• İstanbul 23 °C
  • Ankara 25 °C

Rabia Nur Akmaz: Mahcubiyetimiz haddi aştı!

Rabia Nur Akmaz: Mahcubiyetimiz haddi aştı!
İstikamet üzere yaşamayı yanlış anladık! Yanlış anlattılar belki de ama Müslüman sorgulayan, yanlışı doğrudan ayırabilen değil midir? Akletmek suretiyle hakkı batıldan ayırma süreci artık başlamalı değil midir?

Kardeşlerimiz Filistin’de Şehit oluyor biz ise duadan ötesine bir adım atamıyoruz... Utanmalı insanoğlu insanlığından, Müslümanlar ‘Müslümanlık’larından… Ama nereye kadar? Bir Müslüman olarak acizane öz eleştiridir bu!

İmkânlar arttıkça rahatlık, tembellik ve boşvermişliğimiz de arttı... Sırf dünya için yaşar olduk…Dünya menfaati sınırlı sayıda ömrü olan insan için nasıl bir anlama sahipti? Durup düşünmeli değil mi?

Hırs, şehvet, atalet, gaflet, düşmanlık… her biri gözümüzü bürüdü unuttuk kardeşlik nedir? Müslümanın Müslümana sorumlulukları nelerdir? İslâm dinini hakiki anlamıyla yaşamayı unuttuk! Bugün protesto ediyoruz büyükelçiliklerin, konsoloslukların önünde toplanıyor ve Tekbirler getiriyoruz! Evet bu da yapılmalı ama bunlardan önce bizim kendimizi toparlamamız gerekmiyor mu? Kahrolsun İsrail! Kahrolsun Amerika! diye haykırırken ne kadar samimiyiz? Yaşayışımızdan tutun konuşmalarımızın, zihniyetimizin, dünyayla olan ilişkimizin onlardan farkı ne? Ailecek nerede vaktimizi yitiriyoruz? Yaşantılarımızı, hayattaki amacımızı dahi değiştirdiler! İçimize bu şekilde girdiler, zihinlerimizi böyle bulanık hale getirdiler!

 

Taklitçiliğimiz haddi aştı!

 

İsrail’i kınamak için Filistin’e karşı onlarca Şehit vermeyi bekler halde geldik! Hak ve batıl mücadelesinde neredeyiz soruyor muyuz? Lüks evler arabalar, beş yıldızlı oteller, ‘yaz geliyorken tamda vakti tatil rezervasyonları’ ve rahatlığın peşinde diğerini yok sayan bir ‘Müslümanlık!’ Yaşıyoruz ama ne için ulvî bir maksat adına mı tüm koşuşturmalar yoksa sadece dünya ve menfaati mi? Temelde olan sorunu tespit etmemiz çözüm için gerekli adım belki de…

Filistinli Müslümanlar iman ettikleri İslâm dini için emanete sahip çıktılar, yıllarca direnmekten vazgeçmediler! Tüm eza ve cefayı göğüslenerek Peygamberimizin (s.a.v.)  emanetini yalnız bırakmadılar! İntifada gereği ne ise cesurca yaptılar, batılın karşısında dimdik ayaktalar!

Zulüm aynı zaliminse ismi değişiyor sadece. Önceden Haçlılar şimdi Siyonistler! Ariel Sharon,  Netenyahu, Trump. İsim ve cisimlerinin bir önemi yok, hükmü olsun! Tek bildikleri zalim planlarına pes etmeden devam etmek… Aradan 70 yıl geçiyor 100 yıl geçiyor ama vazgeçmiyorlar! Zulümde sebat ediyorlar! Biz bugün emanete sahip çıkma bilinci şu tarafta dursun dünyalık için inandığımız değerlerden vazgeçiyoruz. İnancımızı dahi yaşayamaz hale geldik!

Onlar tükenmeyecekler ama biz de var olmaya, insana değer vermeye devam edeceğiz. Ancak nasıl var olmak? Nurettin Topçu’nun yaptığı gibi isyan ederek! Zulmün her türlüsüne adaletsizliğe, haksızlığa karşı önce kendi nefsine isyan ederek! ‘Var olmak’ evvela insani değerleri yaşatmak, insana değer vermekle mümkün. Biz sağlam durmayı başarabilirsek, adalet ve cesaretin birleştiği yerde birliğimiz de sağlanabilecek evel Allah.

Bugün bunu da konuşmalıyız, belki de en başta bunu konuşmamız gerek!  Müslümanlar olarak düşmanımızı iyi tanımamız gerekiyor, Âkif ‘hasm-ı hakiki’ diyordu buna insanın kendi nefsiyle olan mücadelesi, esas yoldan çıkaranı iyi tespit etmeli!

Ümmetin acısı bitmiyor, mazlum İslâm coğrafyalarından sadece biri: Filistin. Bugün 70 yıl sonra hiç akıllanmadan dünya uğruna gözlerini kör etmiş hırsları, mala ait emelleri için masum sivil halk tereddütsüz vuruluyor…  Dünyanın gözü önünde katliam gerçekleştiriliyor! Gayri-meşru, gayri-insani, gayri-ahlaki ne derseniz! zulmün göz göre göre tüm dünya önünde yapılıyor olması ve bırakın insan hakları maskesi altında  BM’yi,  AB’yi vs. Müslüman alemi susuyor.

Kabullenmişiz bu zulmü normal geliyor artık. Sadece Şehit sayısı arttıkça vicdanen rahatsız hissediliyor. Şehidimiz 3 olmuş 4 olmuş normal geliyor! Filistinlilerin her günü 15 Temmuz gecesi! Medyaya yansıyan olaylar haricinde yaşananlardan habersisiz!

İnancımıza göre Şehitlik Makamı en yüce makam, hele hele Peygamberlik’ten sonra gelen en güzel makam.

İnandık ve iman ettik ki ‘Allah Nurunu Tamamlayacaktır.’ (Saff Suresi, 8)  şüphemiz yoktur.

Hak ve batılın mücadelesi son insana kadar devam edecektir imtihan dünyasının gereği bu. Ancak biz ne yapıyoruz? Bir öz eleştiri daha bugün esas düşman kim? Olayların bu raddeye gelmesi kimin ihmali sonucu? Aradan 70 yıl geçti ancak bir şey yapılmadı, yapmadık!!! Suçlu aramaktan ve suçlamaktan ziyade evvela suçumuzu idrak etmemiz gerekiyor…

 

Omuzlarımızdaki vebal gittikçe ağırlaşıyor!

 

 Farkında olmak, insana ayrı bir sorumluluk veriyor. Bu daha da ağır ancak Rabbinin kuluyla olduğu bilinci aynı zamanda hafifletiyor yükü…

Biliyoruz ki her şerde dahi bir hayır muhakkak var… Ancak bu bizi tembelliğe, bihaberliğe mi götürmeli?  O halde düşünmeli! Mübarek topraklarımız Mescid-i Aksa, Kudüs, Gazze bugün ne durumda? 

Harekete geçmek için neyi bekliyoruz?  Bu durumdan rahatsız mıyız?  Mücadelemiz insan olabilmek! İnsani değerlere sahip çıkabilmek! Zalimi zulmüyle baş başa bırakmamak!

İnsanca yaşayabilmenin yolları var. İslâm dini mensupları olarak ümidimiz daimidir. Yeniden ayağa kalkmak ve şahlanmak için beklemek zamanı değil! Tüm İslâm alemi olarak Kardeşlerimizin yanlarında saf tutmaktır bize yakışan…

Gün gelecek elbet bu zulmün de vadesi dolacaktır biiznillah!

Bu haber toplam 2201 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim