• İstanbul 20 °C
  • Ankara 21 °C

Türkiye 1. Genç Yazarlar Kurultayı ikinci günü dolu geçti

Türkiye 1. Genç Yazarlar Kurultayı ikinci günü dolu geçti
Toplantıda konuşan ünlü yazarlar günlük tutmanın öneminden, bir sanat ve edebiyat ortamında bulunmanın gerekliliğinden söz ettiler.Telif hakları konusu da toplantının gündemindeydi.

Türkiye 1. Genç Yazarlar Kurultayı’nin ikinci günü hikâyeci ve eleştirmen Necip Tosun’un konuşmasıyla başladı. Necip Tosun, "Sanat Edebiyat Dergileri ve Gençler" başlıklı konuşmasında edebiyat ortamlarında bulunmanın ve günlük yazmanın önemini vurguladı.

Tosun "Yazarlık flörtü kabul etmez, hayatınızın tamamını ister; hem büyük bir siyasetçi hem de büyük bir yazar olamazsınız mesela" dedi. Çalışılan tür ne olursa olsun başka alanlara bulaşmadan türün en iyilerini tanıyıp tarz oluşturmak gerektiğini söyledi.

Günlüklerin, günlük yazmanın edebiyatçı için kıymetli olduğunu söyleyen Tosun "Anılar, günlükler yazarı anlamamızı sağlar. Yazarlıkta bir anda yıldız gibi parlamak  sözkonusu olmaz. İşte bu günlükler bizim onların çilesini, nasıl bir yoldan geçtiğini anlamamızı sağlar." dedi.

Genç yazarlara her zaman bir edebiyat ortamında bulunmalarını, o ortamlardan kopmamalarını tavsiye eden Tosun "O ortamdan kopmak yazarlıktan kopmaktır. Arkadaşlarımızı, yoldaşlarımızı okuyanlardan seçmeliyiz. Birbirimizi tetiklemeliyiz." dedi.

Yazar okumaya yazmaya ara veremez.Ne kadar ara verirsek o kadar gerilemeye neden oluruz.Yazarlık ara vermeyi affetmez. Genç yazarlara ara vermeden yazamalarını öneren Tosun 20 şiir yazıp bir dosya yapıp ,10 öykü yazıp bir dosya yapıp bir yayınevine gitmektense, dergilerde demlendirip, ölçülüp biçilmiş bir kitap çıkarmak gerekir. Küçük dergiler çok önemlidir ancak büyük dergilerde kabul görmek şarttır” dedi. Dergilerde yazmanın gençleri daha çok geliştireceğini söyledi.

Necip Tosun'un konuşması soru cevap kısmıyla gençlerin yoğun ilgisiyle devam etti.

cihanaktasekvt6396-(1024x683).jpgGünün ikinci konuşmacısı, hikâyeci ve romancı Cihan Aktaş konuşma başlığı "Hikâyeden Romana" idi.

Yazmak için ayrı adeta kutsal bir zamanın gerekli olduğunu söyleyen Aktaş aynı zamanda bu zamanın  kutsiyetini eşimize, dostumuza kabul ettirmememiz gerekir dedi. Konuşmasına yirmili yaşlarda yazmanın önemine vurgu yapan Aktaş kadınlar için yazmanın ülkemizde ve batıdaki sıkıntılarından söz etti: "Yazmak iç dökmek olarak algılanıyor. Kadınlar üzerinde doğal olarak ayıp sayılırdı. Batıda bile bunun sıkıntısı çekildi. Bir on sene bunu yazmayı savunmakla, muhafazakârların da yazı yazabileceklerini savunmakla geçti." dedi.

Öykünün her zaman şifa olduğunu düşündüğünü söyleyen Cihan Aktaş, takvadan söz edilmesi gerekirse öncelikle başkalarının acısı önemsenmelidir. Empatinin bizi kişilikli kılan bir yetenek olduğunu ve edebiyatta bize bu fırsatı verdiğini söyledi.

Yazmanın aynı zamanda yalnızlığı seçmek olduğunu söyleyen Aktaş, "Ömer Seyfettin gencecik ömrünün sonunda otuzlu yaşlarda hastanede  tek başına vefat etmiş, kadavra olarak kullanılmış ve kimse de acımamıştır" dedi.

Kendine ait bir dünyası olmayan hikâye yazamaz diyen tecrübeli yazarımız, kendimize ait bir odadan önce kendimize ait bir uzayımız olmak zorunda diyerek sözlerini bitirdi.

mustafaaydoganekvt6496-(1024x683).jpg

Üçüncü konuşmacı şair ve yazar Mustafa Aydoğan, Sanat Olarak Yazarlık başlıklı konuşmasında yazı metni ile sanat metni arasındaki fark nedir sorusuna cevap verdi.

Aydoğan yazarlığın bir aktarım işi olduğunu ifade etti: "Zihnimizde olan düşünceyi karşıya aktarmak yazarı yazar yapar. Bu aktarımda daha da çok şiir olsun, roman, hikaye, denemde de bunun içine dahil olur." Aydoğan yazı ve çalışma disiplininin önemine vurgulayarak sözlerini tamamladı.

abdullahegeliekvt6540-(1024x683).jpg

Telif hakları konusunda uzman avukat Abdullah Egeli, "Yazarlık ve Telif Hakları" başlıklı konuşmasında genç yazarları telif hakları konusunda bilgilendirdi. Teliflerin toptan yayıncıya devredilemeyeceğini, telif sözleşmesinin her satırı üzerinde düşünülmesi gerektiğini söyleyen Egeli, “ne yazık ki genç yazarlar yayıncılar karşısında fazla güçlü olamıyorlar, bu da aleyhlerine sonuç veriyor” dedi.

mehmetayciekvt6573-(1024x683).jpg

Son konuşmacı şair Memet Aycı idi. Aycı da şahsi tecrübelerinden hareketle bir şair ve yazarın dünyasının nasıl teşekkül ettiğini anlattı. Edebiyatımızın engin birikiminden haberdar olmadan iyi bir şair veya yazar olmanın mümkün olmadığını, öncelikle kendi klasiklerimizi okuyarak yazarlar alanına yönelmemiz gerektiğini belirtti.

gencyazarekvt6590-(1024x683).jpg

2. Gün programının sonunda “genç şairler şiir şöleni” vardı. Bu bölümde toplantıya katılan şairler kendi şiirlerini okudu. Bazı katılmcılar da ünlü şairlerimizin meşhur şiirlerini seslendirdi.

Bu haber toplam 1556 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim