• İstanbul 17 °C
  • Ankara 22 °C

Millî Güvenlik Yerine Millî Kültür

Önder SAATÇİ

Millî kültür dersi liselerin son iki sınıfında haftada dört saat okutulmalı. Konacak bu ders yeni nesillerimizin, Anglo-Sakson kültürünün yıkıcı etkilerinden korunmasına ve Müslüman Türk kimliğinin oluşmasına katkıda bulunacaktır. Dersin bazı konuları ise şu başlıklar altında toplanabilir:

 

-          Ramazan ve kurban bayramlarımız

-          Mubarek günlerimiz(ramazan, cuma) ve  kandillerimiz

-          Aile, akrabalık(sıla-yı rahim) ve komşuluk ilişkilerimiz

-          Eğlence kültürümüz (ramazan ve bayram eğlencelerimiz, gülerken düşündüren hikmet dolu mizah kültürümüz)

-          Türk - İslâm kültür ve medeniyetinin gelişmesinde öncü olmuş şahsiyetlerin tanıtılması(Hz. Peygamber Efendimiz, dört halife, Ahmed-i Yesevî, Yunus Emre, Mevlâna, Hacı Bektaş-ı Velî, Gaspıralı İsmail, Farabi, İbn-i Sina,  Mimar Sinan, Nasreddin Hoca, Mehmed Akif, Yahya Kemal,…)

-          Tarihimizin iftihar tabloları (vakıflarımız, ahilik teşkilatı, atalarımızın yüksek ahlâkını gösteren çeşitli anekdotlar, Çanakkale ve İstiklâl harbinden vatan sevgisini, şehadet ve gaza inancının mukaddes olduğunu gösteren yaşanmış olayların hikâyeleri…)

-          Türk-İslâm kültürünü ve medeniyetini ortaya koyan önemli edebiyat ve fikir eserleri (Dîvan-ı Lûgati’t-Türk, Kutadgu Bilig, Mesnevi, Yunus Emre Divanı, Safahat, Aziz İstanbul, Beş Şehir,…)

-          Türk-İslâm kültürünü ve medeniyetini yansıtan önemli mimarî eserler ve diğer sanat eserleri (Süleymaniye Camisi, Malabadi Köprüsü, Hasankeyif kalıntıları, Bursa Ulu Camisi, İslâm ülkelerindeki dini ve sivil mimari örneklerinden Şam’daki Emevi Camisi, Endülüs’teki Kurtuba Camisi, hanlar, çeşmeler, kervansaraylar,…)

-          Halk edebiyatımızın ve folklorumuzun önemli unsurları(Çocuk folkloru, şehir folkloru ve tarihçiliği, seyahatnameler, atasözlerimiz, deyimlerimiz, türkülerin ve deyimlerin hikâyeleri, vb. zenginliklerimiz)

 

Bu dersin, amacına hizmet etmesi için yukarıda da söylediğimiz gibi, üniversite giriş sınavlarında öğrenciye kayda değer bir puan katkısının olması elzemdir. 22 yıllık öğretmenlik hayatımda bizim çocuklarımızın en önemli motivasyon unsurunun not olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Bu dersin işe yaraması için teknolojiden de azami ölçüde yararlanmak lâzım. Okullarımıza yerleştirilecek yeni bilgisayarlar ve ona bağlı yansıtıcılarla yukarıda önerdiğimiz konuların işlenmesi için video, resim, vb. göze hitap eden unsurları da öğrencilerimizin hizmetine sunmalıyız. Bunun yanında, günümüzde ulaşım imkânlarının artmasını fırsat bilerek öğrencileri dersle ilgili yerlere, yörelere de götürerek verilen bilgilerin daha kalıcı olması sağlanmalıdır. Zaten Türk eğitim sisteminin en büyük zaaflarından birisi bilgilerin kalıcılığının sağlanamaması değil midir? Bu ders aracılığıyla verilen bilgiler hayatın içindeki konuları kapsadığından öğrencilerin ilgisine de mazhar olacaktır, düşüncesindeyim.

 

Dersi hangi öğretmenler verecek sorusu da akla gelebilir, elbette. Bence bu ders için hiç öğretmen sıkıntısı çekilmeyecektir. Bütün edebiyat, din bilgisi tarih ve sanat tarihi öğretmenleri bu dersi rahatlıkla verebilir, vermelidir de.  Bakanlık bu işi ciddiye alırsa yaz tatili döneminde hizmet içi kursları açarak öğretmenlerini donatabilir, yetiştirebilir. Bu iş için artık her ilde bulunan üniversitelerden de öğretim üyeleri çağırılarak öğretmenlere kurs vermeleri temin edilebilir.

 

Yukarıda sıraladığımız ders konularını okuyanlar bunların zaten tarih, edebiyat, sanat tarihi ve din derslerinde verildiğini düşünebiliriler. Bu dersin müfredatı hazırlanırken elbette bu noktaya da dikkat edilmelidir. Eskiler her ne kadar “Ettekraru ahsen velev kâne yüz seksen.” demişlerse de aynı konuların farklı derslerde tekrar edilmesi öğrenci için sıkıcıdır. O yüzden bu derste verilecek bilgiler diğer derslerdekilerin tamamlayıcısı olmalıdır. Bazı bilgiler daha derinlemesine işlenirken bazıları hayatla ilişkilendirilerek verilmelidir. Meselâ, din dersinde zekâtın dinî bir vecibe olduğunu öğrenen öğrenci bu derste İslâm tarihinde zekâtın toplumda nasıl adaleti sağladığını bir anekdotla daha da iyi kavrayacak.  Edebiyat dersinde Yunus Emre’nin şiirleri dil ve edebî özellikler bakımından işlenirken bu derste tasavvuf hakkında daha geniş bilgi verilecek. Yalnız, burada öğretmenlere düşen görev kolaycılığa kaçmayıp dersin bu tamamlayıcı özelliğini hakkıyla gerçekleştirmeleridir. Bu, bir parça, kendini geliştirmeyi hedefleyen idealist öğretmen modelinin hayata geçirilmesini gerekli kılar. Ama idarecilerin ve Bakanlığın bu işin takipçisi olması dersin daha verimli geçmesini sağlayacaktır.

 

Unutulmamalıdır ki eğitim yeni nesillerimizin dünyaya açılmasında bir köprüdür. Bu köprüden geçen öğrenciler mümkün olduğunca torbalarını doldurarak diğer yakaya geçmeyi hedeflemelidirler. Torbalarının içinde yalnız bilgi olursa belki o da işe yarar ama bir eksik kalır. Bilgiyi kendi toplumunun ve insanlığın faydasına kullanmayı da öğrenmek işin hikmetindendir. Bugünkü eksiğimiz de tamı tamına budur. Bir eline diploma bir eline neşter verdiğimiz hekimlerin kalplerine vicdan benliklerine kimlik ve kişilik de verebilmeliyiz.

 

Okul bütün bu hasletlerin de kazanıldığı yer olmalıdır.

18.02.2012
Bu yazı toplam 1486 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim