• İstanbul 22 °C
  • Ankara 26 °C

Levent Kırca’nın Zübüğü

C.Yakup ŞİMŞEK

(Medya Pazarında Defolu Türkçe – 89)

(Olmak ya da olmamak! Bütün mesele bu... - 24 Mart 2013 - Aydınlık)

“Bozuk düzenden nemalanıp, ceplerini doldurma gayretinde olan bu insan müsfettelerine; ‘Vatan hainisiniz’ demiştim. Güya beni mahkemeye vereceklerini söylemişlerdi. Ne oldu? Veremediler. Neden? Deşifre olmak istemiyorlar. Zübükleri yemedi.”

 

Argo sahasında yazılmış olanlar dâhil hiçbir lügatte geçmeyen bir kelime: "zübük." Sanıyorum bu söz Aziz Nesin tarafından uyduruldu. Onun “Kağnı Gölgesindeki İt – Zübük” isimli romanıyla ve yanı sıra çıkardığı “Zübük” gazetesiyle bu kelime Türkçeye yerleşti. 1980 yılında çekilen “Zübük” filmiyle de tam bir şöhret kazandı. Bu filmdeki "Zübükzade İbraam Bey" tipinde mücessem olan isim artık siyâset lügatinde belli bir mânâya geliyor: kasaba siyâsetçilerinin yalancı, palavracı, ikiyüzlü, düzenbaz, madrabaz, ahlâksız cinsi… Menfaat uğruna her alçaklığı işleyen güruhtan olanları… Tâbiri câizse “yerli Makyavel”ler…

***

Zübük” kelimesi -yazılı lügatlere girsin girmesin- siyâset dilinde kendine şöyle böyle bir yer edindi. Yukarıda sıfatlarını verdiğim politikacılar hakkında ve bilhassa onların muhâlifleri tarafından sık sık kullanılmakta. Levent Kırca da yukarıdaki paragrafında bu “zübük” kelimesini kullanmış. Gelgelelim, bununla ne anlatmaya çalışmış, neyi kasdetmiş, belli değil. Bakınız: 
1. Lügatlerde zâten târifi bulunmayan "zübük" kelimesini Kırca tam bir muammâya çevirmiş: "Zübükleri yemedi." Peki, buradaki "zübük" neyin nesi, Aziz Nesin'deki "zübük" mü? Hayır, katiyen... Peki, bu kim (veyâ ne)? Esrar kumkuması... Kim bilir?

2. Bu "zübük" kelimesine kendisinden başka herhâlde kimsenin anlamadığı bir mânâ yükleyen Kırca, ondan -yine kendi kafasına göre- Türkçe (!) bir tâbir peydahlamış: "Zübükleri yemedi." Lügatlere girmemiş ve gün yüzü görmemiş bir lâf. Şimdi buna Türkçe mi diyelim, yoksa "Kırcaca" mı? Belki "işgüzarca" veyâ "zıpırca" daha uygun düşer...

***

Kırca'nın dilinde -veyâ lehçesinde- "müsvedde, beis, iftihar, had" kelimelerinin "müsfette, behis, iftahar, hat" şekillerine girmesinin bence pek mahzuru yok, hoş görülmesi lâzım... Fakat "zübüğü yememek, balanse etmek" gibi lâflar “hoş” değil “boş” görünüyor. Bunlar -meselâ- Levent Kırca’nın ağzına, sarhoş veyâ delileri ekranda canlandırırken yakışırdı. O zaman bunlara “hezeyân-ı mürte’iş” yâhut “deli saçması” deyip geçerdik...

Kırca’nın cümlelerindeki diğer hatâları da bir kalem geçtik. Tabii ki şimdilik... Pejmürde ve hırpânî kılıklı; yakası bir tarafta, paçası bir tarafta olan bir Türkçeyle yazdığı müddetçe Kırca’nın yakasını da bırakmam paçasını da...

 

01.04.2013

Bu yazı toplam 931 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim