Hükûmet bu meseleyle yüz yüze gelirken bütün bunları masaya yatırmış mıdır, bilemiyoruz. Ama politikanın, sonraki hamleleri da hesaplama sanatı olduğu düşünülürse böyle bir politikadan mahrum olduğumuz ortada. Yok eğer, Hükûmet bu meseleyi sadece gündemde tutarak muhataplarını oyalamayı düşünüyorsa o da çıkar yol değil. Çünkü etnik taleplerin ardı arkası kesilmiyor, elimizi verdikçe kolumuzu kaptırıyoruz. Kaldı ki Hükûmetin muhatapları sorunu çözmek için değil alevlendirmek için siyaset sahnesindeler.
Eğitim dili meselesine bir de kültür penceresinden bakmak lâzım. Bilinmelidir ki bir ülkenin resmî dili ve eğitim dili o ülkedeki hâkim kültür dilidir. Bugün Türkiye için bu dil Türkçedir. Türkçe bu noktaya tarihin çetin şartlarından geçerek gelmiştir. Orhun Abideleri, Divan-ı Lûgat’i-Türk, Kutadgu Bilig, Dede Kokut Kitabı Türkçenin abide eserlerdir. Yunus Emre, Ali Şir Nevaî, Fuzulî, Mehmet Akif, Yahya Kemal, Necip Fazıl Türkçeye emek veren şairler ve yazarlardır. Bugün Türkçenin eğitim ve kültür dili olması bu zengin birikiminden kaynaklanır.
Gerek hükûmet gerek aydınlar meseleye yaklaşırken bunları da göz önünde bulundurmalıdır.
07.08.2013
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.