• İstanbul 19 °C
  • Ankara 19 °C

Huzurun İkinci Adresi

Fahri TUNA

1-taraklgg-2009-nevzat_yldrm18. Yüzyıldan kalma huzur kasabası.

Zaman durmuş sanki; saat tik taklarını yüreğinizde hissettiğiniz bir belde.

Bitinya döneminde (M.Ö.300 - M.S.395) Dablis olarak bilinen Taraklı Yenicesi, Osmanlılar tarafından Karacahisar’dan hemen sonra (1291) fethedilir. Evliya Çelebi, “Taraklı, Bursa Tekfuru tarafından yaptırılmıştır, bağlı bahçeli, dere içinde beş yüze yakın mamur evi, üzerleri tahta ve kiremitlerle örtülü şirin bir kasabadır. On bir camii ve yedi mahallesi vardır. Çarşı içinde camii (Yunuspaşa Camii) güzeldir. Bir hamamı, beş hanı, altı mahalle mektebi ve iki yüz dükkanı vardır” (1) diye yazar.

Yusufbey Mahallesi’ndeki ulu çınar, rivayet edilir ki, fetihte besmele ile dikilmiştir de, ilçenin tapu senedi hükmündedir.

Osmanlı’nın kuruluş bölgesi içerisinde yer alan Taraklı, Bağdat Devlet Yolu üzerinde bulunduğundan, asırlardır bölgemizin en zengin ve en gözde yerleşim birimlerinden biri, ticaretin -bilhassa ipek ihracatının- merkezi olmuştur amma; 1950’lerde, siyasi bir cinayete kurban edilmiş; İstanbul-Ankara Karayolu (E-5), 79 km uzatılma bahasına Geyve-Taraklı-Göynük yerine, Düzce-Bolu güzergahından geçirilmiş, araç sahipleri her seyahat için on dolar fazla ödemeye müebbeten mahkum edilmiştir.

Elli yıl içinde ekonomik ve sosyal gerileme, nüfusunun yarısına yakınını göç vermek zorunda bırakmıştır ya, mazlumiyetin bölgeye faydası da olmuştur: Kendini korumak; bugünün Sakarya’sında homojen kültürü yaşatan tek belde unvanı onlarındır. Günümüz Taraklısı Evliya Çelebi’nin anlattığı güzellik ve zenginliklerini büyük ölçüde yitirse de tarihi dokusu, sivil mimarisi ve geleneksel hayat tarzını korumasıyla, yöremizdeki otantik yaşamın en belirgin temsilcisidir; düğünlerde terbiyeli şehriye çorbasını, etli nohudu, pilavı, hoşafı, keşkeği, irmik helvasını on beş kişilik dev bir sofrada yemenin lezzetine doyamayacak; kahvaltıda cevizli çörekle keşi yemenin tadını, buğdaya şeker katılmadan yaptıkları uğudu, tahinli köpük helvasını köy ekmeğiyle yemeyi hiç bir gün unutamayacaksınız.

Tarihî Yunuspaşa Camii(1517), tescilli seksen evi ve sekiz kültür varlığı, Karagöl Yaylası, Kil Hamamı Kaplıcası, Hıdırlık Pilav Şenliği, yetiştirdiği hafızları, profesörleri, kaşıkçılığı, köpük helvası, uğud tatlısı ile Taraklı; kültür tarihine gönül verenlerin asla vazgeçemediği bir huzur sığınağıdır.

Taraklı, Mustafa Kemal Paşa’nın deyimiyle “kendi küçük gönlü büyük”(2) bir yerleşimdir. Maddi fakirliği gönül zenginliğine dönüştürmeyi başarmış, gani gönüllü insanlar diyarıdır Taraklı: Hattat Saim Özel’i, Profesör Mehmet Erkal’ı, “üç iflah olmazlar” olarak ünlenen Tacettin’i İzzetin’i Alaattin’i, Koççağızları, Hacımollaları, İşseverleri, Keşkapanları, Deligadirleri ve daha niceleriyle Taraklı, dili tatlı, sözü tatlı, özü tatlı insanların beldesidir.

Öte yandan Taraklı, bölgedeki yerli ve yerleşik Türk – manav- kültürünün de kalesidir.

436 metre rakımıyla, il genelinden farklı bir coğrafyanın ve latif bir iklimin sahibidir: Orada kışın kar, yazın rüzgâr pek eksik olmaz amma; Allah’ın onlara bir lütfu keremi, bütün meyveler bölgeden yirmi gün sonra olgunlaşır; son turfanda hep Taraklı’dandır.

Çalışkan ve gösterişsiz belediye başkanı Tacettin Özakaraman’ın girişimleriyle hayata geçmek üzere olup,  ilçeye yeni bir ilçe daha ekleyecek olan termal tesisleri ise –televizyon diliyle - ‘Mümkünlü Kasabası’nda fakirliğin, işsizliğin ve umutsuzluğun bitiş düdüğü gibidir adeta. Rahatlıkla söylenebilir ki, son ayrım asırda adeta ‘an’ ve ‘kan çekişen’ Taraklı’nın fakir ve çilekeş ahalisine ‘büyük ikramiye’ vurmuştur!

Yıldırım Beyazıt’ın Taraklı ve Göynük’ten götürüp Sirkeci’ye yerleştirdiği 760 hane, bugünün gerçek İstanbul Beyefendilerinin atalarıdır (3). Belde, Türk Sivil Mimarisinde Safranbolu – Göynük – Taraklı üçgeninin ilk ayağı; geleneksel aile tipinin destanlık temsilcisidir.

Yalazası meşhur beldenin her vatandaşı, Nasrettin Hoca’yla akraba sayılır. Yaşayan en büyük iki ‘yalaza ustası’ ise Naci İşsever ile Hafız Hasan Çolak’tır elbette. 

Türküleri, manileri de bir başka güzeldir;

“Asmadan gel asmadan
Şalvar giymiş basmadan
Giymiş giymiş kirlemiş
Çeyizine asmadan, karagözlüm aman
Asmada üzümün suyu sıkılır,
Yari asker olanın canı sıkılır
Gökte yıldız sayılmaz,
Çiğ yumurta soyulmaz
Daraklılı gızların
Cilvesine doyulmaz
Şekerim şekerim şekerim aman
Evli de değilim bekarım aman (4)

Taraklı huzurun, güvenin, doğallığın ve tarihin başkentidir.

Taraklı, 21. Yüzyılın hayat keşmekeşinde, sık sık sığınacağınız bir huzur limanıdır.

Taraklı huzurun ikinci adresidir.

--------

Foto altları:

  1. 1) Taraklı Genel Görünümü-2009- fotoğraf: Nevzat Yıldırım
  2. 2) Taraklı Genel Görünümü-2009- fotoğraf: Fatih Gürsel

 

11.04.2014

 

 

2-taraklgg-2009-fatih_grsel

Bu yazı toplam 1015 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim