• İstanbul 25 °C
  • Ankara 30 °C

Şeytan ile Âdem’in yeryüzündeki muharebesi

Şeytan ile Âdem’in yeryüzündeki muharebesi
Filibeli Ahmed Hilmi’nin geleneksel hikaye diliyle kaleme aldığı tarihi romanı “Bâtınîler: İblis Behmen” okurla buluştu. Kitap ilk olarak ‘Hikmet gazetesi’nde neşredilmişti.

Filibeli Ahmed Hilmi’nin geleneksel hikaye diliyle kaleme aldığı tarihi romanı “Bâtınîler: İblis Behmen” okurla buluştu. Kitap ilk olarak ‘Hikmet gazetesi’nde neşredilmişti. Siyasi çekişmelerin tasavvufi arka planla anlatıldığı kitap, Selçuklu hükümdarı Tuğrul Bey’le başlıyor.

 

SABRİ AKGÖNÜL

Şehbenderzâde Filibeli Ahmed Hilmi'nin ismi geçince akıllara hemen tasavvufî ve felsefî bir içeriğe sahip A'mâk-ı Hayâl romanı gelir. Ancak bir o kadar güçlü anlatıma ve olay örgüsüne sahip ve fakat nisyana terk edilmiş bir romanı daha var: Bâtınîler: İblis Behmen. Bu roman, Elif Çelik tarafından Latin alfabesine aktarılmış ve “eski” kelimelerin “yeni” karşılıklarıyla dipnotlandırılmış şekilde Büyüyenay Yayınları'nca okura takdim edilmiş bulunuyor…

Bâtınîler: İblis Behmen romanının yayın macerası da dikkatleri celbedici. Roman 8 Nisan 1326 (1910) yılında haftalık yayınlanan Hikmet gazetesinde tefrika edilmiştir. Tefrikanın ilk kısımlarında romanın ilk başlığı Bâtınîler iken ilerleyen sayılarda İblis Behmen olarak tebdil edilmiştir. Hikmet gazetesi kapandığı için roman tamamlanmamış ve gazetenin sayfalarında unutulmaya yüz tutmuştur. Gerçi haftalık Hikmet gazetesi kapanıp günlük olarak yayınlanan Hikmet gazetesi çıkarılınca Filibeli, Bâtınîler romanına devam etmiyor. Yazarın vefatıyla birlikte roman tamamlanmadan öylece kalakalıyor.

HER ŞEYİ SIFIRDAN ELE ALMANIN KAÇINILMAZLIĞI

Osmanlı son dönemlerini yaşarken imparatorluğun entelektüelleri bütün fikrî ve siyasî farklılarına rağmen ortak bir soruyu dert ediniyorlardır: Devlet nasıl kurtulur? Siyasal varoluş sancısı çekilen bir zamanın yazarı, tarihte siyasal bir varlık alanı kazandığı ilk zamanlara geri döner. “İçinde yaşadığı moment” ile “Tarih sahnesine ilk çıktığı moment” arasına hesabı verilebilir ve kontrolü mümkün bir hat çizmek ister. Çünkü her şeyi tüketme noktasına varılmıştır ve “nerede hata yaptık?” sorusu anlamını yitirir; “nereden ve nasıl başlamıştık?” sorusu istikbal ufkunun yakasını bırakmaz. Böylesi zor zamanlarda tarih hayat kurtarıcı işlevine sahip olur. Geçmiş, geçip giden hüviyetinden arınır, bir yöntem ve istikbal projektörü altında analize tâbi tutulur ve Tarih (büyük harf T) olmaya hak kazanır. Tarih kendisini araştıran kişiye tüm ihtimalleri eşit oranda gerçekleştirme imkânı sunar; zira Tarihte hiçbir şey değişmez değildir. Her şey dışarı çıkmak için kabuğunu zorlayan ve zorladıkça kanatlarını berkiten bir koza kelebeği gibidir Tarihin içinde. Tarih olgusunu “geçmiş” denilen olgudan sadece zamansallık tertipleri gelişmiş kişiler ayırt edebilir. Bu kişiler için Tarih, geçmiş ile şimdi arasına geleceği yerleştirme pratiğidir.

 

devamı için: http://www.yenisafak.com/hayat/seytan-ile-ademin-yeryuzundeki-muharebesi-2508488

Bu haber toplam 1290 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim