- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
YÜZÜ MEDİNE’YE DÖNÜK BİR İSİM ALİ ULVİ KURUCU
Ömrünün 60 yılını Medine’de geçirmiş, o kutlu beldelerde ömrünü nihayete erdirip kutlu Resul’e komşu olmuş bir isimdir Ali Ulvi Kurucu. Kamil Büyüker, Ertuğrul Düzdağ’ın hazırladığı Üstad Ali Ulvi Kurucu hatıratı üzerine yazdı.
18 Haziran 2018 Pazartesi 13:58
1922 yılında Konya’da başlar Ali Ulvi Bey’in hayat yolculuğu... İlk on sekiz yıllık dönem Konya yıllarıdır. Sonrasında Kahire’de altı yıllık eğitim dönemi gelir ve ömrünün geriye kalan en bereketli zaman dilimlerini Medine-i Münevvere’de geçirir. Konya’nın manevi öncülerinden Hacı Veyis Efendi’nin torunu, İbrahim Efendi’nin oğludur. Yine Konya deyince ilk akla gelen isimlerden Hacı Veyiszâde Mustafa Efendi de amcasıdır. Mısır’da hocası olacak Yozgatlı İhsan Efendi, daha ismini duyar duymaz “Hem Ali hem Ulvi, ikisinde de yücelik var. Demek ki senin ruhun yüceliğe doymuyor. Öyle ol inşallah.” diyecektir. Soy ismini ise din korucusu, yani “Korucu” olarak koyan amcazâdesi, aynı soy ismi kullanan başka birilerinin olduğunu öğrenince “Kurucu” olsun demiş. Yani tesis eden, müessis, manasında...
Hafızlık ve ilk tahsil dönemini Konya’da geçiren Ali Ulvi Bey, 1939 yılında aynı zamanda imam olan, babası İbrahim Bey’le Medine’ye gider. İbrahim Bey bu hicreti çocuklarına dini tahsil aldırmak düşüncesi ile gerçekleştirmiştir. Medine hicreti Ali Ulvi Bey’e eğitim için Kahire’deki el-Ezher Üniversitesi’nin kapısını aralayacaktır. Kendi ifadeleriyle orada Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi, Zahidü’l-Kevseri, Yozgatlı İhsan Efendi gibi Türk hocalar sayesinde hiç yalnızlık, yabancılık çekmeyecektir. Bunu kendisi için büyük bir nimet olduğunu da ifade edecektir. Öyle ki, Yozgatlı İhsan Efendi, kendisine yazdığı mektuplarda “Evlad” hitabıyla başlayacak; Şeyhülislâm Mustafa Sabri Efendi de “nur-u dîdem” (gözümün nuru) diye başladığı mektuplarını “manevi pederin” cümlesi ile bitirecekti. Ezher’de tanıdığı Mustafa Runyun, Ali Yakup Cenkçiler, Miralay Sadık Beyleryanında Filistin Müftüsü Emin el-Hüseyni ve Hasan el-Benna gibi isimler de onda kalıcı izler bırakmıştır.
Devamı: http://www.dunyabizim.com/portre/29419/yuzu-medineye-donuk-bir-isim-ali-ulvi-kurucu
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.