• İstanbul 16 °C
  • Ankara 21 °C

Çanakkale’den Ders Çıkarmak

Önder SAATÇİ

Japonlar okul çağındaki çocuklarını Hiroşima ve Nagazaki’ye götürerek 1945’te başlarına gelen nükleer facianın izleri üzerinden yeni nesillere canlı tarih dersleri verirlermiş. Japon çocukları buraları gezerken ABD’nin, atalarına lâyık gördüğü muameleyi gözleriyle görüp ibret alıyor olmalılar. Bu gezilerin, Japon çocuklarına Japon mucizesinin hangi badireleri atlatarak gerçekleştirildiğini ve millî aidiyetleriyle gurur duymalarını sağladığı söylenir. Kim bilir, belki Japonlar bu gezilerden, sömürgeci gayelerle başkalarına saldırmanın bazen geri teptiğini de çıkarıyorlardır.

Bizdeyse Çanakkale gezileri son zamanlarda revaç buldu. Hatta, Çanakkale Şehitliği’nin çevre düzenlemesinin de son yıllarda tamamlandığını biliyoruz. Şüphesiz, Çanakkale’den çıkaracağımız pek çok ibret dersi var. Ancak, Çanakkale’yi bir tarihî dekor veya bir magazin malzemesine çevirmemek şartıyla.

Her şeyden önce, Çanakkale Şehitliği’ni gezip görmek tek başına bir işe yaramaz. Bu ülkenin tarih kitaplarına Çanakkale’yi bir daha yazmak lâzım. Ne de olsa Çanakkale’de, bugün sınırlarımız dışında kalan Kerkük, Batum, Suriye, Filistin, Balkanlar ve daha pek çok yerden gelenler birlikte yatarlar. Kısacası Osmanlı’nın omurgasını teşkil eden Müslüman nüfusun bağrından koparak Çanakkale’ye akan ve şehadet şerbetini içenler Çanakkale’nin toprağına karışarak Hakk’a yürürlerken İslâm kardeşliğinin ve kader birliğinin sembolü haline gelirler ve kendini ziyarete gelenlere cennetten selâm gönderirler. “Bir gül bahçesine girercesine kara toprağa giren” şehitlerimiz Türk, Kürt, Arap, Lâz, Çerkez, Arnavut, Boşnak demeden düşmana göğüslerini siper ettiklerini vicdanlara sessiz çığlıklarıyla haykırırlar. Çanakkale’deki şehit mezarları “Müslüman-Türk” kimliğinin bu kardeşlik temelleri üzerine atıldığının dosta düşmana ilânıdır.

Çanakkale ruhunun, Osmanlı’dan kopan bütün Müslüman milletlerin ve bilhassa Osmanlı mirasına düşmanlık ederek bir “Arap” kimliği geliştirmek isteyen bazı Arap ülkelerinin tarih kitaplarında da bu yönüyle işlenmesi lâzım. Heyhat ki Fuzulî’nin kabrini yerle bir edenlerin, Hatay’ı kendi sınırları içinde gösterenlerin, Ecyad Kalesi’ni yıkarak üzerine beş yıldızlı otel dikenlerin, bunu, kendiliğinden yapmasını beklemek beyhudedir. Ama bu gerçek gün gibi de ortada. Osmanlı’nın dünya siyasetinden çekilmesinin bütün İslâm dünyası  için ağır bir bedeli olduğunu, Kudüs’ten Osmanlı bayrağı indikten sonra oraya herhangi bir Arap bayrağı çekilemediğini, Arapların son yüzyılda 25 parçaya bölünerek boyuna çekiştiklerini görebilen gönül gözü açık Arap aydınlarının Çanakkale’de yatanların ebedî İslâm kardeşliğini kavramaları, bu kardeşliğe inanmaları ve gür sesle kendi kamuoylarına bu hakikatleri haykırmaları beklenir. Kısacası, Çanakkale’nin, hem Türk hem de İslâm tarihinin altın bir sayfası ve “Bedir”den başlayan şehadet ve gaza kültürüyle yoğrulmuş ortak tarihimizin 20. yüzyıldaki bir halkası olduğu bütün İslâm camiasının idrakına sunulmalı.

Çanakkale’yi ziyaret edenlerin yalnız bizim halkımız olmadığını biliyoruz. Anzaklar(Avusturya ve Yeni Zelanda) da her yıl Çanakkale’ye gelerek kendi ölülerini anarlar. Onlar da İngiliz sömürgeciliğinin bir başka açıdan kurbanlarıdır. Kendilerine, Osmanlı hazinelerine konma vaat edilerek savaşa getirilen Anzaklar bu topraklarda ölümü tadınca kazın ayağının öyle olmadığını görmüşlerdir. Bu taife de Çanakkale’de, İngiliz kimliğinden farklı bir kimlik geliştirebilmenin ipuçlarını arıyor. Bu haliyle Çanakkale her millete ayrı ayrı ibret dersleri veriyor. Belki de diplomatik ziyaretlere gelen bütün ülkelerin ve bilhassa İslâm ülkelerinin devlet yetkililerini Çanakkale’ye götürerek herkesin buradan kendi payına düşeni almasına vesile olunmalıdır.

 

 

 

Bu yazı toplam 1126 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim