Türkçe üzerine kalem oynatanların yazdıklarına baktığımızda, nedense içimizi bir karamsarlık kaplıyor. Peki, dilimiz, gerçekten freni patlamış kamyon gibi uçurumdan aşağıya hızla yuvarlanıyor mu? Gelecek yüzyılda, bizi bir İngiliz-Türk-Lâtin esperantosu mu bekliyor, yoksa dilimiz kendi mecrasında akmaya devam mı ediyor?..
Bir dilin emin adımlarla yoluna devam ettiğini söyleyebilmek için şüphesiz herkesin üzerinde ittifak ettiği bazı ölçütler konabilir. Meselâ, kelime hazinesinin yenilenmesi bunlardan biridir. Dilimiz, asrın başındaki gibi bir kelime okyanusu içinde yüzmese de kelime kadrosu epeyce yenilenmiştir. Bu arada, hayatımıza giren yeni meslekler ve iş alanları Türkçeyi gün gün, bir kısmı alıntı da olsa, yeni terimlerle de donatmıştır. Bütün bunlar, kelime sayısı ve anlam ayrıntılarındaki kayıplarımıza rağmen, dilimizin yine de çağın ihtiyaçları doğrultusunda hareketliliğini, üretkenliğini kaybetmediğinin göstergeleridir.
Yukarıdaki görüşler iyimser bir bakış açısının satırlara dökülmesi şeklinde de yorumlanabilir, elbette. Ancak şurası muhakkak ki Türkçe bir şekilde yoluna devam ediyor, her gün kendine yeni nefes alma kanalları buluyor. Meselâ, dilimiz son bir asırda pek çok deyim kazandı. O derece ki şahsî tesbitlerimize göre, bir kısmı kaydedilmiş olsa da iki binin üzerinde bir deyim malzemesi, bugün sözlüklere eklenebilecek durumda. Bu deyimlerin çoğu da gelişen teknoloji, yükselen refah seviyesi ve basın yayın faaliyetleri sayesinde üretildi. Gazete haberlerinde, manşetlerinde, köşe yazılarında veya görüntülü yayıncılıkta anlatılanı ilgi çekici kılmak, merak uyandırmak ve hedef kitleyi etkilemek için sık sık deyimlere başvuruluyor. Yine tesbitlerimize göre, yalnız futbol yayınlarında bile dokuz yüze yakın deyim teamüldedir. Halkımızın ürettiği ve deyim sözlüklerine girmemiş; oysa günlük hayatta sıkça kullanılan deyimler de cabası. Bu malzemenin ehil ellerce işlenerek sınıflandırılması, sözlükler halinde belgelendirilmesi gereklidir. Ayrıca metinler taranarak bu gibi kalıplaşmaların hangi süreçlerde, hangi saiklerle meydana geldiği araştırılmalıdır. Dilimizden esirgenmeyecek bu çabalar Türkçenin zenginliklerinin ortaya konmasına ve ifade imkânlarının gelişmesine katkıda bulunacaktır.
*** *** ***
Aşağıda yeni deyim hazinemizden bir demet sunuyorum. Bu deyimlerden (●) ile işaretlenenler TDK’nın internet sayfasındaki Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü’nde ya aynen ya başka bir kalıp içinde ya da az çok farklı anlamlarla kaydedilmiştir. Bundan başka, derlediğimiz bazı deyimlerin anlamı verilirken bir başka deyimden yararlanılmıştır. Bu durum deyimlerden birinin yerine diğerinin daha sık kullanılmaya başladığının da bir göstergesidir. Bu gibi deyimler ● işaretiyle verilmiştir.
Son yıllarda hayatımızı âdeta esir alan bankacılık faaliyetlerinden elde edilen deyimler:
Açık çek vermek: bir kişiye güvenerek ona birçok imkân sunmak
Geniş bir kredisinin bulunması: kişinin çok itibarlı olması
Kredisini bitirmek/tüketmek: kişinin artık güvenilmez olması, karşı taraftan müsamaha görmez olması
Kredi açmak: borç para vermek, birine fırsat verip ne yapacağını beklemek (●)
Sağlık hizmetlerinin en ücra yerlere kadar ulaştırılması sonucunda dilde, tıp terimlerinin de içinde bulunduğu birçok deyim ortaya çıktı:
Baypas etmek: siyasette veya bürokraside yetkili kişinin çıkardığı bir engeli başka bir yolla aşmak
Bıçak altına yatmak: ameliyat olmak (●)
Bitkisel hayata girmek: komaya girmek ●
(birine) Deli gömleği giydirmek: kişiyi hak etmediği bir muameleye tabi tutmak
Doktor yazısı gibi: okunaklı olmayan yazı
Masada kalmak: ameliyat sırasında ölmek
Masaya yatırmak: sorunu incelemeye başlamak (●)
Neşter vurmak: sorunu çözmeye teşebbüs etmek (●)
Uzman yardımı almak: hekime müracaat etmek
Örgün eğitimin hayatı kuşattığı bir çağda okul ve eğitimle ilgili bazı terimlerle kurulan deyimler:
Dersine çalışmak: hazırlıklı olmak
Geniş açıdan bakmak: meseleyi bütün yönleriyle ele almak
Karnesi zayıf olmak: bir kişinin belli bir konuda üzerine düşeni yapmaması
Kitabını yazmak: bir işi çok iyi bilmek, çok iyi yapmak
Notunu vermek: kişi hakkında kötü bir kanaate varmak (●)
Ortak paydada birleşmek: asgari müştereklerde birleşmek
Sınıfı geçmek: bir işte başarılı olmak
Sınıfta kalmak: bir işte başarısız olmak (●)
Yeni bir sayfa açmak: Geçmişte olanları unutup geleceğe yönelmek
Ekonomiyle ilgili haberlerin sıklıkla basın yayında yer alması ve ekonominin insan hayatında çok önemli hale gelmesi sonucunda oluşan yeni deyimler:
Günü kurtarmak: yarını düşünmeden sadece bugünkü kazancı önemsemek (●)
Kara para aklamak: yasa dışı yollarla elde edilen parayı yasallaştırmak için yatırım yapmak(●)
Kemer sıkmak: sıkı tasarruf tedbirleri almak (●)
Köşeyi dönmek: şaibeli yoldan zengin olmak (●)
İletişim ve teknoloji çağında üretilmiş deyimler:
Bağlantı kopmak: iletişimin kesilmesi, kişilerin birbirini anlayamaz olması
Çağrı atmak/bırakmak: karşı tarafın telefonunu bir kez çaldırıp aramayı bitirmek
Devre dışı kalmak: bir kişinin veya durumun, hadiselerin seyri üzerindeki rolünün kısıtlanması veya engellenmesi (●)
Düğmeye basmak: bir süreci başlatmak
Elektrik almak: birinden hoşlanmak, onu ilgi çekici bulmak (●)
Emniyet sübabı olmak: muhtemel bir tehlikeden korunmak için bazı kazanımların feda edilmesi
Frene basmak: düzenli ve aksamadan gerçekleşen işi yavaşlatmak
Freni patlamış kamyon gibi: kontrolden çıkmış olmak
Jeton düşmemek: geç anlamak
Jeton köşeli (olmak): geç anlamak
Mesaj atmak: cep telefonuyla veya e-postayla iletimde bulunmak
SOS[1] vermek: bir kişinin veya kurumun tehlikede olduğunu bildirmek
Telefona çıkmamak: telefonla aranan kişinin cevap vermemesi
Çeşitli spor dallarının radyo ve televizyondan naklen yayınlanması sırasında ortaya çıkan deyimler:
Bir potada eri(t)mek: kaynaşmak, kaynaştırmak (●)
Burun farkıyla kazanmak: az bir farkla yarışı önde bitirmek
Havlu atmak: pes etmek ● (●)
İpi göğüslemek: birinci gelmek, bir işte en başarılı olmak
Kılıçlar çekilmek: taraflar arasındaki gerginliğin kavgaya dönüşeceğini anlatan bir söz
Nakavt olmak: büsbütün kaybetmek
On ikiden vurmak: tam isabet kaydetmek
Puan kaybetmek: gözden düşmek ●
Sağ gösterip sol vurmak: kandırmak
Tur bindirmek: başkalarını, kendisine yetişemeyecek kadar geçmek (●)
Futboldan dilimize kazandırılan deyimler[2]:
Aralarında paslaşmak: Menfaatleri birleşen kişilerin birbirleriyle yardımlaşması, dayanışması
Bir sıfır geride başlamak: başkalarına göre bir konuda daha donanımsız olmak
Bir sıfır önde başlamak: başkalarına göre bir konuda daha donanımlı olmak
Dakka bir gol bir: bir işe başlar başlamaz kötü bir gelişmeyle karşılaşmak
Direkten dönmek: ramak kalmak ●
Gol atmak: birini zor duruma düşürmek (●)
Gol yemek: birinin yaptığı bir işe karşılık verememek, yanlışı görülmek (●)
Markaj(ın)a almak: bir kişiyi sıkı takibe almak
Pas vermemek: karşı cinse umut ve cesaret vermemek, gösterilen ilgiye kayıtsız kalmak (●)
Sahaya inmek: beklenen bir işe başlamak
Sarı kart göstermek: uyarıda bulunmak
Ters köşeye yatırmak: kandırmak
Top (birinde olmak): bir konuda davranma serbestliğine sahip olmak
Topu taca atmak: sürüncemede bırakmak, üstüne alınmamak ● (●)
Uzatmaları oynamak: çok yaşlanmak, ölmek üzere olmak (●)
Yanlış ata oynamak: isabetsiz tahminde bulunmak (●)
Basın yayında sıklıkla verilen ölüm haberleri de zamanla, Türkçede, ölüm kavramı etrafında oluşmuş deyimlere yenilerinin eklenmesini sağlamıştır:
Aramızdan ayrılmak: ölmek
Bu dünyadan ayrılmak: ölmek
Dünya değiştirmek: (argo) ölmek
Dünyaya gözlerini kapamak: ölmek (●)
Hayata gözlerini yummak: ölmek (●)
Öbür tarafa gitmek: ölmek (kişinin ölümünü hafife alarak kullanılan bir deyim)
Son yolculuğuna uğurlanmak: cenazesi kaldırılmak ●
Köşe yazılarında soyut siyaset ve toplum meselelerini somutlaştırarak vermek için sıklıkla kullanılan deyimlerden bazıları:
Alternatif oluşturmak: başka seçenekler sunmak, yenisini ve daha iyisini ortaya koymak
Amacından sapmak: iyi niyetle başlanan işin amaca hizmet etmez hale gelmesi
Amerikayı yeniden keşfetmek: bilinenleri, yeni bir bilgi elde etmişçesine başkalarına duyurmak, sorunu çözmek için bilinen yoldan gitmemek
At gözlüğüyle bakmak: meseleleri her yönüyle ele almamak
Aynı gemide bulunmak: kişilerin veya kurumların karşılaşacakları iyilikten de kötülükten de aynı derecede etkilenecek olması
Bakış açısını değiştirmek: eskisi gibi düşünmemek
Basına tanıtmak: basın mensuplarına tanıtmak
Başka mecralara çekmek: konuyu saptırmak
Bedel ödemek: belli bir sonuca ulaşmak için çok sıkıntı çekmek
(sözü) cımbızla çekmek: söylenenlerin siyak ve sibak(bağlam)ını gözetmeden bir veya birkaç kelimeyi öne çıkarıp üzerinde konuşmak, tartışmak
Birinci ağızdan duyurmak: haberi, habere konu olan kişiden alarak yaymak
Büyük fotoğrafı (resmi) görmek: meseleyi bütün yönleriyle ele almak:
Diyaloğa açık olmak: kendisiyle konuşulması, anlaşılması kolay olmak
Diyaloğa girmek: iletişim kurmak, sorunları çözmek için karşısındakiyle konuşmak
Gömlek dar gelmek: hukukî düzenlemelerin toplumun ihtiyaçlarını karşılayamaması
Masadan kalkmak: taraflardan birinin, anlaşmazlığı çözmek için yürütülen müzakerelere devam etmekten vazgeçmesi
Tarihe not düşmek: bir konuda durumu tesbit ederek yazıyla belgelemek
(biriyle) Anladığı dilden konuşmak: kişinin sertliğine karşı sertlikle karşılık vermek
Batı kültürünün etkisiyle oluşan veya İslâmın dışındaki dinlerin bazı terimleriyle kurulan deyimlerimiz:
Aforoz etmek: kişiyi dışlamak (●)
Bardağın boş tarafını görmek: karamsar olmak
Beyaz atlı prens(ini) beklemek: eş seçiminde titizlik gösteren kızlar için söylenen bir söz.
Bir şans daha vermek: bir konuda başarısız olan kişiye, başarması için bir fırsat daha vermek
Blöf yapmak: karşısındakini, elinde bir müeyyide varmış gibi korkutmak, tehdit etmek
Burası Patagonya mı?: Burada istediğin gibi hareket edemezsin, anlamında bir söz.
Burnuna pis kokular gelmek: gayrı meşru işlerin yapıldığını hissetmek
Buz dağının görünen kısmı: bir meselenin daha başka taraflarının da bulunduğunu anlatan bir söz
Çanlar (birisi için) çalmak: suyu kaynamak ●
Günah çıkarmak: pişmanlığını ifade etmek (●)
Günah keçisine çevirmek: başkalarının suçundan dolayı her zaman, aynı kişiyi cezalandırmak
Halının altına süpürmek: sorunların çözülmeyip sonraya bırakılması
Tehlike çanları çalmak: tehlikenin yaklaşmasını anlatan bir söz (●)
Timsah gözyaşları dökmek: pişmanlığını ifade eden kişinin samimi olmaması
Tiyatro ve sinema terimlerinden yola çıkılarak oluşturulmuş deyimler:
Gişe yapmak: filmin çok para kazandırması
Kapalı gişe oynamak: bütün biletlerin satılmış olması
Perde açılmak: bir faaliyetin başlaması (●)
Perdeye uyarlamak: edebiyat eserinin filmleştirilmesi
Sahne tozu yutmak: tiyatro sanatının bütün zorluklarını görmüş olmak
Sahneye çıkmak: halk arasında kişinin adının veya yaptığı işin duyulması (●)
Bilgisayarla ilgili terimlerden veya bu cihazın kullanımından doğan deyimlerimiz:
Çıktı almak: bilgisayara yazılanları kâğıda dökmek
Disketi dolmak: hafızası zayıflamak, söylenenleri çabuk unutmak
Format atmak: bilgisayarın işletim programını yenilemek (●)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.