Bu haliyle İslam’ın davasını üstlenenlerin, siyasi, kültürel, toplumsal performansları hem kendi üzerlerinde düşünmelerinin hem de başkalarının onlar hakkındaki ilgilerinin bir konusu olmaya devam edecektir. Son zamanlarda bu konuda güncellenmesi gereken ciddi sorular, sorunlar, konular var. Yetkin Düşünce tam da yeni konuların, soruların epey biriktiği bir bağlamda İslamcılığı “iddiaları ve gerçekleştirdikleri” arasında genel bir soru bağlamında ele alan bir dosya hazırlamış. Dosyada Mustafa Tekin, Muhammet Çelik, Ahmet Keleş, İlhami Güler, Mustafa Öztürk, Ümit Aktaş, Esat Arslan, Muhammet Özdemir, M. Yaşar Soyalan, Zeynep Karataş, Atasoy Müftüoğlu, F. Zehra Kayhan’dan makaleler, Mustafa Aydın, Yıldız Ramazanoğlu ve Ferhat Kentel’den katkılar ve benden ve Ömer Laçiner’den konu üzerine birer söyleşi konuyla ilgili farklı meselelere tartışmaları ve özdüşünümü derinleştirecek nitelikte katkılar içeriyor.
Fatih Yaman’ın benimle gerçekleştirdiği söyleşinin ilk soru ve cevabı İslamcılığın gelenekle ilişkisi üzerineydi. Aynen aktarmak isterim.
İslamcılığı Osmanlı’dan beri varolan düşünce geleneği içerisinde nerede konumlandırabiliriz?
Öncelikle, Türkiye üzerine konuştuğumuzda, içinde “gelenek” geçen bir cümle kurduğumuzda, Türkiye’nin yaşadığı bazı kısıtları, kırılmaları, kesintileri de zikretmeden geçemiyoruz ki, bu durum İslamcılık üzerine düşünürken de bizi ilgilendiren bir husus oluyor ister istemez. Tabi buna bir de gelenek kavramının kendi olgusal karşılığıyla ilgili kısıtları da eklemek gerekiyor. Öncelikle Türkiye’de geleneğin Cumhuriyetle birlikte aldığı derin bir darbe var.
Her şeye rağmen, her şeyi sıfırlayan, geçmişten hiçbir şey tevarüs etmeye izin vermeyen bir kırılma, bir kopma değil elbet, ama geleneğin önemli bir kısmını aktarmayı imkansız kılan bir travma yaşattığı çok açık. Bu kırılma İslamcılık üzerine söylenen veya söylenebilecekleri de belirleyen, belirlemesi gereken bir kırılmadır. Müslümanların bir siyasal bedenin organları olarak varoldukları bir durumdan, darmadağın oldukları, en iyi ihtimalle bedensiz organlara dönüştükleri bir ontolojiye geçişi işaret ediyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.