• İstanbul 13 °C
  • Ankara 13 °C

Üstad Ehl-i Sünnet Omurganın Tohumlarını Ekti

Üstad Ehl-i Sünnet Omurganın Tohumlarını Ekti
TYB İstanbul Şubesi ve Büyük Doğu Fikir Ocakları'nın öncülüğünde düzenlenen, Necip Fazıl ve davasının konuşulduğu "Üstadı Anlama Seferberliği" toplantılarının ilk buluşması MTTB'de Genel Merkezi'nde mekândan taşan bir kalabalık seliyle gerçekleşti.

Yusuf Kaplan, Serdar Tuncer ve İhsan Şenocak'ın konuşmacı olduğu programın oturum yöneticiliğini yapan TYB İstanbul Şube Başkanı Mahmut Bıyıklı, Necip Fazıl'ın, kendi nesline Müslüman insanın bir davası olması gerektirdiğini hatırlattığını ve mücadele yollarını gösterdiğini dile getirerek şunları söyledi:

"Tarihini sahte kahramanlardan temizlemek için hakikaten yılmaz bir mücadele örneği verdi. Hakk'ın davasına talip olmak, bedel ödemek ister. Bedeli ödenmiş bir hayattan süzülenleri yazdı. Bunun için de sözü, kulağı olanları diriltecek bir özelliğe sahipti. O, gençlerin muallimidir bilhassa. Bir Dünya İnkılâp Bekliyor kitabı 'Aziz gençlik!' diye başlar. Gençliğe hakiki hitabeyi de o yazmıştır. Edebiyatımıza bir ruh takviyesi, düşünce dünyamıza ise hareket getirmiştir. Kendi ifadesiyle o sadece söz değil, 'aksiyon' adamıdır. Mesela dünyanın beklediği inkılap için iç içe üç daire çizmiştir: İslam âlemi, Asıl Türkiye ve Merkez Türkiye... Tıpkı, Allah'ın bütün kâinatı insan için, insanı da kendisi için yaratması gibi iç içe dairevi bir hikmet arayışı. Bu çok önemli bir projedir. 'Allah'a doğru yol alma'yı anlatır. 'İnnâileyhirâciûn' sırrının açılımıdır. Türkiye Yazarlar Birliği İstanbul Şubesi olarak Büyük Doğu Fikir Ocakları ile birlikte Üstad'ı anlamaya, eserlerine yoğunlaşmaya yönelik esaslı programlara imza atacağız. Anmanın ötesine taşan, anlama merkezli projeler üreteceğiz."

 

NECİP FAZIL MİLATTIR

Gazeteci-yazar Yusuf Kaplan, "Necip Fazıl milattır. Biz son 100 yıllık hikâyemize bakarken Necip Fazıl'ı milat olarak aldığımız zaman olup biteni anlayabiliriz. O zaman geleceğe daha emin adımlarla yürümeye başlayabiliriz." diyerek Necip Fazıl Kısakürek'in Türkçeyi tefekkür ve sanat diline dönüştüren tohumları ektiğini söyledi ve şöyle devam etti:

"Bir Necip Fazıl öncesi vardır bir de sonrası. Üç tane Necip Fazıl vardır. Dava adamı Necip Fazıl, sanatçı Necip Fazıl ve fikir adamı Necip Fazıl. Onun milat olmasının sebebi dava adamı olmasıdır. İddiası olmayan bir adamın davasından söz edilemez. Saf şiiri aşarak has şiire ulaşan bir sanatçıdır. Necip Fazıl hakikatle buluştuktan sonra hakikat ateşi yüreğini öyle bir yaktı ki sonuçta has şiire ulaştı."

Türk toplumunun yok olmanın eşiğinden döndüğünü, mazlumları da toparlayarak onlara umut olduğunu anlatan Kaplan, bu konuda Necip Fazıl Kısakürek'in büyük payının olduğuna işaret etti. Necip Fazıl Kısakürek'in, gelen tehlikenin toplumun akidesini yerle bir edeceğini, sabitelerini yok edeceğini ve kaygan zeminde patinaj yapmasına yol açacağını gördüğünü belirten Kaplan, "Üstad Necip Fazıl, Ehl-i Sünnet vel-Cemaat üzerinde kafa patlattı. Ehl-i Sünnet Omurganın tohumlarını ekti. Çağdaşları içerisinde ve sonrasında Necip Fazıl kadar Ehl-i Sünnete bu kadar vurgu yapan ikinci bir adam yok." dedi.

 

NECİP FAZIL ŞİİRİNİN MAYASI

Konuşmasına, Necip Fazıl Kısakürek'in "Nakarat" adlı şiirini okuyarak başlayan televizyon programcısı Serdar Tuncer, "sol kesim"in Necip Fazıl'ı tanımadığını, bilmediğini ve bilmeye değer görmediğini söyledi. Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişiminden sonra Batı'nın modern kültlerine öykünen yapının tasavvuf ehliyle karıştırıldığına işaret eden Tuncer, "Bununla birlikte bir şeyi ciddi ihmal ediyoruz. Necip Fazıl'ın şiirini okuyoruz ama şeyhi Seyyid Abdülhakim Arvasi'den haberimiz yok. Bütün bu güzel adamları güzel eden bir güzel vardır. O güzelleri ıskalıyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

 

BÜYÜK DOĞU, ZAFER KÜRSÜSÜYDÜ

Necip Fazıl'ın "Gençliğe Hitabe"sini analiz eden İhsan Şenocak, Devlet-i Aliyye'nin yedi asırlık hayatının ilk üç asrı Büyük Doğu idealinin iman, tefekkür, amel ve dava şuuru itibariyle bir bütün olarak algılandığı dönemolduğunu vurgulayarak, "Hatime Allah demenin gümrüğe tabi tutulduğu bir dönemde Üstat İslam'ı anlattı. Yolunda zindan, zülüm ve ıstırap barikatları vardı fakat o, 'Ey düşmanım sen benim ifadem ve hızımsın. Gündüz geceye muhtaç bana da sen lazımsın.' diyerek azim adımlarla, kararlı bir şekilde yürüyüşüne devam etti. 'Sakarya Türküsü' gerçekte onun yaşam öyküsüydü. Büyük Doğu, Batı ile Doğu'nun kesiştiği noktada kurulan bir zafer kürsüsüydü. Üstat ise o kürsünün gür sesli, cesur hatibiydi. İnancından dolayı horlanan insanlar bu ülkenin gerçek sahiplerinin kendileri olduklarını ve bunu çekinmeden haykırmaları gerektiğini ondan dinlediler." dedi.

6-(1)-001.jpg

Bu haber toplam 1057 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim