• İstanbul 18 °C
  • Ankara 21 °C

Şehirleri ayakta tutan manevi bir kimya var

Şehirleri ayakta tutan manevi bir kimya var
'şehri ayakta tutan manevi bir kimya var elbette. Birden dengeleri yüce değerlerin lehine çevirebilecek bir sayha.' Salih Ağbalık, 'İçimden Geçen Şehirler' kitabı üzerine Yıldız Ramazanoğlu’yla konuştu.

Şehirlerin iskeletinden ziyade ruhunu yansıtan ve beşer faaliyetlerinin şehirlerin ruhuna kazandırdıkları olumlu-olumsuz birçok değişimi yansıtan “İçimden Geçen Şehirler” isimli kitaba dair Yıldız Ramazanoğlu’yla konuştuk.

Ankara’dan başlamışsınız serüveninize. Ankara ki tutkusu, sevgisi bir türlü anlaşılmayan şehir… Ankara’nın insanı kendisine çeken bu gizeminin cevabını bulabildiniz mi acaba? Ankara denilince neler söylemek istersiniz?

Kavafis “beni kovalayan bir şehir var” der. Beni kovalayan şehir Ankara. Yenimahalle’de doğduğum ev mesela. Bahçe katıydı. Annemin küçük bir toprağı vardı; domates, maydanoz, biber, reyhan ekerdi. Hayatımın en güzel bahçesi. Küçücük avlusunda oynar, hayaller kurardık kardeşlerimle. Şehrimi içimde taşıyorum genelde, çünkü nesini seviyorsun sorusu yoruyor beni. Yurtlandığım, okula gittiğim yer daha ne olsun. Şehrin tarihi güzellikleri, doğası daha çok turistler için gerekli. Hüsnü güzele doyulmuştur da huyu güzele doyulmamıştır. Budur Ankara diye yaşadığım. Her şeyin az, öz olması. Çok az parayla yaşayıp uçtuğumuz, okuyup yazdığımız, ev içi muhabbetlerin sabahlara kadar sürdüğü yer. Etnoğrafya müzesi de var müze isteyene. Her halimize tanıklık eden kaldırımlar. Kahramanlarım da oradadır, konuşmadan, gürültü yapmadan canından malından verenler. Ankara denizin yok senin, ama deniz gibi derin evlerin vardı.

Ve İstanbul... Bir yandan Üsküdar, Çamlıca gibi sessiz, sakin semtler; bir yandan İstanbul'un kalabalık oluşu gerçeği var. İnsanın nefes almakta bile zorluk çektiği bu şehrin cezbedici ne yönleri olabilir ki?

İstanbul'un insanın aklını başından aldığını düşünüyorum ama ciddi manada. Bu şehirde yavaşlayıp düşünmek, hakiki olana yönelmek gittikçe daha da zorlaşıyor sanki. Şehir ilham verici, milyonlarca peri işbaşında, öte yandan size verilenlerden yararlanacak takat kalırsa. İnsaf ve merhamet hızla çekilip giderken, nezaket sadece bir kadın adı olmuşken, sokağa çıkmak cenge çıkmak gibiyken... Yine de nasıl sevebiliyoruz. Herkes benzeriyle iyi, gettosunda mutmain ama aslında farklılıkların çarpıştığı kanlı arena burayı cazibe merkezi kılan. Sonsuzca kaybolma imkânı, ihtimali. Kimsenin kimseyi gözünün görmemesi, beş dakikada harcanmak. Herkesin yabancı oluşundan kimsenin yabancılık çekmemesi. Çünkü aidiyet duygusu zayıf, insanlar almaya, şehrin anasını ağlatmaya gelmiş.

Neyse, şehri ayakta tutan manevi bir kimya var elbette. Birden dengeleri yüce değerlerin lehine çevirebilecek bir sayha. Bir esiyor bir kayboluyor.

 

Devamı için: http://www.dunyabizim.com/Manset/19331/sehirleri-ayakta-tutan-manevi-bir-kimya-var.html

Bu haber toplam 679 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim