• İstanbul 19 °C
  • Ankara 20 °C

Mustafa Özcan: Darbeler üssü!

Mustafa Özcan: Darbeler üssü!
Ortadoğu'da Amerikan imparatorluğu darbeler süreciyle start aldı. Perdesi darbelerle açıldı. İkinci Dünya Savaşı sona erdiğinde, İngiltere'nin eski sömürgelerini sırtında taşıma kapasitesi son bulmuştu.

Bu yüzden imparatorluğunu zinde ve zengin ABD'ye devretti. Emanet etti de denebilir. Böylece dünyada ve Ortadoğu'da yeni bir dönem başladı. Bu yeni dönemde İngiltere'nin eski sömürgeleri Amerikan safına geçmeye başladılar. Elbette bu süreç çalkantısız, yağdan kıl çekercesine olmamıştır. Nazi Almanyası ile karşıtları arasında sıcak savaş atmosferi nihayete erdikten sonra SSCB ile ABD arasında Soğuk Savaş rüzgarları esmeye başlamıştır. Dünya bu surette iki kutba ayrılmıştır. Yeni döneme adaptasyon sürecinde yer yer karışıklıklar, çalkantılar eksik olmamıştır. ABD önce Fransa'nın nüfuz sahası olan Suriye'de darbeleri tetiklemiştir. Darbecilere arka çıkmıştır. 1920-1946 manda dönemi sona erdikten sonra Suriye bölgenin en istikrarsız ülkesi haline gelmiştir. İsrail'e komşu olmanın bedelini ödemiş ve lisan-ı halle kendisinden ilk andan itibaren İsrail'e dümen kıran Ürdün'e özenmesi istenmiştir. Bu ülke hareketli azınlıklar nedeniyle istikrarsızlığa açık bir ülke olmuştur ilaveten Mısır, Irak ve Suudi Arabistan ve Türkiye'nin çekişme alanında kalmıştır.

Bu ülkedeki darbeler silsilesi Hüsnü Zaim öncülüğünde 29 Mart 1949 tarihinde başlamış akabinde 20 yıl boyunca da devam etmiştir. İlk darbeden aylar sonra 14 Ağustos 1949 tarihinde Sami Hinnavi yeni bir darbeye kalkışarak Hüsnü Zaim ve Başbakan Muhsin Barazi'yi idam etmiştir. 19 Aralık 1949 tarihinde Edip Çiçekli yeni bir darbe yapmış ardından 28 Kasım 1951 yılında ikinci darbesini gerçekleştirmiştir. Kaynaklar genel olarak Hüsnü Zaim darbesinin arkasında Amerikalıların olduğunda hemfikirdir. Buna mukabil, bazı kaynaklar da Zaim'i deviren Sami Hinnavi'nin İngilizlerce desteklendiğini savunmaktadır. Faysal Atasi öncülüğünde bir başka darbe de Edip Çiçekliye karşı 25 Şubat 1954 tarihinde icra edilmiştir. Suriye ile Mısır'ın birleşmesiyle kurulan Birleşik Arap Cumhuriyetinin çatısı da Eylül 1961 tarihinde Kerim en Nahlavi'nin darbesiyle yıkılmıştır. Böylece Mısır'la da bağları kopan Suriye süratli bir biçimde pusuda bekleyen organize azınlıkların pençesine düşmüştür. Baas Partisi azınlıkların Truva Atıdır. Bu parti vasıtasıyla Suriye'de bölük pörçük vaziyetteki çoğunluğa karşı iktidarı ele geçirebilmiş ve tekellerine alabilmişlerdir.

8 Mart 1963 tarihinde Baas Partisi yönetime el koymuş ve bu ülke tarihinde bir milat olmuştur. Azınlık ve onun ötesinde azınlık mensubu bir aile, cumhuriyet adı altında bir hanedanlık kurmuştur.

Mısır ile ayrılıktan sonra Hafız Esat'ın önü açılmış ve aynen Sedat gibi 'Düzeltme Devrimi' adı altında darbe yapmış ve eski silah arkadaşlarını tasfiye etmiştir. Bu iktidarı sağlamlaştırma sürecinde son virajı olmuştur. Kısaca Suriye'yi kargaşaya boğan ve Baas iktidarına sürükleyen darbeciler silsilesini başlatan Amerika Birleşik Devletleri olmuştur.

1957 yılında ABD, Suriye'nin denetimini NATO'dan ortağı Türkiye'ye bırakacağı yerde aksine Nasır'a peşkeş çekmiştir. Menderes'i engellemiş Nasır'ın önünü açmıştır. Mısır'ın çekilmesinden sonra Suriye olgun bir meyve gibi Baasçıların ve azınlıkların kucağına düşmüştür. Ortadoğu'daki Amerikan imparatorluğunun yaptıklarına dair Suriye küçük ölçekli bir prototip, numune ve laboratuvardır.

İkinci Dünya Savaşından sonra bölgedeki Amerikan imparatorluğunun iki göstergesi vardır. Dolaylı müdahale ve doğrudan müdahale. Dolaylı müdahale darbeler suretinde tezahür etmiştir.

Irak'ın kaderi de kardeşi Suriye'den pek farklı olmamıştır. 1958 yılında Nuri Said ve kraliyete karşı bir darbe yapılmış ardından 10 yıl sonra (17 Temmuz 1968) bu ülkede de ipleri Baasçılar ele geçirmiştir. Irak'taki Baas darbesinden de birinci derecede Amerikalılar sorumludur. İktidara gelen Baasçılar Amerikalıların verdiği listelere göre komünist avı başlatmışlardır. Durum aynen Endonezya'da Ahmet Sukarno'nun Suharto tarafından devrilmesi sürecine benzemiş ve bu ülkede de kanlı karnaval şeklinde komünist kıyımı, avı başlatılmıştır.

Kısaca, Ortadoğu ABD sayesinde darbeler süreciyle tanışmıştır. Ordular üzerinde nüfuzunu kullanan ABD istediği zaman darbe yaptırtabilmiştir. Muhammed Celal Keşk vesikalarıyla Mısır İttihatçıları olan Hür Subaylar darbesinin bir Amerikan destekli darbe olduğunu ispat etmiştir. Öyledir de. 1969'da Libya'da darbeye kalkışan Kaddafi de Nasır'ın çömezi olarak doğrudan Amerikalılardan etkilenmese bile aynı rüzgarın eseridir.

1953 yılında toprak reformu peşinde ve ayrıca petrolün millileştirilmesi taraftarı olan İran Başbakanı Musaddık İngiliz Amerikan ortak yapımı (Ajax operasyonu) darbesi ile alaşağı edilmiştir. Musaddık'a fırsat verilseydi İran çoğulcu bir rejimle yönetilen ülke olabilirdi ve 1979 yılındaki molla devrimiyle de tanışmak durumunda kalmazdı. Musaddık'ın önünü kapatanlar dolaylı olarak mollaların önünü açmışlar ve onlara geçit vermek durumunda kalmışlardır. Belki zaman farkıyla çıkarlarına öylesi daha uygun gelmiş olabilir.

Devamı: http://www.fikriyat.com/yazarlar/mustafa-ozcan/2017/07/14/darbeler-ussu

Bu haber toplam 657 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim