• İstanbul 13 °C
  • Ankara 13 °C

Uydurukçalı Osman Pilavı

C.Yakup ŞİMŞEK

Türkiye'de birtakım köşe muharriri, uydurukça mükerriri ve kelime fakîri şahıslar son zamanlarda sık sık "uydurukçalı Osmanlı pilâvı" yapar oldular: 

Yazılarında gördüğümüz kelimelerden her biri bir başka hava çalıyor. Hem Îsâ'yı hem de Mûsâ'yı memnûn eder gibi... 

Epeydir bu mevzûda bir şeyler yazmak istiyordum. Sâlih Tuna -sağ olsun- bana güzel bir fırsat sundu. Onun 30 Mart 2016 târihli YeniŞafak'ta "AKP’li fırıldakların fitnesi işe yaramayınca buna sarıldılar" başlığı altında döşendiği yazıdan bahsediyorum.

Bir yanda nisan yağmuru, arı duru, göz nûru, gönül sürûru, Osmanlı vakuuru (fakat dil darbesi mağdûru) asiller: "mektep, künh, mukaddem, inşirah, duçar, mutat, bilumum, makule, behemehal..."

Öbür tarafda Fransız pardösülü, öz Türkçe tütsülü, Dil Darbesi mahsûlü, TDK tezgâhı mâmûlü, merdiven altı usûlü, dil mikrobu kapsülü; öz Türkçe foyalı, Avrupa iğne oyalı ve kara boyalı uydurukçalar: "dize, anlam, süre, gezegen, önem, dönem, söylemkonu, görev, neden olmak, örgüt..."

***

Hadi diyelim ki uydurukça kullanmayı bir kusur olarak görmüyorsun, bâri yerinde ve düzgün kullan. Eğer "mısrâ" demeyip onun uyduruğu olan "dize"yi tercîh edeceksen bâri yalnızca "mısrâ" yerine kullan... Böyle olursa en azından mefhumların birbiriyle karışmasına, dolayısiyle kafaların karışmasına yol açmazsın. Cemil Meriç'in “Birbirini gerçekten seven iki kişiden biri ölürse eğer, gerçekte ölen hayatta kalandır…” sözü bir "mısrâ" mıdır? Buna "vecîze" diyebilirsin, o zaman doğrusunu söylemiş olursun. Hattâ onun uydurması olan "özdeyiş" desen bile bir bakıma doğru olur. O kadarını bilmiyorsan "cümle"yi kullan, onu da karıştırıyorsan kısaca "söz" de...

***

Sâlih Tuna bu "dize" uyduruğunu aynı yazısında ikinci defa kullanmış. Gel gelelim, yine yanlış: Sezai Karakoç'un “Anneler ve Çocuklar” şiirinde geçen “Anne ölünce çocuk / Çocuk ölünce anne” mısrâlarını da Sâlih Bey tek bir mısrâ olarak görmüş olmalı ki "dizeler" değil de "dize" kelimesiyle isimlendirmiş...

***

Osmanlıca kelimelerde uzun telâffuz edilen heceleri Sâlih Tuna'nın kısa telâffuza uygun imlâ ile yazmasını hoş görelim. Meselâ "dûçâr" kelimesini ("uçar" gibi) "duçar" diye, "mûtâd" kelimesini ise ("bu tat" vezninde) "mutat" şeklinde yazmasının kusûruna hiç bakmayalım. Böylesi kelimeleri tercîh etmesinin, üstelik yerli yerinde kullanmasının hatırına...

*** 

Dikkatinizi çekerim ki "Osmanlıca" kelimeleri acâyip hatâlı kullanan, yalnızca Sâlih Tuna değil, daha bir sürü anlı şanlı köşe muharriri var: 
"Bizâtihî" kelimesini "bizzatihi" şeklinde yazan Murat Çiçek;
"Diğergâmlık"ı değiştirip "değergamlık" yapan M.Aybike Sinan;
"Teb'a / tebaa" zümresini "taba"ya boyayan Markar Esayan; 
"Teşevvüş"te kafası karışıp "teveşvüş" yazan Ömer Lekesiz; 
"Harîm-i ismet"i bozup "harem-i ismet" yapan Râsim Ozan Kütahyalı; 
"Leh" kelimesini kendi "leyh"ine çeviren Abdurrahman Dilipak; 
"Sath-ı mâil" terkîbini "sath-ı mahal" hâline getiren Fâtih Tezcan...

Daha neler neler... 

Bahaî Efendi'nin meşhur "Dahleden dînimize bâri müselmân olsa" mısrâsının fizik ve kimyâsını bozup onu “Di­ni­me ta­’n eden ba­ri mü­sel­man ol­sa" şeklinde acâyip bir söze çeviren Ebûbekir Sifil'den mi bahsedeyim?

"Ma'şerî vicdan"ı yanlış duyup "mahşerî vicdan" diyen mi ararsınız, "şeb-i Arûs"u her sene "şeb-i Arûz" diye telâffuz eden mi? Yoksa "muhâtab"ları hakkında her seferinde "muhattab" diyen mi?

Sürüsüne bereket...

***

Türkçenin çivisi çıkmış...

Bütün bunların karşısında TDK ne yapıyor, mu diyorsunuz?

O çok meşgul...

Gerekli gereksiz, kilitsiz küreksiz ve temel direksiz kaaideler yazmakla; çay kenarında kuyu kazmakla ve bol bol gezip tozmakla...

 

Bu yazı toplam 1300 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 1
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Yazarın Diğer Yazıları
    Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
    Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim