• İstanbul 17 °C
  • Ankara 15 °C

Şefkat

Elif SÖNMEZIŞIK AYDIN

Hayat imtihanlarla döşeli bir yolculuk. İhtişamı da burada… İnsanla ilgili hiçbir durum mutlak bir sürekliliğe dayanmıyor. Bir yerde kesintiye uğruyor, engelleniyor ya da önü açılarak gelişiyor; insanlar da, olaylar da…

Karşılaşmalar ve etkileşimler, figürler, olaylar ve durumlarla dolu devasa bir havzanın yavrulamaları. Bir sahne değişimi yüzünden kimi zaman koca bir sistem alt üst edecek kadar, kimi zaman da bütün işleri rayına oturtacak kadar incelikli bir kader örgüsüyle…

İnsan vazifesine doğuyor. Kendine, izlerine, en yakınındaki küçük halkaya, onu çevreleyen daha geniş halkaya ve birbiri etrafında devamlı genişleyen halkalara… Hafife alınmayacak kadar önemli olan ve keşfedilmeyi bekleyen kendine karşı vazifesi yanında, ortak paydada gayrete muhtaç vazifeleri var. Gücü yettiği, benliğinin/nefsinin izin verdiği, oralı olduğu, kulak kabarttığı kadar…

İnsanlık her defasında bir şeyler yoluna girdikten sonra büyük çözülüşlerle imtihan oldu. Ve tarih bilir ki hiçbir zaman tam bir bütünlük halinde fıtratına uyak yollara revan olmadı. Dünyanın hep en az bir yanı çöküş ve çözülüşü yaşadı ve buna engel olunamadı.

Dar vakitleri yaşadığımız bugünlerde, kişi kişi ve öbek öbek çöküşler ve çözülüşler yaşanıyor. Ayrışma devrindeyken bunalımlar da ayrışıyor artık. Kişiye özel geçmişle şekillenen bugüne ve geleceğe yönelik yargılar, toplum bunalımına eklemleniyor. Dünyanın neresinden tutunacağını bilmeyenlerin kendinden sonrakilere de bir hayrı olamıyor. Yitik ömürlerden başka yitikler peyda oluyor. Yitmeyi genelde maddi esirgenmişliğe bağlamak ise başka bir bunalım. Uhrevi meseleleri ve buna bağlı dünya hazırlığını yakından uzaktan bilenlerin bile huzursuzluğunu maddeyle ilişkilendirme alışkanlığı yaygınlaşınca dilin maneviyatlı ikrarı katılaşmış kalbi yumuşatmaya yetmiyor.

İnsanlar birbirlerini başıboş bırakmıyor. Yetişen nesilleri vazifesinden haberdar etmek için iyi niyetli ya da gayretini baltalayıp şahsi menfaatlere indirgemek için öyle çok örgütlenme var ki. Bu örgütlenmelerin artması ve mesajların çoğalması, insanlığın insani vasıflardan giderek uzaklaşmasına teşvik ediyor ya da engel olmaya çabalıyor. Kendimizin kendimizle olduğu gibi, kitlelerin de kendinden zıt güdümlere yönelen kitlelere karşı bir yarışı var. İkisi de ne yaparsanız yapın dışında kalamayacağınız bir yarış.

Temiz ve kirlinin, iyiyle kötünün, güzel ve çirkinin, birbirinden ayırmakta her gün daha fazla zorlandığımız zıt sıfatlar oluşu, aralarındaki mücadelede doğru konumlamayı yapmayı da zorlaştırıyor. Bazen nispetlerin ayrışmazlığından yoruluyor, umudu da yoruyoruz.

İyi ki bizi belirsizlikle yanıltan ve çözülüşe sürükleyen her şeyle başa çıkacak şifa aracılarımız var.

Şefkat ki temiz, iyi ve güzel nazarlardan bir nazar…

Devamlı bir düzensizlik içinde bile günün olanı/olmayanı dedikodusundan uzak tutacak bir nazar…

Şifa veren bir nazar…

Karışmışı çözmek, bozulmuşu düzeltmek, devrilmişi doğrultmak, kirlenmişi temizlemek, çirkini güzelleştirmek Yaradan'ın bize bahşettiği fıtratımızda mevcut bir güç. İnsan, tamir edebilme vasfı olan ve bunun için gerekli aracıları keşfetmesi beklenen bir mahluk.

Bazen gönülden önce ikrarla başlar bir şeyler… Sözle…

Bu yüzden kelimelerin hiçbiri boşa değildir, boşa da gitmez. Güzel olanları hem manevi hem de maddi iyileşme için birer aracıdır.

Şefkat ise, hem söyleniş hem de mana güzelliğiyle devamız olacaklardan…

Bu yazı da şefkat mahrumiyetinden yola çıkıp meseleyi tersinden okumaya çalışan, dolambaçlı bir metin olarak buraya kayıt düşülmüş olsun.

İyi kelimeleri -gayriihtiyari- daha fazla hatırladığımız şu günlerden şefkatli ve şefkate muhatap olasınız…

***

Künye: Şefkat, Arapça kökenli bir kelime. Koruma, acıma ve esirgeme duygusu ile karışık olan sevgi anlamına geliyor. (Kubbealtı Lugatı)

25.05.2019 Yenisöz

Bu yazı toplam 431 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim