Bunun temel göstergesi, üç defa üst üste genel seçimleri kazanan AK Parti karşısında hâlâ çaresiz ne söyleyeceğini bilmeyen, "bütün ümitlerini reklamcının siyasi aklına bağlamış" ana muhalefet partisinin halidir. Genel seçimleri kazanarak üç defa hükümet kuran iktidar partisine karşı, alternatif oluşturacak bir siyaseti üretemeyen bir partinin hâlâ ana muhalefet partisi konumunda olması ise diğer muhalefet partilerinin durumunu değerlendirmek açısından önemli bir veri olarak değerlendirilmelidir.
Seçime sadece iki hafta kadar bir zamanın kaldığı bugünlerde, muhalefetin durumunda değişme olduğunu gösteren, ciddi bir işaret bulunmamaktadır. Bu tablo, açıkça AK Parti’nin dördüncü defa genel seçimi kazanması anlamına gelir ki, bu durumda muhalefet sorunu demokrasi açısından daha da önem kazanacaktır.
Muhalefetin önünü kesen nedir?
Muhalefetin bu halini nasıl açıklamak gerekir. Meseleyi bütünüyle muhalefet partilerinin lider ya da kadrolarının durumuna bağlayarak açıklamak yetersiz kalacaktır. Meselenin arkasında muhalefetin ideolojik yapısını üreten zihniyet dünyasıyla, bu ideolojinin dayandığı toplumsal ilişkiler ve nihayet sınıfsal yapının rolünü görmek gerekir.
"Egemen medya grubunun, söylem iktidarını kaybettikçe çılgınlaşması anlaşılabilir bir olaydır. Bu medya patronlarının Türkiye'nin egemen sermayesiyle iç-içe olduğunu, devletçi kapitalizmin ürettiği bu medya kadrosunun, poseydo aydınların, egemen ideolojik söylemi taşıyan kadroların, kendi zümresel iktidarlarını sürdürmelerinin temel şartının anti-demokrat siyasal yapının ayakta kalmasından geçtiğinin bilincinde olduklarını hatırlatmaya gerek var mıdır?"
Devamı için: http://www.aksam.com.tr/yazarlar/vedat-bilgin/ekonomide-muhalefet-sorunu/haber-407826
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.