• İstanbul 14 °C
  • Ankara 13 °C

40 Soruda Şarkı Sözü Yazarı Halit Çelikoğlu'nun Dünyası

Fahri TUNA

1- Babanız? Babam Halit Çelikoğlu, Adapazarı Merkez Yukarıdereköy’de çiftçi biriydi.  Osmanlı ordusunda 1912-21 yılları arasında, o cephe senin bu cephe benim 9 yıl boyunca savaşan bir baba.

 

2- Anneniz? Annem Bahriye Çelikoğlu. Beni yeryüzünde en çok seven kişi. Nitekim ‘Eller kadir kıymet bilmiyor anne, senin kadar kimse sevmiyor anne’ şarkımda da bunu açıklıyorum zaten.

 

3- Kaç kardeşsiniz? Babamla annem Yukarıdereköy’de çiftçilikle geçimlerini sağlamışlar. Biz üç kardeşiz. Üçümüz de aynı köyde doğduk büyüdük. Emine ablam Kirazca’da evli. Tek erkek çocuk olarak ben 1934 yılında doğmuşum. Küçük kız kardeşim Fikriye de köyümüzde evli. Yeğenim E-5 üzerinde restauran işleten Nevzat Köseoğlu’dur.

4- Yukarıdereköy İlkokulu? İlkokulu köyümde okudum. 1949 yılında Yukarıdereköy İlkokulu’ndan mezun oldum.

 

5- Arifiye Köy Enstitüsü? O zamanlar zeki köy çocuklarının gidebildiği en önemli okul köy enstitüleriydi. Ben de 19 Eylül 1949 tarihinde Arifiye Köy Enstitüsü’ne başladım. Dört yılım geçti orada. Değişik sebeplerden okulu tamamlayamadım. 8 Haziran 1953 tarihinde Arifiye Köy Enstitüsü’nden ayrıldım. Ama üzerimde çok hakkı olduğunu söyleyebilirim enstitünün.

6- Askerlik? O yıllarda jandarmalar otuz ay askerlik yapardı. Ben de jandarma oldum. 15 Ekim 1954 tarihinde yirmi yaşımdayken Urfa’da 116. Jandarma Er Okulu 1. Tabur Ağır Silah Bölüğü’nde başladığım askerliğimi, ‘yazıcı’ olarak 14 Nisan 1957 tarihinde tamamladım. Askerlik sonrası bir süre Sümerbank’ta muhasebe memuru olarak çalıştım.

 

7- Zabıt katipliğiniz? Devlet dairesine kapağı atmak adeta kurtulmak gibiydi o yıllarda. Bana da Adliye teşkilatına girmek nasip oldu. 1960 yılında Düzce Adliyesi’nde zabıt katibi olarak göreve başladım. 1970 senesine kadar on yıl Düzce’de görev yaptım.

 

8- ‘Sevgi Damlacıkları’? Neredeyse ilkokul yıllarımda itibaren şiir yazıyordum. İlk şiir kitabım ‘Sevgi Damlacıkları’ 1965 yılında yayımlandı.

9- ‘Kalp Yarası’?- İkinci şiir kitabım ‘Kalp Yarası’ 1967 yılında yayımlandı.

10- ‘Yitik Gözler’?- Üçüncü şiir kitabım ‘Yitik Gözler’ 1968 yılında yayımlandı.

11- ‘Donuk Sevgi’?- Dördüncü şiir kitabım ‘Donuk Sevgi’ 1969 yılında yayımlandı.

 

12- ‘Hüzünlü Çiçeğim’?- Beşinci şiir kitabım ‘Hüzünlü Çiçeğim’ 1970 yılında yayımlandı.

13- ‘Sisli Umutlar’?- Altıncı şiir kitabım ‘Sisli Umutlar’ 1971 yılında yayımlandı.

 

14- ‘Bir Sevgi İstiyorum’?- Yedinci  şiir kitabım ‘Bir Sevgi İstiyorum’ 1984 yılında yayımlandı.

15- ‘Sevgi Pınarı’?- Sekizinci şiir kitabım ‘Sevgi Pınarı’ 1992 yılında yayımlandı.

 

16- ‘Şarkıların Nabzındaki İsim; Halit Çelikoğlu’? 2008 yılında Adapazarı Belediye Başkanı Sayın Aziz Duran döneminde, hayatımı anlatan 400 sayfalık bir kitap yayımlandı. Sanat hayatımı dört başı mamur anlatan çok güzel bir kitap oldu. Büyükşehir Belediyesi bestelenmiş şarkılarımı Hayri Şahin ve Bekir Ünlüataer’in seslendirdiği Adapazarı AKM’deki güzel bir konserle kitabımı kamuoyuyla paylaştı, beni ziyadesiyle onore etti. Sevgili Aziz Duran beyefendiye ve kitabın editörü Fahri Tuna kardeşime çok çok teşekkür ediyorum. Ülkemdeki her sanatçıya da Allah’tan vefalı günler göstermesini diliyorum. 2008 yılında yayımlanan bu kitap benim dokuzuncu kitabım oldu.

 

17- İstanbul? Müzik dünyasında yer almak, müzik ve edebiyat dünyasıyla daha yakında diyalog kurabilmek 1970 yılında tayinimi İstanbul’a istedim. Kısa süre sonra da İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi’ne tayinim çıktı. On bir yıl süreyle Sultanahmet’teki İstanbul Adliyesi’nde görev yaptım.

 

18- Emeklilik? 1981 yılında İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi Başkatipliği görevimden kırk yedi yaşımdayken şanla şerefle emekli oldum. ‘Üstün ve dürüst çalışmalarım’ nedeniyle Adalet Bakanlığı ve Adalet Komisyonu Başkanlığınca ‘teşekkür’ belgesi ile onurlandırıldım.

 

19- Bahçelievler? Uzun yıllardır İstanbul Bahçelievler’de Selimpaşa cad. Güzidehanım sok. no:4 adresindeki kendi evimde oturmaktayım.

 

20- Aileniz? Dört kez evlendim. Mutluluğu son eşim Gülay hanımda buldum. Aykut ve Ayça adlı iki çocuğum var bu evliliğimden.

21- Niçin şarkı sözü yazarlığı? Şiir, gönülden mısralara dökülen, kişilerin duygularıyla yoğrularak etkileyen, güzel sanatların seçkin dalıdır. Bu ürünlerin bestelenerek topluma bir melodi içinde ulaşması, dinleti açısından haz verici olsa gerek.

 

22- Şiire nasıl başladınız? Şiire başlamam, Yukarıdere Köyü İlkokulu’nda sınıfımızı teftiş eden bir müfettişin, dışarıdaki tabiata bir şiir yazma ödeviyle başlar. Benim o gün yazdığım şiiri ismini hatırlayamadığım bu müfettiş bir çocuk dergisinde yayımlatmış ve benden devam etmem istenmiştir.

23- Kaç şiiriniz var? Yazdığım şiirleri saymadım, on binlerce diyebilirim. Bunların bazılarını kitaplarımda topladım.

 

24- Güfte yazarlığına nasıl başladınız? Yayımlanmış kitaplarım bestekarlarımızın eline geçince bu kitaplardaki şiirlerimden bestelenenler oldu. Böylece de bestekarlarla tanışmamıza vesile teşkil etti. Daha sonra yazdığım şiirleri kendilerine ulaştırdım, başarılı olduğumu gördüm, devam ettim.

 

25- İlk bestelenen güfteniz hangisi? Hangi bestekar tarafından ne zaman bestelenmişti? Bestelenen ilk şiirim “Kader beni kovuyor”, bestekar ses sanatçısı Bayram Durmaztuna tarafından bestelenmiş, kendisi tarafından 1972 yılında 45’lik plağa okunmuştur. Şu ana kadar yazdığım şarkı sözü sayısını bilemem, ancak bine yakını yayına girmiş, hâlâ elimde yayımlanmamış üç yüzden fazla yeni şarkı bulunmaktadır.

 

26- Kaç ayrı bestekarla çalıştınız? Sizde en çok iz bırakan bestekarlar hangileridir? Sanıyorum 200’e yakın bestekarla çalıştım. Değerli bestekar ağabeyim rahmetli Yusuf Nalkesen’le 36 şarkı yapmışız. Bestekar Cavit Deringöl ile 20 kadar şarkı yaptık. Sanat hayatımda en çok iz bırakan bu iki bestekar diyebilirim.

 

27- Bestekar Yusuf Nalkesen? Dediğim gibi rahmetli Yusuf Nalkesen ile 36 şarkıya imza atmışız. Bunlardan ‘Gözlerin Doğuyor Gecelerime’, ‘Küsmeyin Geceler’, ‘Sen de Sev’, ‘Seviyorum’, ‘Kalbin Beni Anacak’ şarkılarımız yayına girmiş, geniş kitlelerce de sevilmiştir. Diğerleri arşivimde bekliyor.

 

28-Bestekar Necdet Tokatlıoğlu? Necdet beyle 1965 yılında Düzce’ye konsere geldiğinde tanıştık. 1970’de o emekli olup İstanbul Ortaköy’e yerleşmiş, ben de İstanbul’a tayin olmuştum. Dostluğumuzu sürdürdük. 1978’de Günaydın Gazetesinin beste yarışmasında jürideydi. Benim ‘Bir Sevgi İstiyorum’ şiirimi kendine ayırmış, besteledi, 1983 yılında o şarkıyla birlikte Altın Kelebek ödülü kazandık. Sonraları da ‘Boğaziçi’ ve ‘Sevdiğim Sensin’ şiirlerimi besteleyip okumuştur.

 

29- Bestekar Ziya Taşkent? Ankara Radyosu ses sanatçısı olan hemşerim Ziya Taşkent’le 1978 yılında Unkapanı’nda tanışma fırsatı bulabildik. Kendisine Bir Sevgi İstiyorum adlı şiir kitabımı takdim ettim. O kitaptaki şiirlerimden ‘Gökyüzünde Duman Bulutsun’, ‘Sevda Yolları’, ‘Dostum’, ‘Sen Gidince Sevdiğimi Anladım’, ‘Acı Yıllar’, ‘Doya Doya Sev Beni’, ‘Sabırla Geçirdim Uzun Yılları’ besteledi. ‘Gökyüzünde Duman Duman Bulutsun’ ile ikimiz TRT 1990 Müzik Ödülleri’nde ikincilik ödülü aldık. 17 Ağustos 1999 Depreminde Yalova’da kaybettik.

 

30- Bestekar Cavir Deringör? 1974’lü yıllarda dostum Nazmi Yükselen’in beni tanıştırdığı Elif Plak sahibi Kerem Güney ile çalışma aşamasında; o yıllarda tanıştığım Cavit Deringöl ile o yıl içinde ilk şarkımız “Öyle Yaktın ki Beni” bestelendi ve Gönül Akkor tarafından 45’lik plağa okundu. Deringöl, geçinemediği eşi için onun isteği üzerine “Sürtük”, “Sığıntı”, “Çok Pişmanım” şiirlerini yazdım, besteledi ve maalesef sonunda boşandılar. Cavit Deringöl ile sıkı bir çalışmaya girdik o yıllarda ve çeşitli sanatçıların okuduğu 15 şarkı yapılmış ve 5 de okunmamış şarkımız oluşabilmiştir. Yine aynı yıllarda bir gün beraberce Beyoğlu Parmakkapı sokakta yemek yedik, beni oradan aldı bir yere götürdü, orada kumar oynamaya başladı, ben kulağına “bu yerin bize uygun yer olmadığını” söyleyerek oradan ayrıldım, elindeki kağıtları kumar masasına bırakıp o da benimle geldi. Evine gidecek, çalışma yapacaktık, yolda dertleşirken bana “senin derdin dert midir, benim derdim yanında, kimselerde gördün mü böyle dert hayatında” dedi, kendisine cevabım “beterin beteri var, haline şükret dostum, yıllardır mutluluğun her gün peşinden koştum” şeklinde oldu, bunları not aldık, bir taksiye binerek Cavit Deringöl’ün evine geldik. Mutfakta çay demledik, ben yazılarımla uğraşırken Cavit elinde iki çayla kapıyı ayak ucu ile vurup açarak içeri girdi, çayı bıraktı yüzüme baktı “Çok üzgünsün arkadaş bir derdin mi var, sana da benim gibi çektiren mi var” sözleri çıktı ağzından, “bu da güzel” dedik. Bir kenarda o elinde keman besteler yapıyor, bir tarafta sözleri tamamlamak için yeni denemeler yapıyordum. Böylece bir hafta içinde “Çok Üzgünsün Arkadaş”, “Beterin Beteri Var” ve “Affet Beni Ne Olur” şarkıları bitti ve Affet (Çok Pişmanım) Gönül Akkor, Beterin Beteri Var Hüseyin Altın, Çok Üzgünsün Arkadaş Adnan Şenses tarafından 45’lik plaklara okundu, benin sözüm (imzam) bulunan “Çok Pişmanım” patlayacak diye beklerken, diğer iki şarkı patladı ve Gönül hanım şarkıyı patlatamadı. Kısmetim değilmiş, ne diyelim.

 

31- Zeki Müren’le dostluğunuz ve sanat çalışmalarınız oldu mu? Zeki Beyle hakikaten iyi bir dostluğumuz vardı. Zannederim 1991 yılıydı. Bodrum’da Zeki Müren’i istemiyorlardı. Çok üzülmüştüm. Hemen oturup bir şiir yazdım:

Baharı yaşamış tez bitirmişim

Gençliği elimden tez yitirmişim

Nereden nereye getirilmişim

Bir perde açıldı göründü yıllar

İçimde son bahar hüzünleri var

Bodrum’a, Zeki Müren beyefendiye gönderdim, “çok güzel olmuş, benim için bunu hüzzam beste yaptır” diye yazdı bana.Hemen Yusuf Nalkesen’e telefon açıp okudum. “Faksla şiiri” dedi, faksladım. 15-20 gün içinde beste Yusuf Nalkesen’den geldi. Kopyasını alıp Zeki Müren’e postaladım. Telefon açtı bana, “Yusuf bey şarkıyı ağlatmış, çok güzel ama ben bunu okurken ağlarım” dedi ve ekledi: “İlk kasetime okuyacağım, söz...” Ama birkaç ay sonra da İzmir’de vefat etti. Zeki Müren, kibar gerçek bir beyefendiydi. Hiç imza kullanmazdı, söz onun için imzadan bin kat daha etkiliydi çünkü.

32-Şiir yazmakla şarkı sözü yazmak arasında ne gibi farklar/benzerlikler var dersiniz? Şarkı sözü yazmak, şiir yazmaktan zordur, şarkı sözünde hiç kullanılmamış sözcükler üretmek gereklidir. Halit Çelikoğlu, toplumun istek ve arzularına uygun şiirler yazmış ve müzik olarak onlara ulaşınca ilgi görmüştür.

 

33- Güfte üzerinde yazarın yetiştiği ailenin, çevrenin, yaşadığı olayların etkisi ne kadardır” Tabii ki, şairin yaşantısının, çevresinin, yaşadığı olayların şiir üzerindeki etkisi büyüktür. Misal verecek olursak, Adliyeden 1981 yılında emekli oldum. Şaşaalı bir çevreden bir başka çevreye girince Yaranamadım şiirimi yazdım. Bu da sevilen şarkılar arasına girdi. Şiiri Uğur Bayar besteledi, Müslüm Gürses’e film ismi oldu.

 

34- Güfte yazarlığı size maddi olarak bugüne kadar neler kazandırdı?” Güfte yazarlığı maddi açıdan bir şey kazandırmadı. Manevi açıdan her şarkım çocuğum kadar önemli ve değerlidir. Bir de şarkıların toplum tarafından sevilmesi en yüce hazdır benim için. Bedeli takdir edilemez.

 

35- İlk güfte ödülünüzü hani şarkınızla, ne zaman ve kimden aldınız? İlk ödülümü bestekar İrfan Özbakır’ın bestelediği Adın Bir Dua Gibi şarkımdan, 23.2.1980 tarihinde Milliyet Gazetesinden aldım. İlk ödülümü on yeni ödül takip etti. Ama aldığım en büyük ödül şarkılarımıza değerli halkımızın alkışlarıdır bana.

 

36- İMÇ? İMÇ müziğin topluma ulaştığı yerdir. Sanatçı yapımları buradan topluma ulaşmaktadır.

 

37- Hayat sen ne çabuk harcadın beni” şarkınızın öyküsü? Albümü açtım, eski resimlere baktım, bir de aynanın karşısına geçtim, o anki halime baktım, sonra da “Hayat sen ne çabuk harcadın beni şiiri ortaya çıktı. Ali İhsan Kısaç besteledi. Zeki Müren 45’lik plağa okuyunca şarkı patladı. Ardından Hayri Şahin film yaptı. Ardından pek çok sanatçı seslendirdi. Şarkı hit oldu gitti yani.

 

38- Eller kadir kıymet bilmiyor anne, senin kadar kimse sevmiyor anne” şiirinizin öyküsü? Babam vefat etmişti, annem Adapazarı Yukarıdereköy’de yaşıyordu. 1970’lerin başları. Ben Düzce Adliyesinde memurum o zamanlar. Annemi Düzce’ye götürdüm, 15 gün kalmaya söz vermişti ama iki gün sonra “beni götür” diye tutturdu, ne sorduysam sebebini söylemiyor, çaresiz geri getirdim. Bir hafta sonra ablamdan acı gerçeği az da olsa öğrenebildim. Meğer bizim hanımın günü varmış savcı eşleriyle. “Sen köy kadınısın, konuşmayı oturmayı kalkmayı bilmezsin” diyerek annemi bir odaya kilitlemiş aç susuz. Bunu öğrenir öğrenmez eşimle bir kavgaya tutuştuk, boşandım hemen, İstanbul’a tayinimi istedim, gittim. Birkaç ay içinde de annem vefat etti. Sultanahmet parkında oturdum ben de bu şiirimi-güftemi yazdım:

Bir yar için seni terk edip gittim

Vicdanıma bir sor ne acı çektim

Kendimi ben sana emanet ettim

Eller kadir kıymet bilmiyor anne

Senin kadar kimse sevmiyor anne

 

39-Doğup büyüdüğünüz Adapazarı’yla ilgili güfte-şarkılarınız var mı? 6-7 tane var. “Bıraktığım gibi değil bu şehir” Burhan Bayar tarafından bestelendi, Gökhan Güney okudu, tvlerde klibi dönüyor. “Doğduğum topraklardan bir haber bekliyorum” şarkımı Muammer Çetinyay besteledi, Bülent Ersoy okudu, “Sapanca” şiirimi Bayram Durmaztuna besteledi.”Sakarya” şiirimi de Bayram bey besteliyor. Tabii ki ben bu güzel şarkılarımı, güzel kentim için yazdım. Pek tabii ki çocukluk günlerimin geçtiği yerlerde pek çok acı tatlı anılarım var. Unutmak mümkün değil

 

40- Çocukluğunuzdan en çok neleri özlüyorsunuz?’ Adapazarı’nın ve hemşerilerimin yosun gibi kokan kokusu, hasret hüznü vermez mi, Sapanca Gölü, Mor dumanlı dağların özlemi düşmez mi yüreğime...

 

04.09.2012

Bu yazı toplam 8392 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 1
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Yazarın Diğer Yazıları
    Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
    Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim