Büyük medeniyetlerin teşekkülünü mümkün kılan kurucu unsurlardan biri de, bir düşünce veya dinin etrafında şekillenmiş özgün bir eğitim-öğretim sistemidir. Bu sebepledir ki, medeniyet tarihimiz açısından İslam eğitim sistemi ciddi bir çalışma sahası.
Ensar Yayınları’nın 2017’de okurların istifadesine sunduğu Ana Hatlarıyla İslam Eğitim Tarihi kitabı, bizi, önsözünde “Eğitim İslam’da bir zorunluluktur” diyerek karşılıyor. Editörlüğünü Mustafa Köylü ve Şakir Gözütok'un üstlendiği ve her bölümü farklı yazarlar tarafından kaleme alınan makalelerden oluşan kitap; İslam’ın doğuşundan medreselerin kapatılmasına kadar uzanan uzun bir dönemi eğitimin teorik temelleri, kurumlar ve öğretmen-öğrenci münasebetleri çerçevesinde incelemiş.
Bir eğitim-öğretim mekânı olarak kitap dükkânları
Araştırmacılara kıymetli bilgiler sunan kitapta benim özellikle önemsediğim bölüm başlığı “Kitapçı Dükkânları” oldu. Sebebini şöyle izah edeyim: Kur’an-ı Kerim etrafında teşekkül eden İslam medeniyeti en başından itibaren kitabî bir sistem. Buna rağmen İslam dünyasında kitabın, kitap tüccarının veya sahafların tarihi denildiğinde aklıma İsmail. E. Erünsal ve Johannes Pedersen’den başka isim gelmiyor. Bu cihetle eserin bir eğitim-öğretim mekânı olarak kitap dükkânlarını konu edinmesi oldukça ilgi çekici.
Müslümanların Çinliler tarafından icad edilen kâğıdı günlük hayatın bir parçası haline getirmeleri, kitap tarihi açısından bir dönüm noktasıdır. Böylece sadece din adamlarının veya tapınakların himayesinde bulunan kitaplar, ilim ve fikir erbabı gibi nispeten daha büyük bir kitlenin istifadesine sunulmuştur. Bu sebeple de medrese öğrencilerinin, âlimlerin, kitap meraklılarının, ilim-irfan erbabının ihtiyaç duydukları malzemeleri tedarik ettikleri sahaflar ve kitapçı dükkânları eğitim-öğretim sisteminin tamamlayıcı bir öğesidir.
Kültür, ilim ve edebiyat alışverişi de yapılan yerler kitapçılar
Abbasilerin kuruluş döneminde ilk örneklerini gördüğümüz kitapçı dükkânları hem ticaret maksadı taşıyan hem de kültür, ilim ve edebiyat alışverişi yapılan yerlerdi. Dolayısıyla eğitim sistemine -ihtiyaçları karşılamanın da ötesinde- doğrudan bir katkı sunuyorlardı. Çünkü bu dükkân sahipleri sadece kâr amacı güden kimseler değillerdi. Pek çoğu âlimleri, edipleri dükkânına çeken kültürlü kişilerdi. Bu mekânlarda dersler, toplantılar ve sohbetler yaparlardı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.