• İstanbul 18 °C
  • Ankara 18 °C

ÖSYM’den İstiklal Marşı’na ve Mehmet Akif´e Tavır (mı ?)

ÖSYM’den İstiklal Marşı’na ve Mehmet Akif´e Tavır (mı ?)
Elimde Türkçe ve Edebiyat dersleri ile ilgili olarak “Konularına Göre Düzenlenmiş 42 Yılın (1966-2007) ÜSS-ÖYS-ÖSS Soruları ve Tam Çözümleri” adında bir kitap var.* Bu kitap diğer dersler için de düzenlenmiş ve yayımlanmış.

İstiklal Marşı düz bir şiir değildir, o edebi bir şaheserdir. Sanat metni olarak üzerinde yüzlerce yazı yazılmıştır, şerhler yapılmıştır. Yapısı, sesi, ahenk ögeleri, edebi sanatları, dili ve geleneği, teması ve temayı ele alış bakımından kaynaşmış metin örneği Türk şiirinde sayılıdır. Bu başarıyı gösteren en önemli metinlerden biridir İstiklal Marşı. İlköğretimden fakülte eğitimine kadar öğrencilerin bilgi ve algı düzeyine göre değişik yönleriyle ele alınan İstiklal Marşı’nın taşıdığı ruh, öncelikle lise ve dengi okullarda okuyan öğrencilere kazandırılır, çünkü memleket onlara emanet edilecektir.

 

Liselerde kazandırılan bu bilgilerin ölçüldüğü en önemli sınavlardan biri olarak ÖSYM’nin yürüttüğü ÖSS, bugün okullarımızda ve dershanelerimizdeki ders işleyişini ve konu dağılımını belirleyen en önemli merkezdir. Çünkü dershaneler ve özel yayıncılar ÖSYM’nin hazırladığı sorulara ve konu dağılımına bakarak bir program belirliyor. Buna göre soru taraması yapılıyor, nelere ağırlık verilmiş, hangi konulara kaç senede bir yer verilmiş, hangi konulara hiç yer verilmemiş; bütün bunlar tespit ediliyor ve öğrenciler bunun üzerinden yetiştiriliyor. Dolayısıyla ÖSYM bu ülkede MEB müfredatının öğretilmesinde önemli bir rol, pay ve sorumluluk sahibidir. Diyelim ki bu sınavlarda peş peşe iki yıl İstiklal Marşı’yla ilgili soru yöneltilsin, onu izleyen yıl hemen bütün öğretmenler ve dershaneler bu konuda özel çalışmalar yapar, sorular geliştirir. Bu çalışma aynı zamanda şaire, döneme, İstiklal Marşı’ndaki estetiğe ve zihniyete dikkati çekeceği için, sınav vesilesi ile gençlerimiz milli bir duyarlık sahibi olur. Pekiyi, ÖSS, ÜSS vs. tarihi boyunca İstiklal Marşı ile ilgili kaç soru sorulmuş biliyor musunuz? İki (?), üç (?), beş (?) yoksa yedi (?)…Bilemediniz. Ben söyleyeyim. 42 yıldır bu ülkenin çocuklarına İstiklal Marşı ile ilgili olarak hiçbir soru sorulmamış.

 

Elimdeki kaynak; yanlış söylemiyorsa –yanlış söylemediğine kaniim, çünkü yayınevi bu soruları ÖSYM’den telif ödeyerek almış- 42 yıldır İstiklal Marşı ile ilgili bir tek soru sorulmadığını söylüyor gençlere. Siz olsaydınız ne düşünürdünüz?

 

Bu durum sadece bir ihmal ile izah edilebilir mi? Biz gene iyi niyetimizi koruyalım ve 42 yıllık bir ihmale ihtimal verelim.

 

Mehmet Akif, İstiklal Marşı’ndan daha şanslı. Mehmet Akif’i “Mehmet Akif” yapan şiirlerin önemlisi İstiklal Marşı ile ilgili soru yok; ama kendisiyle ilgili başka sorular var. Hemen belirtelim ki bu sorular birbirine çok benziyor ve ağırlıklı olarak 60’lı ve 70’li yıllara ait.

 

Dökümü şöyle yapabiliriz:

1976’dan 1991’e kadar Mehmet Akif’le ilgili hiç soru sorulmamış. On beş yıl aradan sonra (1991’de) 1 soru sorulmuş. On yedi yıldan beri Mehmet Akif hakkında hiçbir soru yok.

 

Sadece Türk edebiyatının değil; Milli Mücadele’nin ve  düşünce dünyasının da en önemli aktörlerden ve değerlerinden biri olan Mehmet Akif Ersoy, acaba öğrencilerin önüne hangi bağlamda sorular içinde getiriliyor?

 

Bu soruları yazmayacağım. Ama içeriğinden bahsedeceğim.

 

1. Mehmet Akif, 42 yılda 12 soruya konu edilmiş ama bunlardan bazıları doğrudan Mehmet Akif’le ilgili değil. Mehmet Akif, bu sorularda yanlış veya yanıltıcı seçeneklerden biri olarak geçmektedir.

 

2. Sorulan sorular ağırlıklı olarak 60’lı ve 70’li yıllara ait.

 

3.1976’dan 1991’e kadar Mehmet Akif’le ilgili hiçbir soru sorulmamış. On beş yıl aradan sonra 1 soru sorulmuş; 17 yıl aradan sonra hâlâ soru yok.

 

4. ÖSS tarihinde bu zamana kadar İstiklal Marşı ve Safahat ile ilgili hiçbir soru sorulmamış.

Anayasal bir metin olarak ilk okul birinci sınıftan itibaren haftada iki defa İstiklal Marşı okuyan öğrencilerin 10 kıtasını kolayca ezberlemelerine ve yarışmalarda devlet büyüklerini ağlatmalarına rağmen İstiklal Marşı ile ilgili tek bir soru ile karşılaşmamaları sizce de garip değil mi? Acaba bu ne anlama geliyor? Eğer bir kasıt yoksa çok büyük bir kayıtsızlıkla karşı karşıya olduğumuzu söylemeliyiz. Acaba bu soruları hazırlayan insanlar bu kadar unutkan olabilir mi? Yoksa özel bir tavır mı var sorusunu sormakta haksız mıyız? Acaba bu tavır ile Türkiye’nin yöneldiği AB arasında bir ilgi var mı, olabilir mi böyle bir şey? Yoksa, Mehmet Akif ve İstiklal Marşı’na karşı bir planla mı karşı karşıyayız? Bunu yetkililere ve kamuoyuna havale ederek diyoruz ki eğer bu ülkede Mehmet Akif’e ve İstiklal Marşı’na karşı bir kayıtsızlık varsa ve “soruların hazırlanmasında müfredatın tümü göz önünde bulundurulur ve ölçümde konu dağılımının eşit olmasına dikkat edilir” hükmüne rağmen böyle bir işlemle karşı karşıya isek bundan ne anlamalıyız? İhmal mi, kasıt mı?

 

ÖSYM sadece müfredatın kazandırılmasında değil, öyle anlaşılıyor ki bazı yazar ve şairlerin ve hatta Anayasal bir değer olan İstiklal Marşı’nın kavratılmasında/kavratılmamasında da pay sahibidir ve sorumluluk altındadır. Ayrıca    Türk Edebiyatı’nın yeni programında Necip Fazıl, Sezai Karakoç, Cahit Zarifoğlu, İsmet Özel, Erdem Bayazıt, Rasim Özdenören, Mustafa Kutlu gibi yazar ve şairlerimize de yer verilmiştir. Bundan böyle İstiklal Marşı ve Mehmet Akif’e karşı gösterilen bu tavır, daha doğrusu bu ilgisizlik devam edecekse, talebelerin karşılaşacakları sorular bellidir. Çünkü bu anlayış, yeni programda kendilerine yer verilen Nazım Hikmet’i, Ahmet Oktay’ı, Yusuf Atılgan’ı, Oğuz Atay’ı, Nezihe Meriç’i, Hilmi Yavuz’u, Ferit Edgü’yü, Attila İlhan’ı, İlhan Berk’i, Cemal Süreya’yı, Edip Cansever’i, Ataol Behramoğlu’nu, Refik Durbaş’ı, Süreyya Berfe’yi, Nihat Behram’ı,  Sadri Ertem’i, Fakir Baykurt’u, Vüs’at O. Bener’i, Bilge Karasu’yu, Adalet Ağaoğlu’nu, Orhan Pamuk’u, Füruzan’ı öne çıkaracak ve fakat Mehmet Akif ve onun izinden gidenleri görmezden gelebilecek demektir.

 

Bahsedilen yeni programların yapımında, yayımında, düzeltisinde, tanıtımında emeğimiz geçti. Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki bu programlar Türk edebiyatı eğitimi için büyük bir değişiklik ve devrim mesabesindedir. Ancak baştan beri tekrar tekrar belirttiğimiz gibi programın içeriği ve kazanımları bir bütün olarak ele alınmazsa bu programdan beklenen sonuç hasıl olmayacaktır.

 

Müfredatın görünüşte MEB tarafından belirlenmesine rağmen bilgi olarak kazandırılmasında ÖSYM’nin daha etkili olduğunu gösterme babında şunları söyleyebiliriz.

 

Bilindiği gibi;  2006’dan önceki sınavlarda sözel ve sayısal bölümler tek başlıkta toplanmıştı ve sistem, lise müfredatında yer alan bazı konuları içermiyordu. Fakültelerden ve bazı öğretim üyelerinden, üniversitelere yerleşen öğrencilerin dört işlemi bilmediğinden tutunuz; lisede öğrenmesi gereken bazı temel bilgilerden haberdar olmadıklarına dair şikayetlerin artması üzerine sistem değiştirildi ve : BİRİNCİ BÖLÜM Türkçe Testi (Tür)  Sosyal Bilimler–1 Testi (Sos–1) Matematik–1 Testi (Mat–1) Fen Bilimleri–1 Testi (Fen–1)  İKİNCİ BÖLÜM Edebiyat–Sosyal Bilimler Testi (Ed–Sos)  Sosyal Bilimler–2 Testi (Sos–2) Matematik–2 Testi (Mat–2)  Fen Bilimleri–2 Testi (Fen–2)  şekline getirildi. Bu sistemle daha önceki sınavlarda öğrencilere sorulmayan yeni konular ilave edildi. Neden bahsediyoruz? 2006’ya kadar liselerde müfredatın bazı konuları ya hiç işlenmiyordu ya da üstün körü ele alınıyordu. Zira bu konulara zaman ayırmak boşuna idi, bu işlevsel değildi, çünkü ÖSS’de çıkmıyordu. Eklenen yeni konulardan mahrum olarak liselerden mezun olan öğrenciler, sistem değişince atladıkları bu konuları öğrenmek için dershanelere ve özel eğiticilere koştu geçtiğimiz iki yılda.

 

Buradan açıkça anlaşılmaktadır ki liselerin müfredatını, ders araç ve gereçlerini her ne kadar MEB belirlemekte ise de bu programları “kazandırmak” sınavlara bağlı olarak ÖSYM’ye bırakılmıştır. Başlangıçta böyle bir amaç olmamasına rağmen sistemin geldiği yer burasıdır. O kadar ki öğrenciler ve veliler sırf ÖSS’de soru olarak çıkmıyor diye Din Kültürü ve Ahlak Dersini lüzumsuz bir ders olarak telakki etmektedir. Endişemiz odur ki bundan böyle ÖSYM’nin bu zamana kadar izlediği çizgi değişmezse Türk edebiyatında bazı yazar ve şairler üzerinde ya hiç durulmayacak ya da üstün körü geçilecektir. Ki bu kişilerin başında maalesef Mehmet Akif ve eseri İstiklal Marşı var.

 

Özetle; ÖSYM bundan sonra, yeni ve yürürlükte olan programlara göre ölçme yapmalıdır ve bu ölçmede konu dağılımlarının yanında, milletimizin geleceği için İstiklal Marşı, Safahat ve Mehmet Akif gibi değerler üzerinde ısrarla durmalıdır. Eğer 2009 yılı sınav sorularının hazırlanmasında Türk Edebiyatı’nın yeni programı dikkate alınmazsa liselerde bu program kadük kalacaktır. Görülüyor ki ÖSYM eli ile kotarılan ÖSS Türkiye’de müfredatın sağlıklı işlenmesinde pay ve sorumluluk sahibidir.

 

Türk Edebiyatı Dergisi / Mart 2009 Kamil Yeşil

Bu haber toplam 1144 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim