28 Mart 2024
  • İstanbul19°C
  • Ankara13°C

ZENGİN ESER ÇOK AMA OKUYAN YOK

Zengin eser çok ama okuyan yok

17 Nisan 2019 Çarşamba 11:11

Edebiyatımızın saygın öykücülerinden Sevinç Çokum, Türkiye Yazarlar Birliği’nin ‘40’lar Meclisi Edebiyat ve Hayat Söyleşileri’ne konuk oldu. Çokum, 1970-80’lerde Türk öykücülüğüne iyi ürünler veren kadın yazarların artık çok azının eline kalem aldığını söyledi.
 
Önemli tespitte bulundu: Bugün hem Türkiye’de hem dünyada zengin edebiyat ürünleri var ancak hiçbiri büyük ilgi görmüyor. Sadece özel olarak tanıtım yapılan eserlere okuyucunun dikkati çekiliyor.
Türkiye Yazarlar Birliği’nin (TYB) kuruluşunun 40. yılı kapsamında, sanat ve düşünce alanının 40 önemli ismiyle yapılan ‘40’lar Meclisi Edebiyat ve Hayat Söyleşileri’ devam ediyor. Roman, öykü, şiir, deneme, radyo programı ve senaryo gibi edebiyatın her dalında ürünler veren Sevinç Çokum, TYB’de gerçekleştirilen ‘40’lar Meclisi’nde konuştu. TYB Mehmed Akif Divanı’ndaki etkinliği hikayeci-eleştirmen Necip Tosun yönetti. Günümüz Türk edebiyatının önemli kadın yazarlarından olan Çokum söyleşide, yazı hayatına lisede, öğrencilik yıllarında şiir yazarak girdiğini söyledi. İlk şiirlerini gönderdiği Behçet Necatigil’den olumsuz bir mektup aldığını ve bu eleştiriden sonra artık şiir yazmayacağım diye bir karar aldığını belirten Çokum, o tarihten sonra hikâye yazmaya ağırlık verdiğini söyledi.
 
Üniversitedeki öğrencilik yıllarında hikâye yazmaya başladığını ve ilk eserinin 1972 yılında Hisar dergisinde yayınlandığını ifade eden Çokum, “Hisar dergisine her ay bir hikâye vererek yazmaya devam ettim. Daha sonra Türk Edebiyatı’nda da yazmaya başladım. Aynı yıl hikâyelerim ‘Eğik Ağaçlar’ adıyla kitaplaştı. Daha sonraki yıllarda ise romana yöneldim” dedi.
 
Necip Tosun’un, yazım açısından hikaye ve roman arasındaki farkın ne olduğu sorusuna ise Sevinç Çokum şu cevabı verdi: “Bazı yazarlar hikâyeyle başlayıp romana geçtikten sonra artık hikâye yazmıyorlar, evet bu doğrudur. Bir çok yazar da bu böyle olmuştur. Yazar, hikâyeyle tanınmıştır. Fakat sonraları romanda yoğunlaşıp hikâyeye dönmemiştir. Bunun sebebini bu yazarların romanda kendilerini bulmuş olmalarıdır diye düşünüyorum. Hikâye, yoğunlaşan duyguların anlatılmasına daha uygun. Hikâye ile verdiklerinizi romanla veremezsiniz. Hem hikâye anlık duyguların aktarımıdır. Roman daha uzun bir zaman diliminde yazılır. Roman daha özgür. Size her türlü imkanı açar.”
 
‘Bizim Diyar’, ‘Hilâl Görününce’, ‘Ağustos Başağı’ başta olmak üzere eserlerinde her zaman yaşamış kimselerin anlattıklarından yola çıkarak roman kahramanlarını oluşturduğunu belirten Sevinç Çokum, ‘Abukizm’ kitabı ile ilgili de şunları söyledi: “Abuk saçmalık demek. Bizde kullanılan bir kelime, ben buna bir ‘-izm’ getirerek böyle bir felsefeymiş gibi ortaya attım. Bu benim romanlarıma ironi, güldüren taraflar veya trajikomik şeyler dediğimiz unsurların girmesiyle başladı. Abukizm’de başka doğrular da var demek istiyorum. Yani Abukizm’i belli öğretilerin dışına çıkarak, kalıp öğretilerin dışına çıkarak dünyaya yeni bir insan gözüyle bakmak şeklinde özetleyebilirim.”
 
1970-80 yılları arasında çatışma ve terör olaylarının yoğun olduğu dönemde kadın yazarların Türk öykücülüğüne iyi ürünler verdiğini, önemli eserlerin yayınlandığını belirten Çokum, ancak o günlerden bugünlere çok azının yazı hayatını sürdürdüğünü belirtti. Söyleşide, günümüzde bizde ve dünyada çok zengin edebiyat ürünlerinin olmasına rağmen büyük ilgi görmediğini, sadece özel olarak tanıtımı yapılan eserlere okuyucunun dikkatinin çekildiğini belirten Sevinç Çokum, önceki yıllarda sayısı çok az olmasına rağmen dergilerin her sayfasının büyük bir dikkatle okunduğunu söyledi.
Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.