Şair Yazar Naci Gümüş İzmir Şubesinde Anıldı

Şair Yazar Naci Gümüş İzmir Şubesinde Anıldı
İzmir Şubesinin Kurucu Üyesi şair, yazar Naci Gümüş ölümünün birinci yılında dostları tarafından 30 Nisan 2019 tarihinde anıldı.

İzmir'in Naci Abisi... Şair, yazar, iyi bir dosttu…

Aslen Diyarbakır Ergani’den olup uzun yıllar İzmir’in değişik okullarında öğretmenlik ve idarecilik yapmış. Ölmeden iki yıl önce, uzun zamandır müdürlüğünü yaptığı İzmir Cumhuriyet Müzesinden emekli oldu. Öldüğünde (30. 03. 2018) atmış yedi yaşındaydı.

 

Naci Gümüş; kültür, sanat ve edebiyat çalışmalarına ortaokul sıralarında başlamış. Şiir, makale, hikâye, deneme, İnceleme-araştırma yazıları ve desenleri; Türk Edebiyatı, Hisar, Fikir ve Sanatta Hareket, Mavera, Sızıntı, Kırkikindi, Yağmur, Yeniden inkişaf, İzmir İzmir, Yeni Dergi, Yediiklim, Ay Vakti ve Millî Eğitim dergilerinde/ Ergani, Çiğli, Millî Hâkimiyet, Yeni Devir, Ortadoğu, Zaman ve Yeni Şafak gazetelerinde yer aldı.

 

Şiir kitabı “Aşkın Gölgesinde”, deneme kitapları, “Gönül Işığı, Gün Batmadan,  Aşk Galerisi”, hikâye, “Yeniden Başlamak” kitapları yayınlandı.

 

Kitaplarının her yayınlanmasında gözlerinin içi gülüyordu. Onu öğle görmek hoşumuza gidiyordu. Mutlaka çantasında birer kitabını taşırdı.

 

İzmir Şubesi başkan yardımcısıydı. Orasını evi gibi kabul ederdi. Erkenden Derneğe gelir bazen çayı demler, dağıtır bazen bardakları yıkar, ortalığı derler toparlardı. Ara sıra açılış konuşmalarını yapar, salonda boş yer olmazsa bir kenara çekilir ayakta dinlerdi. Tevazulu, alçak gönüllü, mert bir adamdı. Sırtımızı Naci abiye güvenerek yaslayabilirdik.

 

İzmir Şubesinde Anma:

Anma programı da Naci abi gibi sessiz, sakin ve sabırlı başladı...

Duygu dolu bir program oldu. Onun için Gülabi Karasu'nun söylediği söz hep akıllarda kalacak; "Naci huzurun içerisinde hayatını değiştirdi. Sevdikleri, arkadaşları, dostları yanındaydı…”

Yazdığı kitap bitmemişti, İzmir Şubesine kitabı bitene kadar gidip gelecek kuvvet istiyordu. Son görüşmemizdi sanırım. Buca Devlet Hastanesinde yatarken  eşimle ziyaret ettik. “Elimdeki kitabı bitirene kadar Allah’tan müsaade istiyorum. Bir de her cumartesi günleri Yazarlar Birliğine gidip gelecek kadar mecalim olsun.” demişti.

Ben duygulanınca odadan dışarı çıktım. Eşim ve kızı yanındaydı. Kızı biraz uzaklaşınca eşime; “Benden sonra Fatma’yı yalnız bırakmayın, o dayanamaz,” demiş. İşte onun için üç kıymetli şey: Yazdığı kitabın bitmesi, TYB’ye her hafta bir kez uğraması ve eşi Fatma...

 

Yeri boş kaldı. Allah gani gani rahmet etsin...

Levent Ertekin; “Ailesiyle geçireceği zamanı bizimle geçiriyordu,” derken ne kadar isabetli söyledi. Vefa konusuna girdi, beklentiler var ama benim için bir samimi dost yeterdi. O sağ olsaydı böyle düşünürdü, sanırım.

 

Bahar gelmişti. İzmir’de sıcak bir gün ve her taraf yemyeşil çiçekler açmıştı. Naci Abi her şeyden elini çekti. Kemeraltında tarihi bir yerde  kahve içmek onun keyfiydi. Çoğu zaman Sezai Aslan hocayla orada öğlen sonrası otururlardı. Hani bir gün beraber orada kahve içecektik? Anlatmayayım diyorum ama içim içimi yiyor; damadın Savaş çiğköfte yapacaktı unutmamışsın rüyada söylemişsin. Söylediğin kişi o çiğköfte hikâyesini bilmiyordu; “Siz çiğköfteyi yapın ben gidiyorum,” demişsin. Yurtdışına gidecektik, çok istiyordun hepsi kaldı. Başım sıkışınca sırtımı dayayacağım çınar yok artık. Kendimi yalnız hissetmeye başladım, bir boşluk var etrafımda çözemiyorum, yazı da yazmıyorum. İşte bu yazıyı becerebilirsem senin için karalayacağım…

 

Eyüp Bekmezci hoca onun değer verdiği dostlarındandı. Eyüp hoca konuşmasında: “Ortam yumuşatmada uzmandı. Birlikte çalıştık. TYB de daha çok beraber olduk. Lisans tamamlamaya katıldığımızda bilgisayar dersi de vardı. Naci Bey o kurstan bilgisayar mühendisi olarak ayrıldı. Çok azimliydi…” derken sesi titriyordu.

 

Adına kütüphane kurulacak

Fahriye İpekçioğlu; “Vefa duygusuyla bizleri buraya toplayanlara teşekkür ederim. Burada onunla tanıştıktan sonra onun değerini anladım. 23 Nisan’da Diyarbakır’ın Türkmennaci köyü okuluna kütüphane açacağız. Okulun kitaplığına Naci Gümüş Kitaplığı ismi verilecek. Naci Gümüş’ün kitapları da o kitaplığa bağışlandı.”

 

Bu güzel girişimden dolayı Fahriye İpekçioğlu öğretmenimize çok teşekkür ediyoruz.

Abdulkadir Yıldız, yurt dışından bir pusula gönderdi: Dostluğuyla, efendiliğiyle, tevazuuyla, münevverliğiyle, pırlanta gibi kafa ve yüreğiyle, insanın yanında olduğunda kendini iyi, mutlu ve huzurlu hissettiği adam gibi bir adamdı.

 

Her ölüm erken ölüm sayılır elbette… Ama sen bu kadar erken mi gidecektin Naci Ağabey?

"İnna Lillahi ve inna ilayhi raciun." (Allah'tan geldik ve dönüşümüz yine O'nadır."

Allah rahmet eylesin. Mekânın cennettir inşallah.”

Abdulkadir Yıldız uzaklarda olsa da dostlarını yüreğinde taşıyanlardan. Selamını aldık öğretmenim.

Naci Gümüş, gönül adamıydı. Hiçbir zaman kendisi için bir şey istemiyordu. Bizim bir işimiz düşse onun peşine koşturuyordu. İzmir Cumhuriyet Müzesi için nasıl çırpındığına, koşturduğuna ben şahidim…

İyi bir eş, baba, aile reisiydi…

İyi bir arkadaş, dost, öğretmen, idareci, devlet adamıydı…

Naci abi candı can…

Elimde, “Aşkın Gölgesinde” kitabını okuyorum desem de inanma gözlerim çok buğulu…

Mekânın cennet olsun Naci Gümüş öğretmenim…

 

                                                                                                              Mahir Adıbeş

 

sdc10999.jpg

Bu haber toplam 995 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim