• İstanbul 21 °C
  • Ankara 21 °C

Türkiye’nin Yurt Dışı Öğrenci Perspektifi

Memiş OKUYUCU

Kadim maarif sisteminde ilim talibi üç temele dayanırdı:Gayret, hayret ve gurbet! İlim öğrenmek, yeni keşiflerde bulunmak, yeni yerler, yeni ülkeler görerek, yeni sistemler, bilgiler,  beceriler öğrenmek için gurbete çıkılır, seyahat edilirdi!.

Uzak ülkeler, başka diyarlar, farklı kıtalar görüp gezmek, ilmin ve ilmî şahsiyetin kemali için mutlaka yerine getirilmesi gereken, tamamlayıcı üç temel unsurdu!.   

Yüz yıllık aradan sonra siyasi vesayeti kırarak dünya  sahnesine dönen bir Türkiye’nin ayak izleri, bütün yeryüzünde muhtelif alanlarda görülmeye başlandı! İki binlerin başından itibaren; ticarette, sanayide, sivil toplum faaliyetlerinde bütün yeryüzüne dağılan, oldukça yüksek bir performansla çalışan aydınlık yüzlü insanlarımızın emek, yürek ve çabasının görülmeye başlanıldığı yeni bir Türkiye doğdu. Yeni dönemle birlikte, ihtiyaçlar, beklentiler, gelişen teknolojilerle birlikte, dünyada ki güç dengeleri değişti. Bu değişimle birlikte Türkiye’nin de bilgi ve teknoloji ihtiyacı değişti, gelişti. 

 Hal böyle olunca da bu öğrencilerin gönderilmelerindeki  ‘geliştirme’, ‘yetiştirme’ ve ‘yenileştirme’ zihni arka plan hedefi,  Avrupa’nın kültürel taşıyıcılığına, nakilciliğine dönüşmüş. Avrupa’dan ilim yol, yöntem öğrenme niyetiyle başlayan bu teşebbüs, Avrupa kültürünün taşıyıcısı ve tüketicisi bir nesil yetiştirmek halini almıştı geçmişte. Osmanlı döneminde göndermeler  bu şekilde devam ettikten sonra Cumhuriyet döneminin başlangıcında gönderilen 700 kişi de aynı minval üzere bir misyon ile yurt dışına gönderilmiş. Bunların büyük kısmı da dönüşte, devlette görev almışlardır. Özellikle yüksek lisans ve doktora düzeyinde gönderilen öğrencilerden gittikleri ülkelerden bilim, sistem ve metodoloji anlamında yeniliklerle donanmış olma beklentisinin yanında, o ülkelerin yapısına, sosyolojisine ve devlet, toplum yapısına dair birikimlerle de dönmeleri de beklenir olmuştur.  

 

Ancak gönderilen öğrenciler tersine bir sinerji ile çalıştırılmış, Avrupa’ya gönderilen öğrenciler Türkiye’nin sistemi, sistematiği, toplumsal yapısı, kültürü üzerine başlıklarla; gittikleri ülkelere adeta parasız, gönüllü bilgi ve materyal devşiricilere dönüştürülmüşlerdir!. Hatta bu bilgi sağlama ameliyesi proje geliştirme vb başlıklarla zaman zaman dönüşlerden sonra da devam ettirilmiştir!  

Özellikle Fulbrayt vb anlaşmalarla vesayetçi yapının  eğitim sistemimiz üzerindeki belirleyiciliği 1947’den itibaren artmış, öyle ki 1968 ilkokul programı bile Ford Vakfı’nın finanasmanı ile gerçekleştirilmiştir. Bu durum da insan modelimizi, üretkenlikten çok ‘tüketici’, ‘bağlı’ ve ‘bağımlı’ bir toplum kurma; kurulu batı düzenine ‘eklemleme’ çabalarına yol açılır olmuştur.  Bu alandaki zayıf ve kifayetsiz eğitim intelijansiyası da, milli bir perspektif inşa edemediği gibi, ‘taklit’ ve ‘tüketici’ seviyede insan imaline ancak seyirci, kimi zamanda yardımcı olmuşlardır.  

Ta ki ikibinli yllardan itibaren kırılan vesayetçi dönemle birlikte kendini keşfetmeye başlayan Türkiye’nin yeni devlet yapısı, bu alandaki sömürge çarkını kırarak, milli hedeflere doğru yol alma çabasını sürdürmektedir. Bu çerçevede yurt dışına gönderilen öğrenci sistematiğinde yenileştirmeler yapılmış. Yurt dışına giden öğrencilere içeriden, kendi üniversitelerimizden akademik danışmanlar atanmıştır. Bu YLSY öğrencilerinin konu başlıkları da bu akademik danışmanların destek ve gözetimine alınarak, öğrencilerin Türkiye’ye bilgi, değer ve birikim  akışını hedefleyen bir arayışa hız verilmiştir.  

Burada bir anekdot olarak belirtelim. Fulbrayt Komisyonunun sistem üzerindeki belirleyiciliğini ilk defa kırma adımı 1984 yılında zamanın Milli Eğitim Bakanı Vehbi Dinçerler’den gelmiş. Bu komisyonun başına bir Türkü getirerek, bu alanda bir adım atılmasına ön ayak olmuştur. 

     Türkiye’nin Program Hedefleri Neler Olmalı? 

  • Meb burslu ya da YLSY denilen yurt dışına öğrenci gönderme  

programları  için; milletimizin milli mefkûresine uygun olarak  devletin temel perspektifi ve küresel vizyonunu tespit edip koordinasyon sağlamak, politikalar geliştirmek  üzere bir meşveret(danışma) kurulu kurulmalı. 

  • Danışma kurulu; ülkemizin ilgili kuruluşları ile çalışarak  

Türkiye’nin önümüzdeki 10, 20, 30, 50 ve 100 yıllık ilmi, siyasi, kültürel, insani, ticari ve maarife dair hedefler tespit etmeli. 

  • Yurt dışına gönderilecek öğrenciler için Türkiye’nin küresel vizyonuna 

uygun olarak yeryüzünde ülkeler, bölgeler planlaması yapılmalı. Bu planlamaya dayanarak ülkemizin küresel vizyonuna uygun alanlar, konular ve stratejik hedefler belirlenmeli. 

  • Yurt dışına gönderilecek öğrenciler için gittikleri ülkelerde ve 

dönüşlerindeki çalışma hedefleri ve proje, araştırma ve üretime dönük faaliyetlerinin tamamı yakın takip ve kontrole alınmalı. Üretilecek bilgilerin Türkiye’nin yakın, uzak hedeflerine uygunluğu ve faydası mutlaka izlemede tutulmalıdır. 

  • Kurulun çalışma başlıkları arasına ülke içinde ve dışında yurt  

dışına gönderilen öğrencilerin hizmetlerindeki paydaş kuruluşlarla yürütülecek çalışmaların koordinasyonu da eklenmelidir. 

  • Yurt dışı öğrencileri meşveret kurulu bölge ülkeleri ya da ilgili  

ülkelerin bu öğrencilerimizin çalışma, konu ya da tez başlıklarına olan/olabilecek müdahalelerine karşı ilgili ülkeler nezdinde takip, kontrol, sevk ve himaye için ortak takip sistemi kurmalı. Bu sistem üzerinden bir koordinasyon ortamı oluşturulmalı.  

  • 2018 yılı itibari ile Türkiye’nin  YTB kanalı ile  yurt dışından 150  

kadar farklı ülkeden getirdiği ve yüksek öğrenim yaptırarak ülkelerine dönmelerini sağladığı öğrenci sayısı 20 bini geçmiş durumdadır. Yurt dışı öğrencilerimizi, Türkiye’nin iyi niyet elçileri olan bu öğrencilerle de irtibatlandırıp, entegre ederek kültürel ve insani iletişim, etkileşim alanları ve etkinliklerini genişletecek bir ortamı oluşturmakta bu komisyonun görev alanlarında olmalı. 

  • Danışma kurulu, yurt dışı öğrencilerimiz için gittikleri ülkelerden  

bilgi transfer edececek, çalışma yol, yöntemleri konusunda becerilerini, birikimlerini geliştirecek, üretime dönük metodoloji ve yeni sistemler öğrenmeleerine imkan sağlayacak perspektif ve eğitimler de yapmalı. 

Yahya Kemal ‘insan alemde hayal ettiği müddetçe yaşar’   der. Ülkemiz için bilgi, değer, kavram üretmeye, sistem ve metoloji öğrenip geliştirmeye, taşıyıcı değil üretken beyinler inşa etme hedefine dönük olarak yurt dışına öğrenci gönderme perspektifimiz devam etmeli!. Kalbi sökülmüş çağda insanlığın en çok muhtaç olduğu iyilik ve medeniyete giden yol, hayal etmekle başlar. Küresel hayallerimizin hakikate dönüşebilmesi, iyilik, iyi niyet ve bilim elçileri olan yurt dışı öğrencilerimizin güçlü bilim, teknik, teknoloji ve kimlik donanımları ile hayata geçebilecektir. Türkiye’nin imkan, kaynak ve kabiliyetlerinin seferber edilmesi, ülkemizle beraber, tüm insanlığın geleceğine bir hizmet olacaktır. 

Sağlıcakla kalın dostlar. 

Bu yazı toplam 289 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim