- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
-VİCTOR JARA’DAN DEDEHAN HASAN’A- DİRENİŞ ŞARKILARI SÖYLEMEK
Neşet Ertaş’ın “Leyla”sı ne kadar bizimse Hasan Dedehan’ın “Leyla”sı da o kadar bizimdir diyebiliriz. O topraklardan Anadolu’ya kadar bütün bir coğrafyayı besleyen söylemin ana membaı Hoca Ahmet Yesevi’nin Hikmetleri’nden beslenmektedir.
06 Aralık 2018 Perşembe 12:40
Selçuk Küpçük Dünyabizim için yazdı.
Türkiye’de müzik-politika, müzik ve emperyalizm karşıtlığı, müzik-direniş ilişkisi gibi alt başlıklarla çoğaltabileceğimiz temel konularda yazılmış hemen bütün literatürde özellikle Güney Amerika deneyimi önemli yer tutar. İkinci Dünya Savaşı sonrası girilen Soğuk Savaş yıllarında sadece simgesel çatışma alanları açısından değil, bizatihi sıcak çatışmaların yaşandığı bir coğrafya olarak öne çıkan Güney Amerika’dakapitalizmi temsil eden ABD’nin emirleriyle bir gelecek kurmak istemeyen yerel direniş örgütlerinin modern zamanlarda ortaya koyduğu mücadele, dünyanın farklı mekanlarında heyecan uyandırdı ve örnek alındı. Güney Amerika, kapitalizmin bu ceberut basıncına baş kaldırırken, aynı zamanda müzikal olarak bu direnişin ruhunu taşıyan “Yeni Türkü/Şarkı” akımının da ortayı çıkışına öncülük etti.
Arjantinli Atahualpa Yupanqui’den Mercedes Sosa’ya, Carlos Puebla’dan Şilili Victor Jara’ya kadar kendi müzikal köklerinden hareket ederek ve modern müziğin geldiği teknik imkanlardan yararlanaraksosyal, siyasal konuları ağırlıklı tema edinen bu formun dünyanın başka coğrafyalarındaki benzer pozisyonları da etkilediğini söylemek mümkün. 1970 yılında demokratik seçimle Şili’de ülkesinin yönetimini devralan sosyalist lider Salvador Allende’nin, ABD’nin güdümünde yerli işbirlikçi askerler tarafındandarbe ile (11 Eylül 1973) devrilmesi sırasında katledilen isimlerden birisi de bu bahsettiğimiz müzikal formun temsilcilerinden Victor Jara’dır. Ülkesinin emperyalistlerce işgalini engellemek amacıyla gitarını eline alan ve direniş şarkıları söyleyerek bir umudu sürekli diri tutmaya çabalayan Jara, binlerce genç öğrenci ve arkadaşıyla tutuklanıp Şili stadyumuna götürülür. Eşi Johan öykünün geri kalanını şöyle anlatır: “Çok cesur davrandığını biliyorum. Tutuklu arkadaşlarının direnç kaynağı olduğunu biliyorum. Biliyorum, orda da şarkı söylemişti. Orda ona çok işkence yapılmıştı, biliyorum. Ellerini ve bileklerini kırmışlardı ve iki gün sonra da onu öldürmüşlerdi, biliyorum. Stadyumda kaldığı günlerde, daha sonra ağızdan ağıza dolaşan bir şarkı bestelendiğini de biliyorum” (Victor Jara, Ölümsüz Şarkı, Parantez Yayınları, Eylül 1993, s.40-41).
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.