• İstanbul 24 °C
  • Ankara 25 °C

Şehit Cenazelerinde Müzik Meselesi

Namık AÇIKGÖZ

Müslüman’ın cenazesinde müzik olmaz. Cenazenin defni esnasında tek ezgili ses, hoca efendinin kabir başında okuduğu Kur’an-ı Kerim’den ayetlerdir. Onun haricinde Müslüman’ın cenazesi, büyük bir sessizlik içinde kaldırılır. 

Resmi şahsiyetlerin cenaze törenlerinde müzik çalınması, tamamen Batı geleneğidir ve bizde muhtemelen 1925’lerde falan başlamıştır. Batı için cenaze töreninde müzik çalmak çok şey ifade eder ve birçok besteci, cenaze marşı bestelemiştir. Cenazede müzik Batı’ya yakışabilir ama Müslüman toplumlara ve Müslümanlara yakışmaz. 

Cenaze törenindeki cenaze marşı icrası, Beynelmilel filminde çok güzel eleştirilir. Beynelmilel, 12 Eylül ertesini anlatan bir filmdir ve o günlerin Adıyaman’ını anlatır. Darbeciler her şeye hâkim olmuşlardır ve dayattıkları laik tavırları tabana yayma gayretindedirler. Bu amaçla, gevende ekibi, bir cenazede, cenaze marşı çalarak yürümeye başlar ama biraz sonra cenaze marşı Selat-ı Ümmiyye’ye döner. Çünkü halkın cenaze marşı diye bir geleneği yoktur; en bildikleri yaygın müzik de, teravih namazlarında hep beraber okudukları Itrî’nin Selat-ı Ümmiyye’sidir. Bandoya dönüştürülmüş gevende ekibi de bildikleri ve ölüme yakıştırdıkları bir besteyi çalarlar.

Tabii, Beynelmilel filmindeki işin komedi tarafı.

Cenazelerde müzik boyutunun bir de trajedi tarafı vardır.

Yukarıda da dediğimiz gibi, Müslüman cenazesi büyük bir sessizlik içinde kalkar.  Cenazelerde ilk ezgili sesi, 1976’lardan itibaren ülkücüler kullanmıştır.  1976’dan itibaren ketledilen ülkücü gençlerin cenazelerinde gene Itrî’nin segah makamındaki tekbiri getirilmeye başlanmıştır. O zamana kadar cenaze törenlerinde tekbir getirilmezdi. 

Kurban bayramlarında arefe günü sabah namazından bayramın son günü ikindi namazına kadar, 23 vakitte, farzlardan ve bayram namazında hutbeden sonra hutbede getirilen teşrik tekbiri, 1976’dan itibaren ülkücü şehitlerin cenazelerinde de getirilmeye başlandı.  Teşrik tekbiri geleneği, can vermek ve kurban olmakla ilgili olduğu için, komünistler tarafından şehit edilen ülkücülerin de Allah’a kurban oldukları inancıyla, gelenekteki bir tavır, modern zamanlardaki bir uygulamanın içinde yer almaya başladı. 

1980 darbesinden sonra, uzun süre cenazelerde teşrik tekbiri duyulmadı. Taa ki Özal rahmetlinin cenaze törenine (22 Nisan 1993) kadar… O törende, bir yandan cenaze marşı çalındı ama törene katılan halk devamlı tekbir getirerek uğurladı Özal rahmetliyi.

Sonra rahmetli Türkeş (7 Nisan 1997), rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu (31 Mart 2009) ve rahmetli Erbakan (1 Mart 2011)’ın cenaze törenlerinde tekbir getirildi. Tabii, PKK teröristleriyle girilen çarpışmalarda şehit olan asker ve polislerin de cenazelerinde tekbirler getirildi ama asker ve polis törenlerinde bir yandan da cenaze marşı çalınıyordu. Zaten son zamanlarda da şehit cenazelerinde cenaze marşı çalınmasına, şehit aileleri itiraz edince, konu gündeme geldi.

Bence değiş sadece şehit cenazelerinde, resmi devlet ricali de dahil hiçbir cenaze töreninde cenaze marşı çalınmamalı. Cenaze marşı Hıristiyanlık’ta var. Birileri çıkıp da onlara “Cenazelerde teşrik tekbiri getireceksiniz!..” diyebilir mi? Bize de kimse cenaze marşı dayatamaz. O kanunu derhal değiştirmek şarttır. Teşrik tekbirini de isteyen getirsin.

Bu yazı toplam 733 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim