Oryantalizm ve oksidentalizmin “Dünyayı algılama, anlama, açıklama ve tanımlamada iki farklı bakış açısı” olduğunu izah eden Toktaş; “Temel olarak oryantalizm Batı'nın Doğu algısı, Oksidentalizm Doğu'nun Batı algısıdır. Karşılıklı bu algılama sadece bir düşünceden ibaret olmayıp, eylemi de beraberinde getirir,” dedikten sonra; “Batı'nın, zayıf ve kendini yönetemeyen Doğu algısı işgal ve sömürüyle sonuçlanırken; Doğu'nun, güçlü ve disiplinli Batı algısı efendiye itaate sebep olur. İkinci Dünya Savaşı'nın ardından Doğu kendi gücünü keşfetmeye başlarken, bu değişim oryantalizmden yüzyıllar sonra oksidentalizmin ortaya çıkış zeminini hazırlar.” gerçeğine vurgu yaptı.
“Batı, sömürgeciliğinin keşif kolu olan oryantalizm vasıtasıyla elde ettiği bilgi ile Doğu üzerinde iktidarını kurar. 20. yüzyılda fiziksel işgal yerini zihinsel işgale bırakırken, iktidar da farklı bir boyuta taşınır. Oksidentalizm, Batı'nın bu iktidarını yıkma, Doğu üzerindeki hegemonyasını ortadan kaldırma girişimidir. Bu anlamda, Oksidentalizm bir özgürleşme hareketidir.” düşünceleriyle söyleşisini tamamlayan Toktaş, dinleyicilerin sorularını cevapladığı gibi, birlikte düşünme ortamını da hazırladı.
Programın tamamlamasıyla konuşmacıya ve dinleyicilere teşekkür edilerek, hatıra fotoğrafları çekildi, konuşmacıya katılım belgesi takdim edildi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.