• İstanbul 22 °C
  • Ankara 27 °C

Tulu Gümüştekin'den: Süleyman Şah Türbesi kararı

Tulu Gümüştekin'den: Süleyman Şah Türbesi kararı
Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyinde gerçekleştirdiği askeri operasyonun yankıları sürüyor.

Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyinde gerçekleştirdiği askeri operasyonun yankıları sürüyor. Genel olarak, Ortadoğu'da yapılan askeri harekât konusunda başarısızlığa ve büyük ölçüde can kaybına alışık olan Batı medyası ve gözlemciler, bu harekâtın bir kaza dışında can kaybına neden olmaması konusunda şaşkınlık içinde. Uzun süredir, "Türkiye IŞİD'e yardım ettiği için saldırıya uğramıyor" teorisini savunan kesimler, son gelişmeler ışığında artık bundan vazgeçmiş bulunuyor. Kobani'de başlayan ve giderek bölge kasabalara yayılan silahlı çatışmalar, IŞİD'in zemin kaybettiğini ve işgal ettiği bölgelerde varlığını sürdürmekte çok zorlandığını gösteriyor.
Türk hükümeti, hem IŞİD ile bir yaşam mücadelesi veren PYD'ye savaşı kazanması için destek oldu, toprakları üzerinden Peşmerge güçlerinin Kobani'ye geçmesine onay verdi, yaralı PYD militanlarının kendi hastanelerinde tedavi görmesine insani gerekçelerle izin verdi. Hem de, IŞİD'e en fazla karşı olan Özgür Suriye Ordusu'nun "eğit-donat" sistemi içinde Türkiye'de konuşlanması için ABD ile kısa süre önce bir anlaşmaya vardı.
Bu açıdan bakıldığında, Türkiye'nin IŞİD'e hâlâ destek olduğu gibi bir denklemi savunmak mümkün değil. Ama bunu savunanlar hâlâ var, uluslararası medya da bu tür yorumları kullanarak birbirinden anlamsız analizler üretebiliyor. "Şah Fırat" operasyonuna yöneltilen eleştiriler, yalnızca IŞİD ile işbirliği gibi anlamsız ithamlarla sınırlı değil. Bir taraftan da, askeri anlamda savunulması mümkün olmayan bu mahallin "neden terk edildiği" sorusu hükümete yöneltiliyor. Bunu yapan kimi siyasi hareketler, "sosyal demokrat" etiketini kullanmaktan vazgeçmediği için, bu tutum gerçekten de şaşırtıcı oluyor. "İnsan" unsurunu merkez alan, siyaseti onun çevresinde kurgulayan bir "sosyal demokrasi" anlayışı, bir kolordu büyüklüğünde kuvvetle Suriye'ye 40 km. girerek, önemli can kaybını göze alarak, uluslararası düzeyde de çok zor duruma düşerek, Şah Fırat operasyonuna alternatif "savaş" senaryosunun neden gerçekleştirilmediğini soruyor. 
"Vatan toprağı" olarak addedilen Şah Süleyman türbesi, daha önce iki kez yer değiştirdiğinde muhtemelen bunun farkında olmayan mahfiller, kabrin Suriye'de durum düzelene dek geçici biçimde gene Suriye topraklarına konuşlandırılmasına karşı çıkıyor. "Vatan toprağı" bu toplumun uzak ve yakın geçmişte, büyük bedeller ödeyerek savunduğu bir kavram. Bunu Türk ulusunun kimseden öğrenmeye ihtiyacı bulunmuyor. Vatan, üstünde insanların güvenli, mutlu yaşadıkları ve ürettikleri toprağa denir. Çok önemli bir sembolik değeri vardır, bu sembolün ne olduğunu şaşıran siyasetçilerin düşündüğü gibi, vatanı sevmek insan canını hafife almak değildir. Bugüne dek Türkiye'de çeşitli dönemlerde, şiddet uygulanarak bir dizi sorunun üstesinden gelineceği düşünüldü. Kürt sorunu belki kırk bine yakın kişinin hayatına mal oldu, barışçıl yaklaşım geliştirilemeden, hiçbir adım atılamadı.
Şimdi de, Suriye gibi dünyada bütün siyasi güçlerin ve terör örgütlerinin savaştığı bir coğrafyada, Türk hükümeti, son derece akıllı bir manevrayla hem Şah Süleyman türbesini, hem Türk bayrağını hem de orada bulunan askerleri güvenceye aldı. Bunu yaparken gene Suriye toprağında bayrağı yükseltti. Bu operasyonu yapabildiğini gösterdi ve bir mesaj olarak tüm çarpışan taraflara iletti. Başarılı da oldu.

Devamı için: http://www.sabah.com.tr/yazarlar/gumustekin/2015/02/28/suleyman-sah-turbesi-karari

Bu haber toplam 1073 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim