• İstanbul 20 °C
  • Ankara 23 °C

O günler ne güzel günlerdi!

Ahmet Tâlib ÇELEN

Bir HUZUR SOKAĞI okutarak başını örttürdüğümüz bacımızın artık dört dörtlük Müslüman olduğuna inandığımız günler ne güzeldi.

Başı örtülü ve pardesülü bir hanımı peşin olarak evliyâ gördüğümüz günler ne güzeldi.

Elinde Ahmet Günbay Yıldız, Raif Cilasun romanları gördüğümüz bir gencin ahlâkından da emin olduğumuz günler ne güzeldi.

Gümüş yüzük takan delikanlının dindarlığından, dürüstlüğünden ve dâvâ adamlığından şüphemiz olmadığı günler ne güzeldi.

Kimsenin aklına namazın gelmediği piknik yerinde şaşkın bakışlar altında ezan okuyup cemaatle namaza durmaktan heyecanlandığımız günler ne güzeldi.

Okulda yoklama sırasında cebimizden takke çıkmasından utanmadığımız, bilakis bir cihat heyecânı duyduğumuz günler ne güzeldi.

Karşıdan gelen bir kadına bakmadan geçebildiğimiz günü bir zafer günü bildiğimiz günler ne güzeldi.

Otobüste bir yaşlıya, sakata, hâmileye yer vermeyi İslâm'ı tebliğ bildiğimiz günler ne güzeldi.

Kızlarımızın mestûre halleriyle sokakta dondurma yalayarak yürümeyi İslâm'ın izzetine leke düşürür bildikleri günler ne güzeldi.

Tesettürlü ile tesettürsüzün net olarak belli olduğu, üstü mestûre, altı taytlı kızların sokakları doldurmadığı günler ne güzeldi.

Örtünenlerin kendi aşklarıyla örtündüğü, anne-baba baskısıyla zoraki örtünülmediği günler ne güzeldi.

Şurada bir velî amca, şurada bir veliyye teyzemiz var diye elini öpüp duâsını almaya can attığımız günler ne güzeldi.

Ali Şeriati, Mevdûdî, Seyyid Kutup… bilmediğimiz, İmam Gazâlî, Envârü'l-Âşıkîn, Mızraklı İlmihal, Hz. Ali Cenkleri okuduğumuz günler ne güzeldi.

Yolun kenarındaki ağaçtan sarkan erikleri haramdır, kırk gün duâmız kabul olmaz korkusuyla koparmadan seyredip geçtiğimiz günler ne güzeldi.

Dükkânından bir şey aşırdığımız bakkala babamızın işâretiyle süklüm püklüm helâllik dilemeye gittiğimiz günler ne güzeldi.

Modernist İslamcı, Şiî, siyasal İslâmcı, tarihselci, mezhepsiz... bilmediğimiz, camideki her Müslümanı Sünnî-Hanefî bildiğimiz günler ne güzeldi.

Sarhoşun bile kızdığı birisine "Mezhepsiz!" diye çıkıştığı günler ne güzeldi.

Kur'an Kursu'ndan içeri adım atan, elif ba'yı iyi kötü söken, İlmihâl bilgilerini ezberleyen çocuğa babasının bile hürmet ettiği günler ne güzeldi.

Kur'an Kursu'ndaki her hocamızı evliyâ sandığımız, kalbimizi okur diye kötü bir şey düşünmekten korktuğumuz günler ne güzeldi.

Kafamıza göre kitap okumadığımız, her kitabı itikâdımıza uyar mı diye güvendiğimiz büyüklere sorduğumuz günler ne güzeldi.

İki tweet okuyup kendimizi âlim sanmadığımız, bilenin konuştuğu, bilmeyenlerin dinlediği günler ne güzeldi.

Bu kadar çok “ilâhiyatçı yazar”ın olmadığı, kökü medreseye dayalı mütevâzî hocalarımızın sözünün geçtiği günler ne güzeldi.

Tarîkatların adam avcılığı yapmadığı, bütün dertlerinin, yolu kendilerine düşmüş insanları mânen olgunlaştırmak olduğu günler ne güzeldi.

Şeyhlerin, büyüklerin müridlerine sadece örnek olduğu, ihvanları üzerinden dünyevî projelerinin olmadığı günler ne güzeldi.

Bir sünnete uymanın 10 orijinal fikirli kitap yazmaktan üstün görüldüğü günler ne güzeldi.

Bir namazı geçirmemek için bir yazılı imtihanı kaçırmayı göze aldığımız günler ne güzeldi.

Dizleri bombe yapmış pantolondan mahçup olmadığımız, hatta çocukça ve gizli gizli gurur duyduğumuz günler ne güzeldi.

Moda olduğu hâlde komünistlere inat L şeklinde uzun favori bırakmamayı şeref bildiğimiz günler ne güzeldi.

Dinsiz komünistlerle tartışıp eve giderken aklımıza gelen güzel sözleri söyleyemediğimiz için kahrolduğumuz günler ne güzeldi.

Üniversite tercihi yaparken hangisinde daha çok para kazanıldığını değil hangisinde daha iyi tebliğ yapabileceğimizi düşündüğümüz günler ne güzeldi.

Pop, rap, rock starlarını değil Müslüman dâvâ adamı şâir, âlim, mütefekkir ve yazarları örnek aldığımız günler ne güzeldi.

Rüyâlarımızı rezidanslarda yaşayan kapitalist Müslümanların değil, dâvâ uğruna hapislerde yatanların süslediği günler ne güzeldi.

Dâvâ diye desteklediğimiz partinin bir gün bizi satıp satmayacağını düşünüp durmadığımız günler ne güzeldi.

Bir Şeyh Edebâli tekkesindeki mürid gibi lekesiz hayallerimizle yaşadığımız günler ne güzeldi.

Bu yazı toplam 1324 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 4
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Yazarın Diğer Yazıları
    Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
    Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim