• İstanbul 20 °C
  • Ankara 23 °C

Ömer Erdem: Fikir mi polemik mi? Şiir mi hamaset mi?

Ömer Erdem: Fikir mi polemik mi? Şiir mi hamaset mi?
Necip Fazıl Kısakürek’in ölümünün üzerinden otuz altı yıl geçti. Henüz on altı yaşındaydım onun ölüm haberini duyduğumda.

Taşrada zihni meraktan kabaran bir gençtim. Eserinden önce efsanesi kulağıma çalınmıştı şairin. Necip Fazıl diye bir büyük adam vardı ve İdeologya Örgüsü adında bir kitap yazmıştı. İnsanlığı kurtaracak fikirler oradaydı. İnsanlık desen nice zamandır kurtuluş bekliyordu.  

Taşranın kitaptan çok söylenti ile yaşamasına pek yakışan böylesi duyumların arasında bir süre ne yapacağınızı bilemezsiniz. Merak sizi kamçılar ama yokluk başınızdan bastırıp bunaltır. Gittiğim halk kütüphanesinde kitapları yoktu. İmdadıma tesadüf yetişti ve bir arkadaşımın abisinin terk edilmiş kitapları arasında O ve Ben ile karşılaştım. O ve Ben. Ben ve O. Necip Fazıl ve Ben. Ben ve Necip Fazıl. İlk okuduğum kitabı bu oldu şairin. Merakıma bir parmak bal böyle çalındı. 

***

Lakin doyurulmamış hiçbir merak kendisini uçurumun kenarından çekip alamaz. Merak ki gökkuşağı gibidir böylesi durumlarda, peşinden koşarsınız ama bir tek renk halkasına kavuşamazsınız. Hele bir de, ülke dışı bir radyo kanalından tesadüfen ilk kez şiir ile karşılaşırsanız iyice bocalarsınız. Bulunduğum yer, Kıbrıs Bayrak Radyosu’nun kapsama alanındaydı ve işte yine beklenmedik bir yerden şairle/şiirle buluşmuştum. Asıl, kök bu karşılaşmaydı. Bekleyen şiirini öylesine etkili okumuşlardı ki günlerce tekrar yayınını beklemiştim. Kimdi bu çarpıcı adam! 

Sonrası, İstanbul’a gelişimde nihayet Çile, toplu şiirlere kavuşma. Bütün kitapları neredeyse ezberleyerek okuma. Zaman ilerledikçe görüyordum ki devletin ve maarifin yok saydığı bir adam bütün aksiyonerliği ile hep öne çıkıyor hatta şiirini bile inkar ediyordu. Necip Fazıl’ı külliyat olarak okumanın bir genç beyinde koparacağı fırtınanın tesiri elbette büyük olur. O, geçtiği yerlerdeki iklimi hesap etmeden esen bir fırtınadır. Eğer okur Necip Fazıl’dan sıçrama yapıp başka dünyalara açılamazsa yıllarca orada takılıp kalır. Çünkü onda fikir sonunda polemik ve kavga donundan sıyrılamaz, şiir ise büyük davasının silahı olmaktan kurtulamaz. Bu döngü ister istemez kendi içinde bir çıkmaza bürünür. Ki zaten bu çıkmaz, onun fikir/ düşünce yanında şiire yaklaşımıyla yakından ilgilidir. Necip Fazıl şiiri, modern şiirin kültürle yoğrulan donanımcılığından uzaklaşarak sansualitenin örümcek ağına takılır. Düşünce sistematiği ise kendi yörüngesinin dışında karşılıksızdır. Hele güncel politika tarafından kullanma değeri yüksek maskı da buna eklendiğinde elde ne kalır? Elde ne kalmıştır? 

Devamı: https://www.karar.com/yazarlar/omer-erdem/fikir-mi-polemik-mi-siir-mi-hamaset-mi-10287

Bu haber toplam 439 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim