Öztuna, Abdülkadir Meraği’nin Türk musiki tarihindeki yerini şu sözlerle açıklar: “Hoca lakabıyla da anılan musikinin en büyük üstadı kabul edilen Meraği’nin besteleri, XV. asır Türkiye’sinde okunup çalındıktan sonra, klasik bestekârlarımızca örnek kabul edilmiştir. Bestekârlık sahasında Abdülkadir’i aşmak, belki ancak Itri (1640-1712) ile mümkün olabilmiştir. Osmanlı dışı Türk âleminde yaşayıp da bu derecede radikal etkide bulunan nadir şahsiyetlerden biridir.”
Sadece musiki değil, şiir ve hat tahsili de görmüş
Öztuna, Meraği’nin doğum tarihini 17 Aralık 1353 olarak belirtir. Ölümü Herat’ta, Mart 1435 tarihinde, Sultan Şahruh döneminde veba salgını sebebiyledir. Güney Azerbaycan’ın Meraga şehrinde doğmuştur. Doğum yerine nisbetle Meraği diye anılmaktadır. Babası da Meraga şehrinin önemli âlimlerindendir. İsmi Giyaseddin Gaybi’dir. Ünlü bir müzisyendir ve Abdülkadir’in ilk hocasıdır. Öztuna, Abdülkadir’in çeşitli ilimlerde mükemmel derecede tahsil gördüğünü ifade eder. Kıraat ilmi, şiir, edebiyat, celi hat, Arapça, Farsça onun tahsil gördüğü değişik ilim dallarıdır. Musikideki dehasıyla kısa zamanda Azerbaycan’da ve diğer civar ülkelerde şöhret bulmuştur.
Öztuna, Meraği’nin bestekâr, hanende, ûdî ve musiki bilgini olarak bu dört sahada eşsiz olduğunu ifade eder. Meraği, dini musikide de eşsizdir. Küçük yaşlarında Kur’an okumayı öğrenmiş ve yine küçük yaşlarında hafız-ı Kur’an olmuştur. Öztuna, Timuroğulları’nın tanınmış tarihçilerinden Handmîr’in de Meraği’nin musiki bilgisindeki yeri ve değeri hususunda, “ilm-i musikide de, ilm-i edvârda da (yani hem musiki icrasında, hem musiki bilgisinde) hiçbir devirde hiçbir kimsenin Abdülkadir’le eşitlik iddia etmeyi hayal bile edemeyeceğini” yazdığını aktarır. Abdülkadir, Meraga’dan ayrılarak daha büyük bir kültür merkezi ve taht şehri olan Tebriz’e gider. Celayir sultanlarına intisab eder, onların gözde müzisyeni ve nedimi olur. Onlardan büyük değer görür. İhsanlarına mazhar olur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.