Mehmet Âkif Divanındaki “Şiir ve Hayat” konulu muhteşem sohbette, bestekâr-udî ve yorumcu Suat Yıldırım ve saz ekibi de eşsiz namelerle misafirlere unutulmaz dakikalar yaşattı.
Şiirin, tıpkı başı dumanlı Toros dağlarının bereketli yeşil eteklerini yalayan rüzgar gibi özgür ve bir o kadar da şahsî olduğunu ifade eden Sayın Şükrü Ünal, şiiri ve şiirin suretinde muhabbeti gönül gözesinden beslenen, aşka nazar eyleyen gözlerden süzülen nurdan damlalarla açıla gamzeli yanaktaki Hak’tan bir yansıma olarak tanımladı.
Şiirin yaşamın bizzat kendisi olduğunu söyleyen Sayın Ünal, şairin yaşayabileceği en büyük tehlikenin kendisini hayata bağlayan şiir yazma gücünü yitirmek olacağını, bu tehlikeyi, şiirini bereketlendiren, besleyen kaynak (maya) olarak hakiki aşkı seçmesi ve sonsuz varlık âlemini diline ve de gönlüne mürekkep eyleyerek bertaraf edebileceğini ifade etti. Sözlerini okuyanda ve dinleyende derin duygular uyandıran “Bismillahirramanirrahim” isimli şiiriyle örnekleyen Sayın Ünal, aşk ikliminin “kar”a güneşi, buluta rüzgârı sevdireceğini vurguladı.
14 Şubat Sevgililer Günü münasebeti ile başından geçen bir anısını da paylaşan Ünal, evlilik hazırlığında olan bir çiftin, İslâm’ın beş şartını bilmeden nikâhlarının sıhhatli olup olmayacağı yönündeki sorunlarına “Evliliğin ilk şartının, eşlerin birbirinin gözlerinde ömürlerince sürecek bir muhabbetin sözünü samimiyetle verebilmeleridir.” Değerlendirmesinde bulunduğunu ve çiftler arasında tam bir sadakat ve derin bir muhabbetle ölümsüz bir aşk yaşanacağını söyledi.
Sohbetini Hakk sözü ile açıp dua ile kapayan Şükrü Ünal, “Mevla sana yâr olsun başka bir yâr arama/ Rasûlü’nün yurdundan başka diyar arama…” mısraları ile zaman ve zemin tanımayan şiir dilinin kalıba sığmayan zenginliği ile sohbetini tamamladı…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.