• İstanbul 20 °C
  • Ankara 26 °C

Sözlüklerde böcekler

Önder SAATÇİ
Zaman zaman Türkçe sözlükleri karıştırıp bazı madde başlarını gözden geçiriyorum. Dilimizde yeni yeni oluşmaya başlayan kelimeler veya anlamların sözlüklere ne ölçüde yansıdığını araştırıyorum. Bazen sözlük düzenleyen kişi ve kurumlara, tesbit ettiğim yeni kelimeleri veya anlamları ileterek sözlüklerine eklemelerini teklif ediyorum. Bazen de ilgimi çeken hususları birkaç satırla  yazıya döküyorum. Geçen gün de aklıma “böcek” kelimesi geldi. Bunun için ulaşabildiğim basılı sözlüklere ve internet sözlüklerine baktığımda kelimenin çok değişik bir manzara arz ettiğini gördüm.

 

Her şeyden önce, “böcek” kelimesi her sözlükte aynı şekilde anlamlandırılmamış ve aynı sayıda anlamla karşılanmamış. Meselâ, en kalabalık anlamlandırma Ötüken Türkçe Sözlük’te. Burada kelimenin tam yedi anlamı var. Aynı kelimenin karşılığında, Doğan Büyük Türkçe Sözlük’te dört, TDK’nin sözlüğünde üç, Dil Derneğinin sitesindeki sözlükteyse yalnızca bir anlam verilmiş. Anlaşılan, Dil Derneği Türkçeyi tasfiye ede ede nihayet kuşa (yoksa böceğe mi demeliydim) çevirmeyi başarmış…

 

Sözlüklerde kelimenin temel anlamının nasıl karşılandığına bakarsak manzara şöyle: Doğan Büyük Türkçe Sözlük dışında kalan diğer sözlüklerde “böcek” biyoloji kitaplarındaki gibi, efrâdını câmi ağyârını mâni, yani enine boyuna tanımlanırken Doğan sözlüğünde “Küçük hayvancık, haşarat” tarifiyle yetinilmiş. Bu tanımda –cık eki alan kelimenin küçük sıfatıyla da nitelenmesi bir dil hatası.

 

Sözlüklerimizde birçok kelimenin “dil devrimi”nden önceki yaygın kullanım şekli de verilir. “Böcek” için de eskiden “haşere” ve “haşerat” kullanıyorduk. Ötüken sözlüğünde bu iki kelimeyi de “böcek” karşılığında görüyoruz; ama diğerlerinde ya “haşere”  var ya da  ”haşarat”. Ancak, bu durum sözlük kullanıcılarını yanıltmamalı. İncelediğimiz sözlüklerin hepsinde de “haşerat” veya “haşarat” ayrı ayrı madde başları olarak yer almış. Bu madde altındaki mecaz anlamsa çok ilgi çekici. Türkçemizde değer verilmeyen ve zararlı olduklarına inanılan kimselere de mecaz anlamda “haşerat/haşarat” diyoruz. Bu kelimenin imlâsındaki farklılığa da yalnızca dikkat çekmekle yetiniyorum.

 

Demin, bazı sözlüklerdeki anlamlandırmaların diğerlerine göre daha kısıtlı olduğundan söz etmiştik.  Meselâ, Ötüken Türkçe Sözlük’te verilen, “istakozgillerden ilk ayakları küt kıskaçlı, 30– 40 cm uzunluğunda, sarı renkli, yenilebilen bir deniz hayvanı; langust” anlamına diğer sözlüklerden yalnızca TDK’nin Türkçe Sözlük’ünde rastlıyoruz. “İmparatorluk döneminde eski hırsız ve yankesicilerden kurulu gizli zabıta teşkilatında, aralarında kadınların da bulunduğu görevlilere verilen ad” anlamıysa sadece Ötüken Türkçe Sözlük’te yer alıyor. Bit anlamınaysa bir tek Doğan Büyük Türkçe Sözlük yer vermiş. Ötüken Türkçe Sözlük’ün tanımındaki “yenilebilen” kelimesi ise “yenebilen” şeklinde olmalı.

Kelimenin mecaz anlamlarında da sözlükler arasında bazı ihtilâflar var. Meselâ, Ötüken Türkçe Sözlük’te “böcek”in mecaz anlamı “sevimli çocuk” olarak verilmişken Doğan Büyük Türkçe Sözlük’te bu mecaz “ufak tefek esmer insan” şeklinde açıklanmış. Sizin de aklınıza takılıyordur. Kelime bu mecaz anlamıyla yalnızca çocuklar için mi kullanılıyor; yoksa aynı özellikleri taşıyan büyüklere de “böcek” denir mi?.. Bu tereddüdünüzü gidermek için TDK’nin Türkçe Sözlük’üne baktığınızdaysa “böcek gibi”  deyimiyle karşılaşıyorsunuz ve içinizden bir “hayda!” çekmek geliyor. Deyimin karşılığındaysa “ufak tefek ve esmer çocuk” ibaresini okuyorsunuz. Dile demokrasiyi uygularsak bakın ne çıkıyor: Doğan ve TDK sözlükleri bu mecazın esmerler için kullanılmasında hemfikir. Ama çocuklara  mı, büyüklere  mi “böcek” deneceği hususunda ayrılıyorlar. Ötüken Türkçe Sözlük’se mecazda sevimliliği öne çıkarmış, esmerlik ve ufaklık kavramlarına pek aldırış etmemiş. Bu durumda okuyucu Doğan ve TDK sözlüklerine mi itibar etmeli; yoksa bir sürü kitap karıştırıp bu kelimenin bir de edebî eserlerde izini mi sürmeli. Bu işi okuyucu yapacak olduktan sonra sözlüklere ne gerek var!.. Bu gibi durumlarda kelimelerin anlamlarının mutlaka bir tanıkla desteklenmesi gerekli.

“Böcek” kelimesinin zaman zaman filmlerde veya haber bültenlerinde dinleme aleti anlamında kullanıldığına sizler de şahitsinizdir. Bu yeni anlamın sözlüklerimize girip girmediğini anlamak için aynı sözlükleri karıştırdığımızda bu anlama bir tek Ötüken Türkçe Sözlük’te, o da “argo” kaydıyla rastlıyoruz: gizli dinleme aygıtı. Oysa “böcek” bu anlamıyla argoyu aşarak günlük dile çoktan yerleşmiş durumda. Yalnız bu tanımda “gizli” kelimesi “aygıt”ın sıfatı olarak kullanılmış. Halbuki gizlilik dinleme işini de kapsıyor. Bu tanımın, “bir ortamı veya başkalarının telefon konuşmalarını gizlice dinlemeye yarayan küçük , görülmesi zor alet” şeklinde olması beklenirdi. Bu arada, “böcek”in yalnızca Ötüken Türkçe Sözlük’te verilen diğer bir anlamı(etken eş cinsel erkek) gerçekten argodur.

 

“Böcek”in dinleme aleti olarak kullanımı bize “telekulak” kelimesini de çağrıştırıyor; ama incelediğimiz sözlüklerin hiçbirinde “telekulak” yer almıyor. Sözlüklerde bulamadığımız bu kelimeyi ister istemez devrin Lokman Hekimi Google Hoca’ya sorduğumuzda ortam veya telefon dinleme aleti için bazen “telekulak” bazen “böcek” dendiğini görüyoruz. Ancak  “telekulak” kelimesini “böcek” maddesine yamamakla iş bitecek gibi görünmüyor. Çünkü, bir internet sitesinin[1] dinleme cihazları hakkında verdiği bilgilere bakarsak “telekulak” şu anlamlarda kullanılıyor:

 

1. bir alıcı ve gizli bir verici cihazdan oluşan, telefon veya ortam dinlemeye yarayan alet, böcek.

2. başkalarının telefon konuşmalarını dinlemek için programlanmış bilgisayar yazılımı.

3. belli bir amaçla başkalarının konuşmalarını dinleme işi.

 

Bu durumda, bundan sonra sözlüklerde önce “telekulak” kelimesini madde başı yapıp “böcek” kelimesini de ayrı bir maddede göstermeli ve birini diğerine göndermeyle açıklamalı.

 

Sözlüklerdeki bu kısa gezintiden(yoksa sörf mü demeliydim) sonra anlaşılıyor ki kelimelerimiz ürüyor, sözlüklerimiz büyüyor ve her geçen gün kelimeler denizi uçsuz bucaksız bir dil ummanına dönüşüyor. Bu ummanda yüzen okuyucu sözlükleri eline aldığında güvenilir tanımlar ve izahlar bulmak ister. Ancak bugün için sözlüklerimiz arasında bir uyum olmadığı gözler önünde.

 

Sözlüklerdeki karışıklık kafalarımızı da karıştırır, bizden söylemesi.

Önder SAATÇİ

27.01.2013

 

Bu yazı toplam 3005 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim