25 Nisan 2024
  • İstanbul20°C
  • Ankara26°C

TÜRKÇEMİZİN YİTİK KELİME SANDIĞI

Yıllardır yılmadan, bıkmadan, usanmadan Türkçemizi ve kelimelerimizi, dolayısıyla kimliğimizi ve kültürümüzü savunan D. Mehmet Doğan Hocanın hakkı ödenmez ama bu yazı bir vefa borcudur.

Türkçemizin yitik kelime sandığı

18 Ekim 2018 Perşembe 14:06

“İnsanın yolculuğu sözledir; kelamla, kelimelerledir. Sustuğu zaman bile sözü vardır insanın.” diyor D. Mehmet Doğan Hoca yeni kitabı Söz Okyanusunda Yolculuk’un takdim yazısında. 1970’lerden bu yana aralıksız kelimelere ve sözlüklere yaptığı yolculuğun gayesinin manaya varmak olduğunu belirtiyor devamında: “Mananın peşindeyiz, anlam arayışı insanın mevcudiyetiyle, varoluşuyla ilgili temel bir saik.”Onun amacı her daim “Köklere doğru giderken bugüne anlamlar devşirmek, kelimelerin okyanusunda adalar, kıt’alar keşfetmek…” olmuştur.

Yazar Yayınlarından çıkan kitap, daha önce yayınlanan Kelimelerin Seyir Defteri’nin devamı mahiyetinde. Her bölüm; katlettiğimiz, terk ettiğimiz, yitirdiğimiz bir veya birkaç kelimeye odaklanıyor. Bu kelimelerin köken bilgisi, sözlükteki karşılığı, tarihi serüveni, anlam değişiklikleri ve ne zaman yitirildiği / terk edildiği, yerine hangi kelime ya da kelimelerin ikame edildiği anlatılıyor.

Bu cümlelerden Söz Okyanusunda Yolculuk’un sıkıcı bir etimoloji kitabı olduğu çıkarımı yapılmasın. Kesinlikle öyle değil. Tam tersine bol aksiyonlu, hüzünlü ve hikmetli nice hikâyeler var kitapta. İnsana dair her şeyden biraz var.

Abartıyor muyum? Hayır.

İnsanoğlunu diğer canlılardan ayıran, farklılaştıran özellik konuşabiliyor olması, yani dili değil mi? Kelimeleri değil mi? Canımız yanınca söyleriz onları; mutlu olunca söyleriz; özleyince, nefret edince, korkunca söyleriz. Böğürtlenin dilimizde bıraktığı tadı, dinlediğimiz bir Itri bestesinin diğer müzik türlerden farkını, alnımıza düşen bir yağmur damlasından duyduğumuz ürpertiyi, Mimar Sinan’ın bir şaheserini seyrederken hissettiğimiz hayranlığı onlarla anlatırız. Onlarla düşünür ve yine düşüncelerimizi onlarla ifade ederiz. Şiiri onlarla söyleriz, hikâyeleri onlarla dokuruz. Onlarla inanırız. Hatta onlarla inkâr ederiz. Çünkü onlarla varız.

10126.jpg

 

Her şey bir söz ile başladı

İnsan, insan olmaklığı açısından, sözden ibaret değil mi zaten? Her şey bezm-i elestte verdiğimiz bir sözle başlamadı mı? Dünyadaki imtihanımız bu söz uğruna değil mi? Melekler eşyanın isimlerini söyleyemediği için yaratılmamış mıydı Hz. Âdem (sa)?

Öyleyse boşuna değil D. Mehmet Doğan Hocanın “İnsanın yolculuğu sözledir; kelamla, kelimelerledir” demesi. Çünkü yeryüzündeki varlığımızı anlamlı kılan iki özelliğimiz iç içe geçmiş durumda: dil ve düşünce.

“Bunca cümlenin sebeb-i hikmeti ne?” diyebilirsiniz. Sıkıcı da bulabilirsiniz. Ancak Söz Okyanusunda Yolculukkitabının kaleme alınma gayesi tam da bu. Hocanın yıllar boyunca yitirdiğimiz her kelimenin peşine düşmesi, onları alıp heybesine atması bu gayeye matuf. Çünkü vazgeçtiğimiz, terk ettiğimiz her kelimeyle millet olarak, ümmet olarak varlığımızdan bir parça eksiliyor. Bizi biz yapan anlam tasavvurumuzdan, benlik şuurumuzdan bir bölüm kopup gidiyor. Toplumsal hafızamız zayıflıyor. Düşüncemiz sığlaşıyor. Daha az koku alıyoruz, daha az lezzet tadıyoruz. Daha az hissediyoruz.

Nasıl mı? Kitaptan seçtiğimiz birkaç kelimeyle daha somut hale getirebiliriz konuyu.

Devamı: https://www.dunyabizim.com/kitap/turkcemizin-yitik-kelime-sandigi-h30938.html

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.