• İstanbul 22 °C
  • Ankara 26 °C

Muallimliğe adanmışlık

Fatma Gülşen KOÇAK

HOCALARIN HOCASI BİR HANIMEFENDİ NECLA PEKOLCAY

Hocaların Hocası ifadesi dile getirilince genelde beyefendi hocalarımız akla gelir. Bu şekilde zihinlere yerleşmesi de gayet normal. Çünkü genelde Hocaların Hocası sıfatını erkek hocalarımız üzerinde taşıyor. Bunların istisnası elbette vardır. Bu istisnalardan birisi Necla Pekolcay Hanımefendidir. Necla Hanım akademide bugün ilmi dünyada meşhur olan onlarca hocamızın hocasıdır. Genelde fazla tanınmaz. Mütevazi ömründe fazla şatafat yoktur. Görünme meraklısı olmamıştır. Yakından tanıyan öğrencilerinin ve dostlarının derin saygısına mazhar olmuştur. Gelin bu saygıdeğer hanımefendiyi daha yakından tanıyalım. İstanbullu bir Hanımefendi olan Necla Pekolcay ilkokulu Fatih Taşmektep’te liseyi İstanbul Kız Lisesi’nde bitirir. Yüksek tahsilini İstanbul Üniversitesi Türkoloji bölümünde tamamlar. Yüksek Lisans ve doktorayla birlikte Üniversitenin ilk kadın Filoloğu olma ünvanını kazanır. 1989 yılında Doçent olur. MEB İslam Ansiklopedisine büyük katkılar sunar. Çeşitli kurumlarda öğretmenlik yaptıktan sonra İstanbul Yüksek İslam Ensitüsü’nde Türk İslam Edebiyatı dalında Öğretim üyeliği yapar.

 

HAMİYETPERVER BİR BABA

Babası Rıza Rüstem Pekolcay Balkan harbine iştirak etmiş bir gazidir. Muallimlik ve doktorluk yapmıştır. Doktorluk yıllarında yoksul hastalardan asla ücret almaz. Hatta ihtiyaç sahibi hastalarına et süt gibi gerekli gıda maddeleri yollar. Çok hasta baktığı için yakınları bile çok çalışıyor çok zengin zanneder. Hassas bir insandır. Adil ve merhametlidir. Kızı Necla’nın okul yıllarında gazetelerdeki haberlerden esinlenerek yazdığı Maarifi eleştiren yazısını okuyunca kızına sitem eder ve yazıyı yırtar. Kızım der başkasının konuştukları yazdıklarına bakma. Bir konuyu  iyice tahkik etmeden yazma. Dedikodu mahiyetinde yazılara kanma. Bu tembihler Necla Pekolcay’ın hayatı boyunca yazıyla olan irtibatında titizliği ihmal etmemesinin temeli olur. Milli ve dini hisleri kuvvetli bir babadır.

 

DİNE BAĞLI iBADETLERİNE SADIK

Dini konularındaki ilk bilgilerini babaannesi ve anneannesinden alır. Namaz surelerini onlarla birlikte okuya okuya ezberler. Elif-bayı ablasından öğrenir. Fakülte yıllarında Arapçasını geliştirerek defalarca hatim indirir. Yetişme çağlarında mekteplerde din dersi olmadığı için dini heyecanını daha çok ailesinden edinir. Annesi devrin ünlü ilim adamlarından Hacı Cemal Öğüt Hocaefendinin sohbetlerine atılır. Hatta annesi günlük ders olarak  Delail Hayrat okur. Kendisinin okuma isteğine karşı sen şimdilik sadece Kur’an oku der. Annesi kimi ziyaretlerde söylenen ‘’ Ne lüzumu var sonra kılarsın’’ sözlerine muhatap olmaktan çok bizardır. Bu durumdan dolayı bu ve benzeri sözlere muhatap olmamak için Diyanet Ansiklopedisinde çalışırken bile namazlarını evinde kılar. Muntazam olarak ibadetlerini yerine getirmesine rağmen bu durumu kimseyle paylaşmaz. Bu tavrı çekindiği için değil benzeri sözleri duymak istememesinden dolaydır.

 

TALEBELERİ

Necla Pekolcay işini aşk  derecesinde seven disiplinli görev ve sorumluluğundan taviz vermeyen prensip sahibi bir muallimdir. Talebelerinden Doç. Dr. Halil Altuntaş Hocasını şöyle anlatır: ‘’Onu İstanbul Yüksek İslam Enstitüsüne girdiğim 1971 yılında tanıdım. İslami Türk Edebiyatı dersimize giriyordu. Kendini işine adamış kaliteli bir insandı. Tevazu, incelik ve anlayış onun ayırıcı güzelliklerinden idi. İnsani nitelikleri çok yüksek bir hoca idi. Alanının yetkin kişileri arasında yer alıyordu. Bunu daha öğrencilik yıllarımda fark etmiştim. Bütün hocalarıma saygı duydum daima ama Necla Hanım’ın kendine has bir yeri vardır.’’ Bu görüşler aslında sadece Halil Beyin değil bütün dersine girdiği talebelerinin ortak görüşüdür. Yetiştirdiği isimler bugün ülkemizin ilim sanat ve siyaset dünyasında önemli hizmetlerde bulunmaktadır. Emekli olduktan sonra bile talebelerini kıramayarak doktoralarına yardım eder. Üzerlerinde emeği olan aynı zamanda Necla Hanıma asistanlık yapan isimlerden üçü şu hocalarımızdır. ProfDr Mustafa Uzun, ProfDr Mustafa Aksoy, ProfDr Hüsrev Subaşı. Necla Hanım Sayın Uzun’un sağlam bir araştırmacı Sayın Aksoy’un sağlam bir metod vaz edici Sayın Subaşı’nın da iyi bir sanatkar olarak yetiştiğini söyleyerek taltif ve takdir eder. Bugün ünlü onlarca Hoca daha talebesi olmuştur. Hasan Kamil Yılmaz, Bekir Karlığa, İsmail Kara, Yaşar Fersahoğlu, İsmail Lütfü Çakan bunlardan sadece bir kaçıdır.

 

ESERLERİ

Süleyman Çelebi Mevlid’ini eski harflerden latinize edip, halk nezdinde eski itibarına kavuşturan  Pekolcay’ı bu alana Hocası ProfDr Reşit Rahmeti Arat yöneltmiştir. Bu alanda hizmeti büyüktür. İslami Türk Edebiyatı, İslami Türk Edebiyatında Nev’iler, İslami Türk Edebiyatı Metinlerini Tetkik Metodları, Yunus Emre Şerhleri gibi akademik titizlikle hazırladığı eserleri mevcuttur.

mütevazılık VE ZORLUKLAR

Namuslu olmanın bedelidir yalnızlıktır der Cemil Meriç. Pekolcay da bu bedeli fazlasıyla ödeyenlerdendir. Hatta yakın talebelerinden öğrendiğimiz kadarıyla ömrünün son yılları zaruret içinde geçer.   Evinde aileden yadigâr bir Selçuklu halısı vardır. Talebeleri “hocam, bu rutubetli bodrum katında sağlığınız kötülüyor. Şu selçuklu halısını satıp biraz ferah bulsanız?” dediklerinde, “Onun asıl sahibi millettir, millete geri dönmelidir” deyip söz konusu halıyı müzeye bağışlamıştır. Geride amel defterini açık bırakacak eserler  adını daima rahmetle ve saygıyla anacak kadirşinas talebeler yetiştirmenin huzuruyla 83 yaşında , hakk’a vuslat için alem-i cemal’e yürüdü. Mevlamız cennetiyle sevindirsin İnşallah.

Bu yazı toplam 1495 defa okunmuştur.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim