• İstanbul 14 °C
  • Ankara 15 °C

Dilin Tetiği Bozuldu - 1

C.Yakup ŞİMŞEK

Size bir bilmecem var:
Gerekli gereksiz, kilitsiz küreksiz ve temel direksiz kaideler yazar; çay kenarında kuyu kazar...”

Nedir bu?

Bildiniz: TDK...

Hadi bir tane daha:

“Apayrı mefhumları aynı kefeye koyar, bin yıllık sözlerin altını oyar, Nurullah Ataçların aklına uyar, kelime uydurmaya ihtiyaç duyar, uydurup uydurup milleti bayar, kendi çıkardığı sözlerden bile sık sık cayar, bir yığın işi varken dalga sayar, başaramadığını söylerken ağız yayar...”

Tebrikler! Yine bildiniz: TDK...
Dilimizin devlet destekli, uydurmaya çok istekli, estek köstekli müessesesi olan TDK...

***
Ben bu TDK üstüne daha yüzlerce bilmece yazarım. Bırakın bilmeceyi; hikâye, roman, tiyatro, destan bile yazmak mümkün. Mevzu engin, malzeme zengin.

Fakat TDK’liler yersiz bir ümide kapılmasınlar: Kendilerinin tam olarak tasviri mümkün değil... Ne kadar anlatsam da sözlerim yarım kalır.

Tek kitap, derdimi anlatmaya yetmez, beni birkaç yüz sayfacık bir yazı tatmin etmez...

TDK’nin marifetleri saymakla bitmez. Hangi birini anlatsam, nereden başlasam, bilmem ki...

***
Türkçeleşmiş binlerce kelimeye TDK savaş açtı. Hedef, onları hafızalardan silmekti.
Hâlbuki bu kelimelerin çoğu Türkçenin boş bir sahasına adım atmış, bir açığını kapatmış, dile yepyeni bir mefhum katmıştı.
Böylece herkes tarafından benimsenip sevilerek asırlarca kullanılmış; dilden dile geçmiş, nesilden nesile zenginleşip miras kalmıştı.
On binden fazla kelimeyi hafızalardan silmek için seksen yıldan beri TDK çeşitli yollar kullandı.
1935’ten itibaren on binlerce kelimeye “Osmanlıca” yaftası vurdu; yerlerine sürü sürü, turfa kelime uydurdu.
Binlerce kelimeye yeni ve suni manalar yüklemeye cüret, mübaşeret, gayret, vezaret ve nezaret etti.
Binlerce kelimeyi sömürdü, yuvasından alıp yokuşa sürdü, açmaza düşürdü…
Binlerce kelimeyi dilden attı; yerlerine yığın yığın değişik “sözcük”ler kattı...
Kelimelerin cinsini değiştirdi: Aslında fiil kökü olan kelimeyi bir darbeyle birdenbire isim kökü yapıverdi…
Niçin? Bin yıllık binlerce kelimenin unutulması için...
Bin yıldır bizim olmuş Doğulu binlerce söz 1935’ten itibaren TDK ve devletten gördüğü kötü muamele yüzünden yerlerde süründü; buna karşılık hiç tanımadığımız Batılı kelimeler TDK ve devletin gözünde nazlı ve imtiyazlı göründü, resmî izinle Türkçe kılığına büründü...

Ataların sözlerine, anaların ninnilerine, genç kızların mânilerine, şairlerin şiirlerine, âşıkların türkülerine, dervişlerin ilahilerine, dertlilerin ağıtlarına kadar yerleşmiş olan kelimeleri bile TDK yabancı saydı. Yunus’un, Karacaoğlan’ın, Pir Sultan’ın kullandığı kelimeleri “Osmanlıca ve yabancı” olarak yaftaladı, postaladı; Yunanca, Latince asıllı yüzlerce kelimeyi öz Türkçe diye markaladı, arkaladı...
Böylece bir milletin ortak kullandığı ana kelimeler bile babadan oğula değişti. Hatta çocukluk ve gençlik çağımızda, orta yaşlarımızda ve ihtiyarlık yıllarımızda ana dilimizi büyük ölçüde değiştirmek zorunda kaldık.
Aynı kitabın her yeni baskısında “Acaba gençler anlar mı?” endişesiyle kelimelerini değiştirdik. Aynı roman Türkçeden Türkçeye tercüme edildi...
50 yıl önceki İngilizceden bugünkü İngilizceye tercüme var mı?

***
Bütün bu yapılanlar resmen ihanettir!
Kime?
Düşünene, okuyana, yazana...
Lisana, izana...
Yani insana...
Sana...
Anlasana!..

06.10.2012

Bu yazı toplam 1717 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim