• İstanbul 14 °C
  • Ankara 18 °C

Sevil Nuriyeva: Birbirinden beslenen iki devlet; İran ve İsrail

Sevil Nuriyeva: Birbirinden beslenen iki devlet; İran ve İsrail
İran'ın içinde bulunduğu durum giderek bölgesel olayların rengi ve şekline bakış açımızı torpillemeye başladı.
İsrail'in İran konusu üzerinden can bulması kadar, İsrail üzerinden İran'ın da nemalanması söz konusudur.
 
İran içine yönelik kaşımalar bir taraftan suni diğer taraftan iç hesaplaşma kokan olaylar sadece İran'ın değil, bölgenin de güvenliği ve istikrarı açısından anlam taşımaktadır.
 
Dikkat ederseniz ABD uzun zamandır, Rusya-Türkiye-İran üçlüsünün Suriye üzerine yoğunlaşan payidarlığını bozmaya yönelik hamleler yapmakta.
 
Netanyahu'nun ikide bir Rusya'ya gitmesi Putin'le görüşme taleplerinin altında yatan şeyin de birazcık bu olduğunu görmekteyiz. Rusya'nın; İsrail'in, Filistin'i yok etme kararlarına fazla yüksek ses çıkarmamasına, İsrail lobisinin başarısı olarak bakmakla birlikte Suriye'de oluşacak yeni ortamda ağırlığın Rusya, Türkiye ve İran odaklı olmasına, engel oluşturma gayretinin bir detay olarak da bakmalıyız.
 
İran içindeki reel gerilim durumuna çözüm bulamazsa, Suriye üzerinden oluşmuş bu yeni denklemi sabote etme gayretlerine doğal zemin oluşturacağını da gözardı edemeyiz. Amerika ve Rusya net şunu gördü; Türkiye bu coğrafyada, hele hele Suriye'de her metrekarede varlığını göstermek ve orada yerel dizayn kurgulamak için hiç kuşkusuz tek inkar edilemeyecek güçtür. Ve elbette şu anda Münbiç üzerinde konuşulan ve gerçekleştirilen reel durumun artı olarak Halep ile ilgili gelinen son kanaat ve kararın oluşmasında gerçeklik yatmakta. Yani Türkiye oyundan kenara atılmak istenirken, tam da oyunun kendisini oluşturan bir güce dönüştü. Hem sahadaki başarısı hem de siyaset kurgulama aklı ile ve elbette burada "devlet gibi devlet" duran tarzı ve geleneği de meselenin ana damarına oluşturdu.
 
İran'ın içindeki iç çekişmeler, iktidardaki muhafazakârlar ve reformcular arasındaki kapışmalar bitmezse, bunun farklı şekilde ve farklı taleplerle sokak hareketlerini can damarı oluşturacağını da düşünmesi lazım. İran'ı istikrarsızlaştırmak, iç çekişme ve iktidarda grupların kavgasını ülke içinde ciddi ayaklanmalar serüvenine dönüştürme gayreti, sonuç itibariyle bölgede İsrail'in ve küresel çapta Amerika'nın işine yaramış olacak. İran'ın, her konuda "dışarıdan müdahale var" yaygarası üzerine siyaset inşa etmesi de, ileride kendi argümanlarının vatandaşı nezdinde itibarını kaybettirecektir. İçerideki sorunları sosyal, siyasi, kültürel boyuttaki meseleleri çözmek zorundadır İran. Çözülmezse, dışarıdaki beklentide olan güçlerin bu alandan girerek İran'ı çözmeye yönelik adımlar atacağını da tekrar tekrar dile getirmekte fayda vardır. İran'daki Türk, Arap, Kürt aktivistleri ikide bir tutuklamakla, hapishanelerde milli konular içerikli ses çıkaranlara zulmetmekle, İran sadece dışarıdan gelen müdahaleye kapı açmış durumda! İran'ın istikrarı ve güvenliği en az İran kadar bölgenin istikrarı için önemlidir. İsrail'in geleceği ve saçma hayalleri için bırakın İran'ı, bu coğrafyada her bir taşın yerinden oynatılmasına izin verilmemesi hayatidir. 
Bu haber toplam 418 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim