türkçenin Uluslararası Şiir Şöleni’’ olarak iki yılda bir düzenlediği şiir şölenlerinin On birincisini, Tataristan’ın başkenti KAZAN’da 1-4 Ekim 2015 tarihleri arasında düzenledi.

Türk Şiiri’nin Bu Yılki Başkenti Kazan

19 Ekim 2015 Pazartesi 13:44

‘’Türkçenin 11. Uluslarası Şiir Şöleni’’ Türk kültür, edebiyat ve şiirinin tanıtılması, Türkiye dışında yaşayan Türkçe konuşan toplumlarla yararlı ilişkiler kurulması, Türkçenin farklı lehçeleri arasında alışverişin geliştirilmesi ve Türkçenin uluslararası bir dil olarak yaygınlık kazanması yolunda önemli sayılacak bir etkinlik olarak kültür çevrelerinden takdir görmüştür. Türk dünyasının önemli kültür  merkezlerinde gerçekleştirilmesi de Türk dünyası aydınları arasında  memnuniyetle karşılanmıştır .Rusya’da 20015 yılının Edebiyat yılı ilan edilmesi de Kazan şiir şölenine ayrı bir değer kazandırmıştır.  Şölen sırasında yapılan konuşmalar da şiir şölenini ‘’Şiir bayramı ‘’  olarak kutladıklarını dile getiren şiirler ve katılımcılar, Şiir Bayramının kutlanmasına vesile oldukları içinde her fırsatta Türkiye Yazarlar Birliği’ne teşekkürlerini dile getirmişlerdir.

 Türkiye Yazarlar Birliği’nin düzenlediği Türkçenin Uluslararası Şiir Şölenleri Türk Dünyasında dünyayı dolaşan süreklileşmiş tek edebî faaliyet.

1.GÜN(1.Ekim Perşembe)

İlki 1992 yılında Bursa ve Konya’da yapılan şiir şölenlerinin on birincisi, Tataristan’ın başkenti Kazan’da Kerim Tincurin Tiyatrosunda yapılan protokol konuşmaları ile çalışmalarına başladı.

Yakutistan’dan Hollanda’ya kadar yaygın bir coğrafyadan şairlerin katıldığı şölendeTataristan’ın ünlü şairi Abdullah Tukay, Başkurdistanlı şair Remi Garipov ve Muhibbi mahlasıyla şiir yazan Kanunî Sultan Süleyman adına büyük ödüller verildi.

Türkçe'nin 11. Uluslararası Şiir Şöleni Tataristan'ın Başkenti Kazan'da 1 -4 Ekimde gerçekleştirildi. Şiir Şölenine Batıda Hollanda’dan doğuda Yakutistan’a kadar çok sayıda ülke ve bölgeden şairler katıldı.

Türkiye Yazarlar Birliği’nin Tataristan Yazarlar Birliği ile birlikte düzenlediği Türk tanıtma fonu ve  T.C. Kazan Başkonsolosluğu destekli  şölene Türkiye, Tataristan, Kırgızistan, Azerbaycan, Kazakistan, Türkmenistan, Özbekistan, Gürcistan, KKTC, İran, Irak, Bulgaristan, Kosova, Makedonya, Moldova (Gagavuzyeri), Karaçay-Balkar, Altay, Kırım, Dağıstan, Yunanistan (Batı Trakya), Çuvaşistan, Başkurdistan, Yakutistan, Moğolistan, Almanya ve Hollanda’dan şairler ve yazarlar ve ilim adamları katıldı.
 11. Uluslararası şiir  şöleninin açılişının yapılacağı Kazan Kerim Tincurin Tiyatrosu tamamen doluydu. Başka ülkelerden gelenlerin yanı sıra çok miktarda yerli halk da gelmişti. Tiyatronun zemininden ayrı iki katta balkonu doluydu.

Tataristan Yazarlar Birliği Başkanı Rafis Kurbanov ilk konuşmayı yaptı: “Yirmi ülkeden şairler geldi… Türkçenin şiir şöleni iyi bir tanışma fırsatı olacaktır… Bu şölen sırasında sadece şiir konuşulacak.” diyen Kurbanov, Türk dünyasının şairlerini Kazan’da ağırlamaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek, şölenin Türk dünyası yazarlarının tanışmasına ve kaynaşmasına vesile olduğunu belirten  Kurbanov, Türk dünyasının şairlerini Kazan’da ağırlamaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek, şölenin Türk dünyası yazarlarının tanışmasına ve kaynaşmasına vesile olacağını söyledi

Gelin Tanış Olalım

Şiir Şöleninin Daimi Heyet Başkanı D. Mehmet Doğan “Gelin tanış olalım, işi kolay kılalım, sevelim sevilelim,” diyerek başladığı konuşmasında. Özet olarak şunları söyledi:

Kazan’la; bu çok çileler çekmiş, büyük badireler atlatmış, güngörmüş güzel şehirle tanışmak; onun yüzlerce yıllık şiir sesini duymak ve bugüne gelen şairlerini yakından tanımak...

Ülkelerimizin edebiyatçıları, şairleri bin yıllık kültürümüzün bütün yükünü asırlarca taşıdılar. Edebiyat ve düşünce beraber yürüdü.

İstanbul’la Kazan; modernleşme tarihimizin iki büyük medeniyet merkezi. Biz “yenileşme” veya “teceddüt” derken, siz “ceditçilik” dediniz. 19. asrın başında faaliyete geçen Kazan basmahanelerinde hem Türkistan’ın ilim ve edebiyat eserleri, hem de Anadolu ve Osmanlı sahasının ilim ve edebiyat eserleri çoğaltıldı. Coğrafyalar aşan hikâyelerimiz ve kahramanlarımız oldu. Asırlardır bizi güldürürken düşündüren Nasreddin Hoca, Kazan’a 19. asırda Nasreddin Efendi olarak geldi ve aynı tesiri uyandırdı. Müşterek edebiyatçılarımız, fikir adamlarımız, ilim adamlarımız ufuklarımızı açtı. Ünlü Kazan’lı yazar Fatih Kerimi, aynı zamanda bir İstanbul yazarı olarak bilinir. Hayatını Türkiye’de tamamlayan Yusuf Akçura Tataristan’da doğdu, Üç Tarz-ı Siyaset isimli meşhur eserini bu şehirde kaleme aldı. Fakat kitap Mısır’da, Kahire’de yayınlandı. En fazla nerede okundu derseniz, cevabı “İstanbul” olmalıdır.

Coğrafyalar aşan, sınır tanımayan bir düşünce ve edebiyat varlığından söz ediyoruz. Gerçekten yüz yıl önce böyle bir dünyada yaşıyorduk. Gaspıralı İsmail Kırım’ın Bahçesaray şehrinde Tercüman’ı yayınlanıyor, bütün dünyamızın tercümanı oluyordu. Dilde, fikirde, işte birliğe çok yaklaşmıştık. Kazan’da, Kahire’de, Tiflis’te, Bakü’de, Tebriz’de, Taşkent’te basılan kitaplar şehirler, ülkeler dolaşıyordu. Mehmed Âkif’in İstanbul’da yayınladığı Sebilürreşad dergisi, Kazan’da, Taşkent’te, Buhara’da okunuyordu. Kazan’da ilim tahsil eden Türkistanlılar az değildi, İstanbul’da okuyan Tatar aydınları da bir hayli fazla idi.

Dilimizin Kıpçak sahası Tataristan’dan Mısır’a engin bir deniz gibi... Binlerce yıllık dil ve kültür mirasının bugünkü kahramanları, Tatar şairleri, edebiyatçıları; onları saygıyla, muhabbetle selâmlıyorum... Bugün var olmak, dünden ayrı değil. Siz önemli bir insanlık mirasının, güçlü bir dil ve edebiyat varlığının bugünkü temsilcilerisiniz.

Bugün dünya, insanlığın binlerce yıllık tarihî mirasını korumak için büyük meblağlar harcıyor... Binlerce yıl öncenin günlük eşyaları, sanat eserleri, mimari mirası bir şekilde korunuyor. Dil ve edebiyat mirasının korunması da aynı derecede, hatta daha da önemlidir. Bugün burada bulunuşumuz bu mirasın Kazan’da korunduğuna, dahası yaşatıldığına şahitlik etmek içindir.

Türkiye bütün Türk Halklarının birinci vatanı değilse, ikinci vatanı.

“Türk dünyasının bütün renkleri, sesleri, tatları, kokuları, hüzünleri heyecanları, ümitleri... Bu birkaç günlük şiir şöleni vesilesiyle bir araya geliyor, o geniş coğrafyaların enginliğini, köklü tarihin ihtişamını bir daha hatırlatıyor. Bu şölenler bizim için hafıza tazelemesi… Geçmişten bugüne getirebildiğimiz güçlü edebiyat mirasımızı geleceğe taşımanın zeminlerinden biri, hatta rakipsiz birincisi şiir şölenlerimiz… Her şölenin uyandırdığı heyecan sonlara doğru bir sonraki şölenin heyecanını selâmlıyor. Bakalım iki yıl sonra hangi medeniyet merkezimizde 12. şölenimizi icra edeceğiz?” dedi.

Şiirimiz Tarihimiz Ortak

Tataristanlı şair ve Devlet Konseyi Milletvekili Razil Valkev Bey  konuşmasını da: “Aslında bizim şiirimiz tarihimiz ortak. Biz birbirimizi anlıyoruz. Burası sizin de vatanınız. Siz buradan gittiniz, buralısınız. O zaman ne diye tercüman kullanalım. Bizim hepimiz aynı dili yani Türkçe konuşuyoruz…” diyerek konuşmasında tercüman kullanmadı. Bu konuşması şölen boyunca unutulmadı ve alkışlandı.

Altay Cumhuriyeti Parlamento başkanı İvan Belekov Bey konuşmasında; “Bizim çalışmalarımız

Orhun Abidelerini UNESCO’nun listesine alınmasını sağladı. Onun için Türk Dünyası Şiir Şöleni bugün bizim için çok önemli,” dedi.

Tataristan Kültür Bakan Yardımcısı Niğmatullina konuşmasında; Türksoy’un bir yıl önce Kazan’ı kültür başkenti kabul ettiğini belirterek. “Ortak kültürümüz, ortak tarihimiz bizi birbirimize yaklaştıracak.” sözleriyle konuşmasını bitirdi.

Milleddaşlarım

Kazan Filoloji Enstitüsü Müdürü sözlerine “Milleddaşlarım” diyerek başladı. Bu hitap salondakiler tarafından uzun uzun alkışlandı.

TC Kazan Başkonsolosu Turhan Dilmaç, Tataristan’ın önemli  şairi olan Abdullah Tukay’ın köyden şehre geldiği zaman yazdığı ilk şiiri okuyarak konuşmasına başladı ‘’Okunuyor sabah namazı için ezan/ Ey Kazan dertli Kazan ,hüzünlü Kazan, Nurlu kazan’’ beytini okuyarak konuşmasına başlayan TC Kazan başkonsolosu Turhan Tilmaçi, Kazan’ın son zamanlarda çeşitli kültürel etkinliklerine ev sahipliği yaptığına işaret ederek ‘’ Bu gün gerçekleştirdiğimiz 11.Uluslararası Türk dünyası şiir şöleni hem Türkiye hem de Tataristan için küresel  ölçek de  önemli bir etkinliktir. Bir yıl önce Türk dünyasının kültür başkenti Kazan idi’’. “İdil-Ural bölgesi özellikle Kazan uluslararası birçok spor etkinliğine ev sahipliği yapmıştır. Tukay’ın memleketi hak ediyordu 11. si nasip oldu. Bu yıl Rusya genelinde edebiyat yılı olarak ilan edildi. Türkçe’nin Şiir Şöleni bunun için bu yıl burada yapılması çok uygun düştü…” diye sözlerine devam etti.

Şiir Şöleni Bilgi Şöleni

Türkiye Yazarlar Birliği Başkanı Hicabi Kırlangıç: “Ben bugün buradaki konuşmalardan çok şey öğrendim… Şiir bizi burada buluşturdu. Bundan güzel buluşma olamaz. Yirmi iki yıldır devam eden bu şölende belki en az etkisi olan TYB’dir. Bu şölende şairlerin etkisinin en büyüğü; şiirleriyle baharımızı canlı tutmaya devam eden şairlere güç vermesini dilerim. Bu buluşmalar Türkçemizi birbirine yakınlaştırarak şairlerimizi de birbirine yaklaştıracaktır...” sözleriyle konuşmasına devam etti. TYB Başkanı Hicabi  “ Uluslararası Türk dünyası şiir şöleni bir değerlendirme bilgi şöleni oldu. Şiir bizi buluşturdu. Böylesi bir buluşma için şiirden güzel bir bahane olamazdı. 23 yıl önce başlayan şölenimizin başlaması önemliydi, ama devam etmesi de çok önemli. Bunun sağlanmasında en büyük katkı şairlerimizindir. Onlar başta olmak üzere tüm emeği geçenler teşekkür ediyorum” diye konuştu.

Protokol konuşmalarının ardından verilen kısa aradan sonra, program Tatar Milli Müzik korosunun konseri ile devam etti.

 Tatar Milli Müzik Korosu müthiş bir konser verdi. Rüstem Maykov’un sunduğu müzik örneği uzun zaman akıllarda kalacağa benzer. O kadar sesi tek başına nasıl çıkardı merak konusu. Sanatçı tek başına bir orkestra gibiydi. Arkasından bayan şarkıcı Riside Ganimova güzel sesiyle üç parça okudu. Yunus Bakiyev, Tatarca söyledi ama sanki biz Anadolu’da türkü dinledik. Sahneye çıkan üç bayan, iki erkekten oluşan folklor ekibi hem çaldı hem de söylediler. Hızlı oyunlarıyla salonu coşturdular.

Müzik konsrinin ardından ,Abdullah Tukay Şiir Faslında sözü şairler ele aldı. Birçok ülkeden gelen şair şiirini okudu. Tatar Şairi Renat Haris; “Şiirsiz dünya yapraksız ağaç gibidir, hiç keyif vermez,” diyordu.

Abdullah Tukay Şiir Faslı’nda Tatar ve Türk şairlerinini şiirlerini okumalarının ardından Şehir kültür gezisi gerçekleştirildi.

Şehir Gezisi

Rusya Federasyonu’na bağlı Tataristan Cumhuriyeti, Moskova’nın yaklaşık 800 km. doğusunda bulunuyor

-Yüzölçümü altmış sekiz bin kilometre kare olan federe bölge, 3.786.488 kişilik nüfusa sahip. İki milyonu Tatar, bir buçuk milyonu Rus olan halkın geri kalanı ise çeşitli başka etnik gruplardan oluşuyor

Dinler arası çatışmadan kaçınan Tataristan, kendini çok kültürlülüğün başarılı bir örneği olarak görüyor

Rusya’nın en büyük ve zengin şehirlerinden biri konumundaki başkent Kazan, Moskova ve St. Petersburg’dan sonra ülkenin “üçüncü başkenti” kabul ediliyor

 “Modern Tataristan, İslam kökenli Tatar kültürüyle, Rus Ortodoks kültürünün iç içe yaşadığı bir yer. Fakat bu iki farklı kültür, birleşip tek bir kültüre dönüşmüyor. Yan yana varlıklarını sürdürüp, birbirlerini zenginleştiriyorlar. Barış içinde birlikte yaşıyorlar.”

Oldukça gelişmiş bir kent imajı bulunan Kazan sınırları içerinde uluslararası bir havalimanının ve nehir limanının bulunması dünya genelinden ulaşımın daha kolay olmasını sağlıyor. Mimarisinde birbirinden zarif camilerin yer alıyor olması, mimaride daha çok dev blok taşların kullanılmasını sağlıyor. Parkları, gölleri ve nehirleri ile de dünya üzerinde eşi benzeri bulunmayan doğal güzelliklere sahiptir.

 

Şehirde çok fazla kilise ve camii var, aynı sokakta yanyana bile görebilirsiniz. Ortodoks Ruslar ile Müslüman Tatarlar kardeş kardeş geçinip gidiyorlar,

Kazan Kremlin sarayı Moskova’daki kadar olmasa da epey heybetli. Şehrin her tarafından görülebilen yüksekçe bir tepede beyaz bir kuğu gibi yükselmiş. Günümüzde Tataristan devlet erkanının çalışma ofisi olarak kullanılıyor.

Kremin sarayının içinde Rusya’nın en büyük camiisi olan Kul Sharif Camii var.

 

Kazan’da 1552’deki Rusların işgalinden sonra camiler, Müslüman mabedleri tamamen yıkılıyor, yenilerinin yapılmasına izin verilmiyor... Ta ki 2. Katerina’nın 1767’de Mercanî Camii’nin inşasına ruhsat vermesine kadar... Ruslar Kazan Hanlığı’nı yıktıktan sonra Tatarları Hıristiyanlaştırmak için her türlü yola başvuruyorlar. Şiddet, kan ve katliama kadar varan uygulamalar var... Fakat Tatarları büyük ölçüde Hıristiyanlaştırmaya muvaffak olamıyorlar. İlk ziyaretimizi Kazan’ın mevcut en eski camisine yapıyoruz. Cuma namazını da burada kılıyoruz. 

Tatarlarda Rusya’ya karşı  bir sevgi ve ilgi var. Ruslar da Tatarları seviyor. Bunda Lenin’in etkisi oldukça büyük. Lenin’in üniversiteyi Kazan’da okumuş olması bu şehre karşı Ruslar’ın ilgisini hep diri tutmuş. Şehrin merkezindeki Lenin heykeli bunu ispatlarcasına hâlâ ayakta.

 Kazan’ın iki önemli caddesi  Baumana ve Universitetskaya caddeleri. Güzel mağazalar restoranlar cafeler burada yer alıyor

 Araçlarla ve yaya olarak takriben 3 saati bulan şehir turundan sonra  Tataristan Yazarlar Birliğini verdiği akşam yemeği için kaldığımız otele dönüyüruz.

 

2.GÜN  2 Ekim

 

Şiir Fasılları ve Atölye çalışmaları

 Kazan  Kerim TİNCURİN Tiyatrosunda çalışmalarına başlayan 11. Türk Dünyası Şiir şöleni çalışmalarına başlayan 11.Uluslararası şiir şöleni, ikinci gün Tataristan yazarlar birliği salonlarında konferans, şiir fasılları ve Atölye çalışmaları ile  çalışmalarını sürdürdü.

Tataristan Yazarlar Birliği Abdullah Tukay Konferans salonu:

Prof Dr A.Yavuz Akpınar ‘’ Türkiye Tataristan Edebi-Fikri İlişkiler’’ konferansı

Remi Garipov Şiir faslı…Reşit Rahmeti  Arat şiir Faslı….Muhibbi(Kanuni Sultan Süleyman) şiir Faslı

Abdullah Tukay Konferans salonunda şiir fasılları sürerken aynı zamanda diğet salonlarda da Şiir atölyesi çalışmaları yapıldı.

Atölye Çalışmaları:

. Şiirde Millilik veya gelenek-Evrensellik veya Yenilik Kriterleri / Derdement salonu

.Şiirin Kültürel, Sosyal ve Metafizik Değerlerle ilişkisi /Hadi Taktaş Salonu

Modernleşme Süreci ve Dildeki değişimlerin Şiire yansıması /Musa Celil Salonu

.Tatar Edebiyatı ve Şiirinin Niteliği ve Eğilimleri/ Hesen Tufan Salonu

Şiir fasıllarının tamamlanmasından sonra kısa bir şehir turu yaptıktan sonra Akşam yemeği ve şiir faslı için T:C Kazan baş konsolosluğuna gidiyoruz.

 T.C Kazan BaşKonsolosluğu konferans salonu:

MEHMET Akif Ersoy Şiir faslı.. Ardın akşam yemeği ikram edildi,,

11.Uluslararası Türk Dünyası şiir şölenine katılarak şiirlerini okuyan Türk_ Tatar ve diğer Türk dünyasından şiirler

 

 Türkiye’den:  Osman Özbahçe, Hicabi Kırlangıç, Ali Ural, Fatma Şengil Süzer, M.Ali Köseoğlu, İbrahim Eryiğit, Vedat Güneş, Mehmet Kurtoğlu, Eyüp Azlal, Kadir Karaman, Metin Önal Mengüşoğlu, Mehmet Narlı, Yılmaz Daşcıoğlu, M. Muharrem Tüfekçi, Hıdır Toraman, Ömer Korkmaz, Süleyman Çelik, Ali K. Metin, Atakan Yavuz, Şakir Kurtulmuş, Arif Dülger, Mustafa Uçurum, Rıdvan Canım, Zeynep Arıkan katılıyor.

Türkiye dışından katılanlar : Karaçay: Muraddin Ölmezov, Çuvaşistan: Liudmila Nikolaeva, Başkurdistan: Gulnara Halfitdinova, Fanil Bulyakov, Selavat Abüzer, Hismet Yuldaşev, Ethem Gumer, Tamara İskenderiya, Altay: Brontoi Bedyurov, Kırım: Rustem Calilov, Azerbaycan: Əkbər Yolcuyev (Qoşalı), Faiq Seferov  (Balabəyli), Kazakistan: Dauren Kassenov  , Tanagoz Ilyassova , Jayşıbay Galim, Kosova: Taner Güçlütürk, Hollanda: Zekiye Doğan, İran: Esmaeil Bahrami Aghjenziveh, Mohammad Jafari Fard, Irak: Mustafa Ziya, Almanya: Gülnihal Ölçüm, Tuva-Hakas Cumhuriyeti: Eduard Micit, Kırgızistan: Narsulu Gurgubai, Altynbek Ismailov, Özbekistan: Fahriddin Nizamov, Azam Abidov, Hakasya: Timur Davletov, Kumuk: Bagautdin Samadov, Gürcistan: Akif Xansultanlı, Dağıstan: Issa Kapaev, Aynara Tolubaeva Makedonya: Mehmed Arif.  

Tataristan’dan Katılan Şairler:  Razil Vәlini,Ravil Fәyzullin,Robert Minnullin, Rәdif Gataş,Rkail Zәydullin,Mөhәmmәt,Fәrit Yahin,Gazinur Morat,Lәbib Leron,Rafis Korban,Rәmis Aymәt,Lenar Şәyeh,
Rifat Sәlah,Gәrәy Rәhim, Flera Tarhanova,Elmira Şәrifullina,Fәyrüzә

3.GÜN 3 Ekim

Derdemendt ( zakir Remiyev) şiir Faslı ile başlayan 3.gün çalışmaları

Fatih Kerimi Şiir Faslı 

Abdürreşid İbrahim şiir faslı ile devam ediyor.

Şölen Büyük Ödülleri

Türkçe’nin Uluslararası Şiir Şölenlerinde, Türk dünyasının üç büyük şair ve yazarı adına büyük ödüller veriliyor. Büyük Ödüllerin, hem maddi değeri, hem de sanat değeri taşıması gözetiliyor. Bekir Soysal tarafından hazırlanan büyük ödüller, adına ödül verilen şair ve yazarların altın kaplama rölyefleri ile klasik cilt ve süsleme unsurlarının bir kompozisyonu şeklinde tasarlanmış

Tataristan Yazarlar Birliği Abdullah Tukay Toplantı Salonu’nda gerçekleşen program, büyük ödüllerin  ve katılım beratlarının takdimi, şiir atölyelerinin sonuç bildirilerinin okunmasıyla sona erdi. Büyük ödülleri açıklayan Şiir şöleni Daimi Heyet Başkanı D. Mehmet Doğan, bu yıl ödüllerin Tataristan Milli Şairi Abdullah Tukay, Remi Garipov ve Muhibbi mahlasıyla şiir yazan Kanuni Sultan Süleyman adına verileceğini belirterek, özellikle Muhteşem Yüzyıl dizisinin tüm dünyada oluşturduğu tahribatı  silmek üzere, onun adına büyük ödül verme kararı aldıklarını söyledi. D. Mehmet Doğan, “Muhteşem Yüzyıl diye bir dizi tüm dünyada takip edildi. Kanuni dönemi olan 16. Asrı anlatıyordu. Biz bu dizinin uyandırdığı yanlış etkiyi silmek için onun adına büyük ödül verme kararı aldık. O dizi daha çok, haremde geçen, kadınlar arasındaki çekişmeyi konu alan bir diziydi. Oysa Kanuni’nin hayatı seferlerle, savaşlarla geçmişti. Ve son seferinde de Zigetvar’da vefat etti. Bu arada, savaşmaktan başka ne yaptı derseniz, şiir yazdı derim. Ve o, gerçekten de Osmanlı padişahlarının en büyük şairiydi” diye konuştu.

 

Üç büyük ödül sahibini buldu

Remi Garipov adına verilen büyük ödülü Özbekistan’dan Fahriddin Nizamov’a Türkiye Yazarlar Birliği Başkanı Prof. Dr. Hicabi Kırlangıç, Muhibbi Büyük Ödülü’nü Kırım’dan Rustem Calilov’a Tataristan Yazarlar Birliği Başkanı Rafis Kurbanov, Abdullah Tukay adına verilen Büyük Ödülü ise Türkiye’den Ali Ural’a Tataristanlı şair Renat Haris takdim etti.  Büyük Ödül’e layık görüldüğü için Türkiye Yazarlar Birliği’ne teşekkür eden şair Ali Ural, “Ödüller başa konulan taçlar değil, omuzlara konulan yüklerdir. Umarım layıkıyla taşırız” dedi. Özbekistanlı şair Fahriddin Nizamov da, üç gündür Türk dünyasından gelen şairleri hayretler içerisinde dinlediğini belirterek “Türk şiiri ne kadar geniş bir coğrafyaya yayılmış ve ne kadar başarılı” diye kaydetti. Kırım’dan Rustem Calilov ise “Bu ödüle layık olmak için daha güzel şiirler yazmaya devam edeceğim, daha çok çalışacağım” dedi.  Etkinlik boyunca Türk dünyasından 100’a yakın şair şiir fasıllarında şiirlerini okuyup erdi, şiir üzerine düşüncelerini dile getirdi. Programda ayrıca tüm şairlere katılım beratları takdim edildi. Şölen, Abdürreşid İbrahim Şiir Faslı’nın ardından Tataristan yöresel yemeklerinin sunulduğu müzik akşamının ardından sona  erdi.

 

Şölene yirmi ülkeden katılım oldu. Dört gün tam bir bayram havasında geçti. Yirmi ülkeden gelen şairler, ülke  temsilcileri tanıştı, kaynaştı. Katılımcılar yalnız şiiri konuşmadı; kültür, tarih edebiyat hepsi vardı. Bizde az ama diğer ülkelerden katılımcılar çok heyecanlıydı!..

Diğer ülke katılımcıları bizim hakkımızda çok şey biliyorlardı, ama biz onlar hakkında çok az ya da hiç bilgimiz yoktu.

Dört gün çok kısa geldi yalnız bu dört güne çok fazla etkinlik sığdırıldı. Fasıl fasıl şiirler okundu. Şiirler arasında dikkat çekenler vardı.

Tataristan Milli Müziğinden örnekler ve folklor gösterileri yer aldı.

Kazan’ın Kremlin bölgesi ve İdil nehrinde yolculuk, Bulgar Şehri gezisi Akıllarda kalacak hatıralar

4.GÜN

Nehir GEZİSİ/ Tarihi Bulgar Şehri

Kazan’daki son günümüzde Volga/İdil  nehir gezisi yapıyoruz. Nehirde 2.5 saatlik gidiş sonunda kendimizi tarihi Bulgar şehrinin limanında buluyoruz 640 Yılında bir Türk topluluğu olan Önbulgarların (Onogurlar) kurduğu Büyük Bulgarya Hanlığı, Hazar Hanlığı tarafından yıkılması sonucunca ikiye ayrılırlar. Birinci kısım şimdiki Bulgaristan’ın olduğu yere göç eder ve Tuna Bulgarları ismini alır. İkinci kısım ise İdil (Etil) nehri ile Kama nehirlerinin kesişme noktasının yakınlarına göç eder ve İdil Bulgarları ismini alır. İdil Bulgarları göç ettikleri yere Bulgar şehrini kurarlar. Zamanla burası büyür ve önemli bir ticaret merkezi olur. 8. Yüzyılda Müslümanlığı kabul eder. Tarihte ilk kurulan Müslüman Türk devleti olarak anılırlar. Ticaretin önemli bir merkezi haline gelince başta Rus çarlığı ve Kazan hanlığı olmak üzere birçok medeniyetle savaşır. Nihayetinde Kazan Hanlığı tarafından yıkılır ve tarihe karışır.

Kama Nehri

Yakın tarihte Rus Çarlığı tarafından bu bölgeye çiftçileri yerleştirmiş. Çiftçiler tarihi mirası talan etmeye başlamış. Bunun üzerine Unesco tarafından korumaya alınmış ve kazı ve yenileme çalışmaları başlamış.

Bulgar Müzesi

Günümüzde Unesco’nun, Rusya’nın ve Tataristan’ın birleşmesi ile yapılan kazılarda ve yenileme çalışmalarında bölgenin limanı, hamamı, camileri, evleri, meydanları ve daha birçok yapı gün ışığına çıkmış. Limanın yanına, çevre kazılarından çıkan değerli eserleri sergilediği ve o dönemin canlandırmasını yaptığı büyük bir müze açılmış.  O dönemden kalan Keçe minareyi, Katedral Camiyi, Han türbesini, şehir limanını, şehir hamamını ve buna benzer birçok tarihi yapı yenilenmiş.

Bulgar Camisi Kadetral Camisi ve Büyük Minare Kompleksi Büyük Minare giriş kapısı

İnsan, uçsuz bucaksız bozkırlarda yüzyıllar öncesinden kalan caminin avlusunda dolaşırken, limanında kama nehrini izlerken, hamamdaki havuzların içindeyken, bedeni günümüzü yaşasa da hisleri yüzyıllar önceki çağları gezmeye gidiyor.

Kuzey Mozole  Han Türbesi ve Keçe Minare Hamam Bulgar Devam eden kazılar

Bulgar’a gelmişken biraz ilerisine Ak Mescit Camisine ve Ekmek müzesini geziyoruz.. Yakın bir zamanda açılan Ak Mescit Camii ve yanındaki Külliyeleri oldukça ihtişamlı ve estetik olmuş. Önündeki uzun havuzdan ilerleyip camiye yaklaşıldığında insan büyüleniyor.

Ak Mescid Ak Mescid Külliyesi

Ekmek Müzesi, Tatarların çok önem verdiği buğdayın ve buğdayın ekmeğe dönüşünün sergilendiği bir müze. Müze Tatar köyünde yaşayan bir değirmencinin o dönemdeki hayatını ve yaşam alanını canlandırmalarla, uygulamalarla gösteriyor. Müze çıkışında değişik ekmeklerin satıldığı bir cafe var. Müzede ekmeğin önemini, değerini ve ne zorluklarla yapıldığını öğreniyorsunuz. AKmescid’de öğle namazımızı eda ettikten sonra lokanta da da tatar  yemeği  yiyiyoruz. Tatarlar patatesi çok seviyorlar.

Bulgar, Kazan’dan kara yolu ile yaklaşık üç saatlik bir mesafede Kazan’a dönüşü karayolu ile yapıyoruz

Türkçeye adanmış 11 şölen

 

Türk Dünyasının en büyük ve sürekli edebi faaliyeti Türkiye Yazarlar Birliği’nin, ilkini 1992’de gerçekleştirdiği Türkçe’nin Uluslararası Şiir Şöleni yirmi ikinci yılını geride bırakırken, Türk dünyasına yönelik planlı-programlı, istikrarlı tek faaliyet olma niteliğini de sürdürüyor.

Türkçe’nin Uluslararası Şiir Şöleni, geçmiş asırların anıtlaşmış şairlerini hatırlatmak yanında, yedi iklim dört bucaktan zamanımızın yaşayan dil ve şiir ustalarını bir araya getirerek yeni bir edebî dirilişin zeminini hazırlıyor.

BURSA

“Türkçe’nin Şiir Şöleni”nin ilki Osmanlı Devleti’nin başkentlerinden Bursa’da başladı, Selçukluların başkenti Konya’da tamamlandı. Bu şölende büyük ödüller şu şekilde verildi: Yunus Emre ödülü: Erkin Vahid(Özbekistan) Ali Şir Nevai ödülü: Firuze Memmetli (Azerbaycan) Fuzuli ödülü: Tomanbay Moldagali(Kazakistan).

ALMATI

İkinci şölen, Türk dünyasının doğusunda, Kazakistan’ın başkenti Almatı’da yapıldı. Kazakistan Yazarlar Birliği ile müşterek düzenlenen şölen Türkiye ve Türk dünyası arasındaki irtibatı sağladı. Bu şölende büyük ödüller şu şekilde verildi: Nesimi ödülü: Murat Avazov (Dağıstan) Abay ödülü: Bahaettin Karakoç(Türkiye), Necip Fazıl ödülü: Raiza Sarbi (Çuvaşistan).

AŞGABAT

Üçüncü şölen Horasan’da Türkmenistan’ın başkenti Aşkabat’ta tertip edildi. Bu şölende büyük ödüller şu şekilde verildi: Kaşgarlı Mahmud ödülü: Şir Muhammed Yeniş (Afganistan) Mehmed Âkif ödülü İlhami Emin (Makedonya) Mahdum Kulu ödülü: M. Akif İnan (Türkiye).

GİRNE

Dördüncü Şiir Şöleni Yavruvatan Kıbrıs’ta, Girne’deydi. Bu şölende büyük ödüller şu şekilde verildi: Babür Şah ödülü: Atamurat Atabay (Türkmenistan), Şeyh Galib ödülü: Ergeş Uçkun (ABD), Arif Nihat Asya ödülü: Şakir Selim (Kırım).

STRAZBURG

Beşinci Şiir Şöleni bu sefer Avrupa’ya taşındı. Avrupa Birliği’nin önemli merkezlerinden Strasburg’daki şölende yalnız şiirler değil, şiir üzerine düşünceler de vardı. Bu şölende büyük ödüller şu şekilde verildi: E.V.V.Gibb ödülü: İlhan Berk (Türkiye), Şehriyar ödülü: Muhtar Şahanov (Kazakistan), Yahya Kemal ödülü: Erdem Bayazıt (Türkiye).

AKMESCİD

Altıncı Şiir şöleni tarihen Türkçenin önemli merkezlerinden Kırım’da yapıldı. Bu şölende büyük ödüller şu şekilde verildi: Ahmet Yesevi ödülü: Cahit Koytak (Türkiye), Gazi Giray ödülü: Firuze Müslimova(Tataristan), Abdülhak Hamid Tarhan ödülü: Uya Ivanov (Çuvaşistan).

ÜSKÜP

Türkçe’nin büyük şairlerinden Yahya Kemal’i yetiştiren Üsküp, şairin aziz hatırasını canlandırmak amacıyla yedinci şiir şöleninin ev sahipliğini yaptı. Bu şölende büyük ödüller şu şekilde verildi: Mevlânâ ödülü: Mir Aziz Âzam (Özbekistan), Hatayî ödülü: Rüstem Behrudî (Azerbaycan), Cevdet Paşa ödülü:Metin Önal Mengüşoğlu (Türkiye).

BAKÜ

Sekizinci Şiir Şöleni Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de gerçekleştirildi. Ünlü Azerbaycan şairi Bahtiyar Vahapzade’nin anısına ithaf edilen şölende büyük ödüller şu şekilde verildi: Ahmed Haşim ödülü: Zeynel Beksaç ( Kosova), Hüseyin Cavid ödülü: Orazdurdu Yağmurov (Türkmenistan), Nizamî Gencevî ödülü:M. Atilla Maraş (Türkiye).

PRİZREN

Dokuzuncu Şiir Şöleni Kosova’nın Prizre şehrinde gerçekleştirildi. Büyük ödüller şu şekilde verildi: Ahmet Hamdi Tanpınar ödülü: İhsan Deniz (Türkiye), Sûzi Çelebi ödülü: Fahri Kaya (Makedonya), Karacaoğlan ödülü: Nasır Peyguzar (İran).

BİŞKEK

Onuncu şölen destan geleneğinin hâlâ canlı olduğu Manas’ın ülkesi Kırgızisten’ın başkenti Bişkekte yapıldı. Yusuf Has Hacib Büyük ödülü Altay’dan Brontoy Bedurov’a, Manas Büyük Ödülü Türkiye’denHicabi Kırlangıç’a ve Namık Kemal Büyük Ödülü de Tataristan’dan Rifat Salahov’a verildi.

KAZAN

Onbirinci şölen şiirin Başkenti Kazan’da yapıldı.Türkçe’nin Uluslararası Şiir Şöleni’nin kendine mahsus gelenekleri var. Bu geleneklerin en önemlilerinden birisi geçmiş büyük şairlerimiz adına verilen büyük ödüllerdir.Tataristan’ın büyük şairi Abdullah Tukay büyük ödülü Türkiye’den Ali Ural’a,Muhibbi mahlasıyla şiirler yazan Kanuni Sultan Süleyman büyük ödülü Kırım’dan Rüstem Calilov’a, Başkurdistan’ın büyük şairi Remi Garipov  büyük ödülü Özbekistan’dan Fahriddin Nizamov’a verildi.

 

Haber : Ferhat Koç

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.