• İstanbul 13 °C
  • Ankara 13 °C

Taha Özhan'dan: 1915 kısır döngüsü

Taha Özhan'dan: 1915 kısır döngüsü
1915’in ‘ne olduğu’ tartışması ‘neler olduğunun’ önüne geçmiş durumda. Bu bile, tartışmayı başlı başına bir kısır döngüye dönüştürmek için yeterlidir.

1915’in ‘ne olduğu’ tartışması ‘neler olduğunun’ önüne geçmiş durumda. Bu bile, tartışmayı başlı başına bir kısır döngüye dönüştürmek için yeterlidir. Çünkü 1915’te ‘ne olduğu’ tartışmasının ana eksene dönüşmesinin maliyeti, ‘neler olduğunu’ sorgulamak oluyor. Yaşananların bağlamıyla beraber tartışılmasına müsaade edilmeyince de, isimlendirmenin kendisi bir krize dönüşüyor. Bu kriz, mahkûm edilecek ve fatura kesilecek aktör arayışı bitmediği sürece de nihayete ermeyecektir. 

1915 üzerinden kimlik inşasının çok boyutlu sorunları var. Öncelikle, arzulanan kimliği inşa etmek için Ermeniler pasif bir pozisyonu baştan kabullenmiş oluyorlar. Ancak Türkiye dile getirdikleri iddiaları ve talepleri kabul ederse, kimliklerinin hitama ereceğini zımnen dile getirmiş oluyorlar. Başka bir deyişle, ‘soykırım’ isimlendirmesi Türkiye tarafından kabul edilmediği sürece, sadece Ermeni kimliği eksik kalmıyor, Ermeni yaralı bilinci de sancılarını korumaya devam ediyor. 

Bu durum, yaşanmış acıların inkârını, tehcirin ağır maliyetini ve yaşananların hukuki tarifinin ne olduğunu tartışmamak üzere bir zemin de inşa ediyor. Hâsılı kelam, 1915 etrafında inşa edilmiş dünyadan hiç değilse bir nebze olsun çıkmadan tartışmaya başlamanın, hatta meselenin sahici paydaşlarının ortaya çıkmasının imkânı bulunmuyor.

Bu noktada, tartışmanın taraflarının kimler olduğu da önemli bir meseleye dönüşüyor. En genel anlamda Ermenilerin, tartışmanın ana muhatabı olması da engellenmekte ya da en hafif ifade ile perdelenmektedir. Hâl bu olunca şu soru meşru hale gelmektedir: 1915 tartışmasında Ermeni lobisiyle mi, yoksa Ermenilerle mi muhatap olunuyor?

Bu suale Ermenilerin cevabını kuvvetli bir şekilde vermek mümkün değil. Her ne kadar lobinin genel anlamda Ermeniler tarafından sahiplenildiği doğru olsa da, hemen her diasporada olduğu gibi, lobinin gündemi ana kitlenin dünyasını fazlasıyla aşacak duruma gelmektedir. Benzer bir krizi Holokost üzerinden Yahudilerin tecrübesinde de görmek mümkündür.

Tartışmanın kendisine gelecek olursak, ‘helalleşme ile hesaplaşma’ arasında sıkışmış bir durumla karşı karşıya olduğumuzu görmemiz gerekiyor. 1915 üzerinden ‘Türkiye ile hesaplaşma’ ekseninde muhatap olunduğu sürece, aynı eksen içerisinden Türkiye’nin pozisyon almasından daha doğal bir durum olamaz. Zira ‘Türkiye’yi mahkûm ettirmek’ ana hedefe dönüştüğü andan itibaren, ‘müştekinin şüpheli ilan ettiği aktörün’ müdafaası gerçekleşecektir. Bu duruma şaşırmak yerine, inşa edilen eksenin oluşturduğu kısır döngüyü kırmak için adım atılması gerekiyor. Bu adım atılmadığı sürece, hesaplaşma taarruzuna yüzleşme ile cevap verilmesi hayatın ve siyasalın tabiatına aykırı bir beklenti olarak kalmaya devam edecektir.

Devamı için: http://haber.star.com.tr/yazar/1915-kisir-dongusu/yazi-1023714

Bu haber toplam 452 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim