• İstanbul 16 °C
  • Ankara 24 °C

Yeni nesil öğretmenler geliyor

Önder SAATÇİ

Bizde bir adet vardır. Tepedekiler aşağıdakiler hakkında bir karar alırken onlara sorma lütfunda bulunmazlar. Sorsalar da bir kenara not ederler, sonra yine bildiklerini okurlar. Zaten ne demişler, İmam bildiğini okur.

YÖK, kısa bir süre önce fen-edebiyat mezunlarından esirgediği öğretmenlik hakkını yeniden bu fakülte mezunlarına bahşetti(!) YÖK’ün bu kararı elbette sevindirici.  Ancak bu gibi kararlar üniversiteleri deneme tahtasına çeviriyor. Bir ülkede siyasî irade belli bir fakültenin mezunları hakkında geçmişteki gibi kısıtlayıcı bir karar  alıyorsa o ülkede meslek planlaması diye bir meselenin yürürlükte olması lâzım. Böyle bir planlamanın ne derece meşru olacağı da ayrıca tartışma konusudur. Bundan başka, geçmişte alınan kısıtlama kararının, zaten fırsat eşitliği prensibine de aykırı olduğu apaçık ortadaydı.

İnternette dolaşırken, vatandaşların bu haberle ilgili yorumlarını da okuma fırsatı buldum. Bir vatandaş fen-edebiyat fakültelerinin daha düşük puanla öğrenci aldığını bu yüzden yeni kararın yerinde olmadığını beyan ediyordu. Bir başkası  da KPSS’de daha fazla adayın birbiriyle yarışacağını, bu yüzden alınan kararın bir işe yaramayacağını bildiriyordu.

Bu gibi itirazların elbette kendi içinde bir mantığı var. Ancak şunu da bilmek lâzımdır ki aynı bilim dalında tahsil gören fen-edebiyat ve eğitim öğrencileri aynı dersleri okur ve aynı donanımla yetiştirilir. Kaldı ki eğitim fakülteleri bile farklı puanlarla öğrenci alır. Bu durumda iki fakülte arasında böyle bir ayrıma gitmek doğru değildir. KPSS’de rekabetin artması ise matematik bakımından doğrudur. Ancak bütün bunlar bir ülkenin insanları arasında fırsat eşitliğini ortadan kaldırmayı haklı kılan gerekçeler değildir. Kaldı ki geçmişte alınan kısıtlama kararı birçok fen-edebiyat fakültesinde hem öğrenci kaybına hem de öğrenci kalitesinin düşmesine sebep olmuştu. Bir de yakın zamana kadar açılan sertifika kurslarının üniversitelere getireceği paradan da üniversiteler mahrum bırakılmıştı. Zaten, harçların 1. Öğretimden kaldırılmış olması-ki bu da fırsat eşitliğine aykırıdır- üniversitelerin elini kolunu bağlamıştı.

Yalnız bana kalırsa üniversiteler bu kurslara fazla bel bağlamamalı. Zira bu meselenin daha   verimli ve sistemli bir şekilde yürütülebilmesi için bazı yeni yapılanmalara gidilmelidir. Bugünün hızla büyüyen Türkiye’sinde eğitimi mümkün olduğu kadar tabana yaymak ve bu hizmetlerin sürekliliğini sağlamak için yeni nesil öğretmen ordusuna ihtiyaç var. Bu yüzden ilkin rektörlüklerin bünyesinde eğitim bilimleri bölümleri açılarak buralara okutman veya öğretim görevlileri alınmalı. Bu akademik personel fen-edebiyat öğrencilerinin eğitim derslerini yürütmeli. Eğitim dersleri de mezuniyet sonrasına bırakılmadan -çünkü bu da fırsat eşitliğine aykırıdır- tıpkı eğitim fakültelerinde olduğu gibi dört yıla yayılmalı. Buna karşılık, eski mezunların da aynı haktan yararlanabilmesi için bir müddet daha sertifika kursları devam ettirilebilir. Yalnız kurslara katılmada herkesin önünü açmak şartıyla…

Bunun yanında eğitim fakülteleri ile fen-edebiyat fakülteleri arasında yeniden bir işlev ve görev dağılımına da gidilebilir. Mesela, eğitim fakülteleri daha ziyade okul öncesi, sınıf öğretmenliği, PDR, eğitim yönetimi, ölçme değerlendirme, eğitim planlaması, vb. dallarda mezun verirken fen-edebiyat fakülteleri branşlarda öğrenci yetiştirebilir. Ancak üniversiteye aşırı ilgi, bu hususun hayata geçirilmesini bir müddet geciktirebilir.  Ama yine de bunu, geleceğe dönük iyi bir planlamayla başarmak mümkündür.

Bu meseleye daha farklı bir pencere de açabiliriz:

Sıkıntıları da olsa yarım asrı aşan bir demokrasi tecrübesine sahip ülkemizde yöneticiler attıkları adımları bir daha gözden geçirme noktasına gelmişlerdir. Bu da ülke için ayrı bir kazançtır. YÖK’ün aldığı yeni kararın, Millî Eğitim Bakanının yönettiği bir toplantının sonucunda gelmesi her ne kadar yaklaşmakta olan seçimlere bir yatırım şeklinde algılanmaya müsaitse de gene de bu adımın milletimiz için hayırlara vesile olmasını temenni ederiz.

 

Bu yazı toplam 2558 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim