• İstanbul 13 °C
  • Ankara 14 °C

Nurettin Taşkesen: Nuri Killigil Sabotajı

Nurettin Taşkesen: Nuri Killigil Sabotajı
Yıl 1949, Mart ayının 2'si, günlerden Çarşamba, Saat 17.10, yer Sütlüce.
Türkiye'nin ilk özel silah fabrikasında yangın başlıyor. Kısa sürede alevler her yanı sarıyor ve peş peşe patlamalar başlıyor. İtfaiye geldikten sonra tekrar büyük bir patlama daha oluyor. İtfaiyeciler, işçiler, ustalar, memurlar canlarını kurtarmak için kaçışıyor. Her taraf toz duman, barut ve yanık kokusu.
 
Saatler sonra yangın söndürülünce 7 işçi ve 6 itfaiyecinin cesetleri bulunuyor. 14 kişi ise kayıp. Fabrika sahibi Nuri Killigil'in cesedi parçalanmış olarak ancak 20 gün sonra Haliç'te bulunuyor. Ceset tam değil diye cenaze namazının kılınmasına bile izin verilmiyor. Şehit olan 27 kişi Edirnekapı Nuri Killigil Şehitliği'ne defnediliyor.
 
Peki acaba bu normal bir yangın mıydı, yoksa bir sabotaj mı? Bu sorunun cevabını verebilmek için ö günlerin dış siyasi olaylarına bir göz atmak yeterlidir.
 
İngiliz Manda yönetiminin Filistin'i terk etmesinden bir gün sonra, 14 Mayıs 1948 tarihinde Ben Gurion tarafından Telaviv'de İsrail Devleti'nin kurulduğu ilan edildi. Ertesi günü Filistinlilerin Nekbe dediği Büyük Felaket başladı. O gün nüfusu 1 milyon civarında olan Filistinli Müslümanların 750 bini, evlerinden, yurtlarından, topraklarından sürgün edildi. Binlercesi çatışmalarda ve yollarda şehit oldu.
 
15 Mayıs'tan itibaren Mısır, Suriye, Ürdün, Lübnan orduları Filistin'e girdi ve Arap İsrail savaşı başladı. Birleşmiş Milletler İsrail lehine karar alarak savaşan Arap Devletlerine silah ve cephane satışını yasakladı. Bu ambargo sonrasında Mısır, Ürdün ve Suriye'den yüklü miktarda silah, cephane, özellikle havan mermisi siparişi alan Nuri Killigil, Sütlüce'deki fabrikada üç vardiya üretime geçti. 2 Mart günü depolarda Suriye'ye gönderilmek üzere hazır bekleyen 2 bin havan mermisi vardı.
 
İşte böyle bir ortamda Sütlüce silah ve mühimmat fabrikasında yangın başladı. Ardından başlayan patlamalar sonunda fabrika harabeye döndü ve Türkiye'nin bu ilk yerli ve milli savunma sanayi hamlesi de Haliç'in soğuk sularına gömüldü. Geriye 27 şehit ve soru işaretleri kaldı. Fabrikada çalışan Yahudi işçilerin o gün işe gelmedikleri söylentisi çıktı. İçişleri Bakanı Mehmet Emin Erişirgil, İnönü'nün emriyle fabrikaya gelerek bizzat soruşturmaya el koydu. Başbakan Şemsettin Günaltay, Meclis'in gizli celsesinde konu hakkında bilgi verirken, bazı cesur milletvekillerinden "Hadise örtbas edilmeye çalışılıyor" sesleri yükseliyordu.
 
Bu kadar bilgiden sonra bu olaya kaza demek mümkün mü? Dış güçlerin planladığı ve onların taşeronluğunu yapan hainlerin tetikçiliğini yaptığı bu sabotajın bütün açıklığıyla gün yüzüne çıkarılması gerekmez mi?
 
Sonra ne mi oldu? Olaydan 26 gün sonra 28 Mart 1949 tarihinde Türkiye, İsrail'i tanıyan ilk Müslüman ülke oldu.(!)
Bu haber toplam 550 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim