• İstanbul 16 °C
  • Ankara 14 °C

Urfa’nın ikinci Nâbî'si Kemâl Edîb Kürkçüoğlu

Urfa’nın ikinci Nâbî'si Kemâl Edîb Kürkçüoğlu
1950’li yıllarda Ankara İlahiyat’ta Tasavvuf Tarihi dersleri okutan edîb-i kemâl edebiyatçımız, eğitimci, eski Türk edebiyatı uzmanı, şair Kemâl Edîb Kürkçüoğlu’nun ders notları basıldı. İsmail Demirel yazdı.

1902 yılında Urfa’da doğup 1977 yılında İstanbul’da vefat eden Kemâl Edîb Kürkçüoğlu, edebiyat dünyamızın bugün için unutulan bir siması. Yaşadığı devirde yazdığı şiirler, dergilerde kaleme aldığı sanat-edebiyat yazıları ve radyolarda yaptığı dini-milli konuşmalarla bir devrin önemli bir edibi ve yürüttüğü eğitim faaliyetleriyle bir neslin yetişmesinde önemli rolü olan bir öncüydü.

Geçtiğimiz aylarda Yusuf Turan Günaydın’ın himmetli çalışmaları sonucunda, adı gibi kâmil bir edîb olan hazretin 1950’li yıllarda Ankara İlahiyat'ta okuttuğu “Tasavvuf Tarihi” dersine ait hazırladığı ders notları Büyüyen Ay Yayınları tarafından basıldı ve okurların ilgisine sunuldu.

Yusuf Turan Günaydın’ın ‘tam bir el kitabı’ olarak nitelendirdiği bu ders notları, öncelikle hazretin konuya ne kadar vakıf olduğunu gösteriyor. Kitabı yani ders notlarını okuyanlar sadece tasavvuf tarihine dair bir ders notu okumanın dışında edebi bir uslupla yazılmış bir eser okuyacaklar. Bu eser onlara zaman zaman aforizma formunda kimi cümlelerle selam verecek ve aynı zamanda okurlar dönemin tasavvuf algısına da aşina olacaklar. Bir ders notundan daha ne beklenebilir ki? Çoğu akademik kitabın vermediği bu nimetler kısacık bir ders notunda mündemiçse eğer, iyi bir dil, edebiyat, tasavvvuf ziyafeti bizi bekliyor demektir. Bu anlamda Kemâl Edîp Bey'e ve bu ders notlarının bize ulaşmasına vesile olan fakat adını Günaydın’ın da bilmediği zata Allah’tan rahmet diliyor, Günaydın’a da teşekür ediyoruz. Böylesi bir ders notundan ibaret bir metni basma konusunda tereddüt etmeyerek okurlara geniş kapılar açan Büyüyen Ay Yayınları'nı da tebrik ediyoruz.

Tasavvufun başlıca kaynaklarına nazar-ı dikkati celbetmek

Eserin mukaddime bölümünde, tasavvufu anlatmak ve onun tarihi akış içindeki yerini ve değerini belli etmek için uzun zaman ve geniş imkanlara muhtaç olduğunu bildiren Kürkçüoğlu, kendi yaptığının ise, tasavvufun başlıca kaynaklarına nazar-ı dikkati celbetmek ve esaslı hilaf noktalarına ışık tutmaktan ibaret olduğunu ifade ediyor.

Tasavvuf nedir, vücut, vücut mertebeleri, tevhidin mertebeleri, tasavvufun menşei, vahdet-i vücut, vahdet-i şuhud, İslam’da tasavvufun yeri, tasavvufun tarihi seyri gibi konuları ihtiva eden ders notları açıkçası mübtediler için bir yol gösterici değil de, tasavvuf okumaları yapmakta olanlar için bir demet nazenin çiçek mesabesinde sayılmalıdır.

Kitabın öne çıkan özelliklerinden biri de, hazretin zaman zaman konu dışına çıkması ve tasaavufa yöneltilen eleştirileri göğüslemesidir. Örneğin hazret, Hilmi Ziya Ülken’in tasaavvuf anlayışına sağlam eleştiriler getirdiği bölümleri de ders notlarına eklemiş. Ülken’in özellikle ruh hakkında söylediği la-kayıt şeyler ile tasavvuf psikolojisi ile Freud psikanalizmini eşleştirdiği ifadeleri sağlam bir şekilde eleştiriyor.

Mehmet Kurtoğlu’ndan bir biyografi denemesi

Yusuf Turan Günaydın’ın kitaba yazdığı önsözden hemen sonra Urfa tarihi ve Şekspir üzerine yaptığı çalışmalardan tanıdığımız şairMehmet Kurtoğlu’nun Kemâl Bey üzerine hazırladığı bir biyografik yazısı var. “Çağdaş Bir Nabi, Meçhul Bir Urfalı Şair Kemâl Edîb Kürkçüoğlu” adını taşıyan ve 45 sayfa kadar süren bu biyografide hazretin on parmağında on marifet bir hezarfen olduğunu öğreniyoruz.

Mehmet Kurtoğlu, Kemal Bey'i Urfa üzerinden anlatmış. Kendisi de bir şehir monografisi yazarı olan Kurtoğlu, böylece hem vakıf olduğu bir alan üzerinden ilerleyerek bize bir edibimizi tanıtmış oluyor, hem de kendisinden önceki çalışmalardan farklı bir çalışma yaparak bilinen gerçekleri tekrarlamaktan kurtulmuş ve kaçınmış oluyor. 

Edebi bilgisini amcası Osman Remzi Efendi ve Ali Emiri Efendi'ye borçlu olan Kürkçüoğlu, Arapça, Farsça, İngilizce ve Fransızca bilmekteydi. Kabri Zincirlikuyu Mezarlığı'nda olan Kemâl Edîb’in adını, Meşrutiyet döneminde yayınladığı “Tasavvuf” adlı mecmua ile müştehir olan Şeyh Safvet Efendi koymuştur. Kürkçüoğlu’nun Urfa’ya dair yazdığı “Urfa Ağzı” adlı kitabı Türk Dili Ödülü kazanmıştır. Bu kitapla kendisinden sonra yapılan çalışmalara kaynaklık teşkil etmiştir. Bu da edibimizin Urfa’yla ne kadar özdeşleştiğini göstermesi açısından önemlidir Kurtoğlu’na göre.

Urfa, İstanbul ve Ankara hayatındaki üç önemli şehirdir Kürkçüoğlu’nun. Urfa’da doğup büyümüş, lise ve üniversiteyi İstanbul’da okumuş, meslek hayatının büyük bölümünde Ankara’da bulunmuş ve İstanbul’da vefat etmiştir. Kürkçüoğlu adeta Urfa’da atalarından tevarüs ettiği geleneklerin en billur ve estetize şekilde yaşandığı İstanbul’da edindiği maddi ve manevi birikimi Ankara’da resmi vazifesinde vatan için değerlendirmiştir, diyebiliriz.

Sanat ve edebiyat dünyasında daha ziyade ilmi ve edebi yazılarıyla tanınan Kürkçüoğlu, iyi bir nasir olmanın yanında güçlü bir şairdir aynı zamanda. Yazdığı şiirleri yaşarken kitaplaştırmamış olması onun şairliğini setreden bir durum olmuştur. Bununla beraber hazretin divan edebiyatına yaslanarak şiirler yazması da açıkçası toplum nezdinde pek fazla tanınmamasına neden olmuştur. Zira hazretin kalem oynattığı dönemlerde, ki Cumhuriyet'in ilk yıllarıdır, Necip FazılNazım HikmetOrhan Veli gibi öncü şairlerin Türk şiirine yön vermektedir. Bu şairlerin yanında heceyle şiir yazan birçok şair de o dönemde eserler kaleme almıştır.

Devamı için: http://www.dunyabizim.com/?aType=haber&ArticleID=21269

Bu haber toplam 868 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim