• İstanbul 19 °C
  • Ankara 15 °C

Dil Katliamını Anlatan Kitap: “Yüzyılın Soykırımı”

Ahmet Doğan İLBEY

Dehşet uyandıran bu suallerin cevabını vermesi gereken suçlular Kemalist iktidarlardır. Türkçe’nin soykırımının sözde Türkçü-milliyetçi gayeye istinat ettirilmesinin fecaatini ilk kez “Yüzyılın Soykırımı” kitabından duyuyoruz: “En önemlisi, yıkıcılığın milliyetçi ve hayırhah bir söyleme dayandırılması olmalıdır. (…) Sözlüğümüz sınırlanırken, zihnî faaliyetimiz sınırlanmıştır, bilme ve düşünme kabiliyetimiz daraltılmıştır” (sf. 8-10).                                                                                                                         
TÜRKÇE’Yİ LAİKLEŞTİRMEK, YÂNİ İSLÂMSIZLAŞTIRMAK İÇİN SOYKIRIM YAPTILAR

İslamlaşmış Türkçe’yi laikleştirmek, yâni İslâmsızlaştırmak olan dil devrimi yahut soykırımının gayesi derinliği olmayan, ifade imkânları kısıtlı, düşünme kabiliyetimizi sığlaştıran “sentetik bir Türkçe”, yâni laik-seküler bir Türk dili meydana getirmekti.

DİL KATLİAMI CUMHURİYETİN “MANKURTLAŞTIRMA” PROJESİDİR

Dil katliamı, Cumhuriyetçilerin bir “mankurtlaştırma” projesidir. Kökünden kopmuş, hafızasını yitirmiş nesiller dil katliamının mankurtlarıdır, yâni maktulleri… Dünyada sadece Türkiye’de, bünyesinden çıkan insanlar, kendi milletine dil soykırımı uygulamışlardır.

TÜRKÇE’NİN SOYKIRIMINI M. KEMAL BAŞLATMIŞ, İNÖNÜ HIZLANDIRMIŞTIR
Dünyanın hiçbir ülkesinde görülmeyen İslâmlaşmış Türkçe’nin soykırımı Atatürkçü Cumhuriyet’in haince fiillerinden biridir. Türkçe lügatimizin tasfiye kararı Cumhuriyet tarihinin en imha edici inkılâbıdır. İsrailoğulları’nın Hz. İsa’ya yaptığı zulüm ve hiyânetten daha alçakça bir fiildir bu.

1932’de M. Kemal döneminde başlayarak, binlerce kelime 1940 sonrasına kadar İnönü iktidarında insafsızca soykırıma tâbi tutulur ve İslâm geçmişimizle bağı olduğu için bir bir infaz edilir. İnfaz edilen her kelime Müslüman Türk milletinin binlerce eseriydi, âlimi ve ediplerin dilimize hizmet vesikasıydı.

“Yüzyılın Soykırımı” kitabının yazarını dinleyelim:

“Atatürk’ün dil devrimini başlattığı doğru, fakat başlangıçtaki şekliyle sürdürülebilir bulmadığı da doğru.(…) Ölümünden sonra onun adı kullanılarak dil devrimi şiddetlendirilerek sürdürülmüştür. Bu artık aklî bir düşünce olmaktan çıkarılmış, ‘naslaştırılmış’, inanç hâline getirilmiştir” (sf. 81).

Ne var ki dil katliamına elebaşılık eden, sebep olan Kemalist Cumhuriyetin kurucularıdır. Milletin şimşeklerini çekmemek için “dil devrimi” ifadesini “dil reformu” olarak yumuşatmaya çalışırlar. Adı geçen kitap, hainliğin ve şenaatin bu kadarı da olmaz dedirtecek bilgiler veriyor:

DÜNYANIN HİÇBİR ÜLKESİNDE DİL DEVRİMİ YOK

“Dil devrimi kavramının uyandırdığı kötü tesiri silmek ve ‘bilimsel etki’ uyandırmak için ‘dil plânlaması’ denilmesinin uygun bulunduğu anlaşılıyor. Dünyanın hiçbir yerinde ‘dil devrimi’ diye bir kavram yok. Olmadığı için, dilbilimcilerin bir araya geldiği uluslararası toplantılarda, bizimkilerin ‘dil devrimi” tezleri bir yere yerleştirilemiyor. Bu arada, ‘dil devrimi’nin kitapta verilen İngilizce karşılığına dikkat etmek gerekir: Language reform! Bu terim İngilizce aslından Türkçeye çevrilseydi, ‘dil reformu, ıslahı, düzenlemesi’ denilmesi gerekirdi. Yani İngilizce’de ve dünya dillerinde ‘dil devrimi’ kavramı yok. Türkiye’de yapılanlar bu yüzden dışarıya ‘language reform’ olarak takdim ediliyor” (sf. 91).

Atatürkçü rejimin izlerinin devam ettiği belli ki Millî Eğitimin Türkçe Sözlüğünde dil katliamcılarının ideolojik genleri hâlâ sürüyor. Türkçe’nin kaatillerini bize gösteren kitap dil mezalimini etraflıca anlatıyor: “Türkçe Sözlük’te ‘Osmanlıca’ ve yabancı dillerden alınan ‘sözcük’ olmayacak, kelimelerin Türkçe açıklamalarının dışında arapça, farsça karşılıkları verilmeyecek, ‘gereksiz yere’(!) deyim ve vecizeler (galiba atasözleri)  kastediliyor) yer almayacak. Böyle bir sözlüğün en fazla sekiz-on bin kelimelik, Türkçe gibi binlerce yıllık birikime dayanan bir dili anlamaya, kullanmaya yetmeyen bir sözlük olması kaçınılmazdır” (sf.169).

KEMALİSTLERİN EN AĞIR KIYIMI: UYDURMA TÜRKÇE’YLE SEKÜLER KUR’ÂN DİLİ OLUŞTURMAK

Türkiye’de dil cinayetlerinin belgelerle dolu mufassal bir dosyası olan adı geçen kitapta (sf. 186-190) daha korkunç bir dil katliamından bahsediliyor. Kemalist rejim dil devriminde şiddetini artırarak Kur’ân tercümelerinin dilini de “Öztürkçecilik” adıyla kıyıma tâbi tutuyor. Katliamın şiddetine sadece bir misal: Âyet kelimesinin karşılığı “gösterge” dir. Gerisini tahmin etmek mümkün.

Söz konusu kitapta bir bir ortaya çıkarıldığı üzere devrimci Cumhuriyetin dil cinayetleri saymakla bitmiyor. “Devlet’in yeni sözlüğü: Greko-Anglo-Latin” bölümünden (sf. 273-274) öğreniyoruz ki, vesayetçi oligarşik Cumhuriyet millet hafızasını kevgire çevirmiş. Kur’ân-ı Kerim’i Türkçe’ye çevirirken uydurukça kelimeler kullanıldığı gibi, başta Sağlık Bakanlığı olmak üzere bütün resmî kurumun icra sahasına giren yazışma dilini Latince, İngilizce, Almanca, Fransızca gibi Batılı terim ve kelimelerle doldurur.

TÜRKÇE’NİN İSLÂM’DAN KOPARILIŞINA SEVİNİP, NÂRA ATAN KEMALİSTLERİN HEZEYANLARI

İslâmlaşmış Türkçe’nin soykırımdan vandalca bir haz duyan Kemalist yazarlar dil devrimine “Atatürk Türkçesi” diyerek sloganlaştırırlar. Öldürmeyi kutsayan Romalı paganlar gibi, dil katliamı lehine nâra atanların hezeyanları utanç vericidir:

“ İŞTE BU DİL DEMEKTİR ATATÜRK’ÜN TÜRKÇESİ”

“Türk dili kurtuluyor; Türk kendini buluyor / Arapçasız, Farsçasız bir ulus Türkçesi / Türk kendine geliyor / Türk kendine dönüyor /Arapçalar Farsçalar birer birer sönüyor / Türk dili açılıyor, gelişiyor / İşte bu dil demektir Atatürk’ün Türkçesi / Türk dili kurtuluyor bayram etsin Türkeli” (Şiirimiz ve Atatürk’ün Dil Devrimi -tebliğ- Yrd. Doç. Dr. Hasan Kolcu, Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, sayı: 16).

KEMALİSTLERİN KATLİAM ÇIĞLIKLARI: “SAVAŞ AÇTIK ARAPÇAYA…”

 

 

 

Kemalistler dil devrimiyle dil savaşının başlatıldığını ilân ederler ve katliam için herkesi savaşa çağırıp, Moğollar gibi katliam çığlıkları atarlar:

“Savaş var, yine savaş! / Öz dilin özlemini gönülden duya duya / Savaş açtık bugün biz, Arapça ve Farsçaya / El dilini kökünden çıkarıp atacağız / Yerine dilimizin özünü katacağız /Artık öz dil savaşı...  / Koşuyoruz peşinden, güneş yüzlü Önderin / Öz yolumuz Atatürk’ün yoludur  (…) /Arkadaş: öz diline doğru yürü, yaklaş, var / Ve bil ki bundan sonra yâd ellerle savaş var / İşte bugün en önemli bir savaşın ortasındayız ” (H. Kolcu).

Mukaddeslerimizi, yâni derûnumuzu anlatan kelimelerimizin kaatillerini mekteplerden, millî eğitimden, kamudan ne zaman kovacağız?

Ali İlbey

yuzyilsoyk09
Bu yazı toplam 2622 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim