• İstanbul 13 °C
  • Ankara 11 °C

Prof. Dr. Rıdvan Canım: Ağlarsa Kudüs Ağlar, Gazze Ağlar Gerisi Yalan Ağlar

Prof. Dr. Rıdvan Canım: Ağlarsa Kudüs Ağlar, Gazze Ağlar Gerisi Yalan Ağlar

Yıllar var ki yüreğimizin yandığı, aczimizin ve çaresizliğimizin yüzümüze vurduğu, inme gibi içimize indiği ve oturduğu gün ve saatleri yaşıyoruz. Sürekli, gece gündüz.. Çaresizlik elbette bir çeşit acizlik.. Kulaklarımız sağır, gözlerimiz kör, dillerimiz tutkun, ellerimiz bağlı.. Sadece olan biteni yaşlı gözlerle, kırık gönüllerle izlemekteyiz.. Yüreklerimizin derinliklerinden gelen bir duâ veya bir bedduâ da mı yok ?!

 

Müslüman milletlerin tarihi acılarla dolu.. Hangisinden söz etmeli, hangisini konuşmalıyız bilemiyorum.. Bir Doğu’dan vuruluyoruz, bir Batı’dan.. Birinin kanı kurumadan diğerinin kanı akıyor yeryüzüne.. Çocuklarımızın, kadınlarımızın, yaşlılarımızın gözyaşları üzerine kurulan bir medeniyet bu.. Çok güçlü olmalıyız ki nereden vururlarsa vursunlar yıkılmıyoruz.. Ne kadar yakarlarsa yaksınlar, ne kadar yıkarlarsa yıksınlar her gün yeniden “KÜLLERİMİZDEN DOĞUYORUZ”.. Aslında korkuları da bundan değil mi? Bir gün Filistin, ertesi gün Irak yanıyor, Suriye yıkılıyor.. Bakıyorsun Afganistan’ı yakıp yıkıyorlar başımıza.. Arakan’ı yakıyorlar sonra.. Yetmiyor Batı’dan vuruyorlar.. Bosna’dan, Kosova’dan.. Endülüs yetmiyor onlara.. Çokça Endülüsler olmalı diyorlar ! Her yer Endülüs olmalı.. Ama her zaman öyle de olmuyor.. Kafkaslar’da bir avuç Müslüman görüp oraya çullanıyorlar çekirge sürüsü gibi.. Ama her zaman sonları hüsranla bitiyor.. İşte ben buna “Gözyaşı Medeniyeti” diyorum.. Bizim medeniyetimizin adı bu..

Televizyonlarımızın ekranları yine kandan görünmüyor! Beş yaşındaki çocuk babasının kucağında veya annesinin yanıbaşında, yol ortasında bütün dünyanın gözleri önünde vurulup can veriyor! Adı Ahmet, Mehmet, Hasan, Hüseyin, Ayşe, Fatma, Hatice...! Su mu akıyor, kan mı? Ölen kim!? İnsan mı, hayvan mı!? Çocuklar niçin öldürülüyor, kadınlar niçin öldürülüyor, ömrünü tamamlamış ninelerden dedelerden kim ne istiyor? İnsanların oturdukları evleri birer birer mezarları oluyor insanların..! !?.. Yürekler tandıra dönmüş, simsiyah ve taş gibi katılaşmış yürekler.. Sevginin, aşkın, merhametin adı silinmiş yeryüzünden.. Ve şairlerin yürek kanamaları bir türlü durmuyor.. Durmuyor çığlıklar..

Devamı: http://www.yerlifikirler.com/makale-detay.php?id=770

Bu haber toplam 636 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim