• İstanbul 14 °C
  • Ankara 17 °C

Yazarken Suskun Olur Yüreğim Esen Poyraza Karşı

M. Ali ABAKAY

Hayatın genelinde insan, başkasının dikkatini çekmek ister, farkılılığını yansıtmaya çalışır, ahvaliyle, konuşmasıyla, duruşuyla.

Bugüne kadar fazla şiir yayınlamadım. Yayınlanan şiirler, genelde şiir yazdığımız belli olsun düşüncesiyle, kitaplaşacak değerde olmayan kimi çalışmalar.

Düzyazı denilen nesir olarak benimsediğimiz çalışmalarımız, kendimizce daha bir öneme sahip. Düzyazı –nesir hakkında bilgi vermekten uzağız, erbabına. Şiirden sonra düz yazı dememizin sebebini ifade edelim.

Yazıların daha fazla okunur olması için yazı başlıklarının çarpıcı-itici olması elzemdir, günümüzde. Bazen kitap adlarının kitabın satın alınmasında büyük pay sahibi olduğu, kaçınılmaz bir tespittir. Bu sebeple yazılar kaleme alındıktan sonra, dikkat çekici hale büründürülmesi için başlıklar konuyla bağlantılı, oldukça iddialı tarzda atılır.

Gazete manşetlerinde bu durum, az kelime çok ifade esası gözetilerek geçerlidir. Gazetelerin sıkıntısı, az kelime ile çok manayı bir araya getirmekten kaynaklanır. Her gün çıkan gazete manşetine bu nedenle bazen bir elemanın tahsisi mümkündür, Yayın Yönetmeninin dışında.

Yazılarda seçilen başlıkların çarpıcı ve yazıyı okunur kılması için şiir tadında mısralar seçilir. Son dönemde ben, bir şiirimden bir mısra seçerek, yazının hem bu mısra etrafında şekillenmesini sağlıyor hem de kolaylıkla yazmamıza zemin hazırlıyor.

“Yazarken suskun olur yüreğim esen poyraza karşı”   derken neler düşünmüşümdür, Rabbim bilir!.. Belki sabah namazı sonrası pencereyi açmış, esintiye karşı durmuş, bu mısra ile şiirim şekillenmiş.

Bazen politika işiyle amel ettiği söylenenler, böylesi çarpıcı birkaç cümleyle çok şeyin belini kırar, haklı ya da haksız.

Dünün dün bugünün bu gün olduğunu, yolların yürünmekle aşınmayacağını bilmeyen mi var?

Hiçbir şeyden habersiz güvercini sembol yapıp kanatlarını kıranları mı söyleyelim…

Keçisi çalınan müftünün  “Müftü keçi çaldı.” seklindeki suçlanmasını mı anlatalım?

Camii kubbesi çökmüşken “Cami mihrabı çöktü” diye manşet atan muhabiri mi anlatalım?

“Bu sene de Bayram Cuma Günü’ne Rastladı.” diyeni mi anlatalım?

“Yahu Müslümanlar, geçen yıl iki bayram yaptı. Bu yıl yapmasalar ne olur?” diyen cühelayı mı anlatalım?

Anlatılacak çok şey var, aslında. Verdiğimiz misaller, sadece bir kaçı. Gerisini siz düşünün!..

16.04.2014

Bu yazı toplam 703 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim