• İstanbul 18 °C
  • Ankara 21 °C

Yıldıray Oğur'dan: ''Mesih soluklu'' tembel aydınlar...

Yıldıray Oğur'dan: ''Mesih soluklu'' tembel aydınlar...
“Tek Adam olma umudu tükenince ve 17-25 Aralık'ın ortaya dökülmesi kaçınılmazlaşınca, oyunun son perdesi başladı.”
Türkiye’nin adı sanı belli aydınlarının imzaladığı o bildiri bu cümleyle başlıyor.
 
İmza attıkları bildiriye “1 Kasım’da seçime gidilirken neden tek adam umudu tükensin” ki, ne oldu da “17/25 Aralık’ın ortaya dökülmesi kaçınılmazlaştı” ya da niye bir holdinge baskın “oyunun son perdesi olsun” diye soracak sufli meselelerle ilgilenmemekteler.
 
Çünkü karşımızda yine büyük bir felaket öncesi bizi kurtarmak için beyaz atlarına binip gelmiş epik Türk aydınları var.
 
O yüzden de bildirilerine “Hitler Almanya’sı 2015” diyecek kadar iddialılar, birazdan trenlere doldurulup götürülecekleri toplama kampları öncesi son kez bizi aydınlığa çağırıyorlar.
 
Muhtemelen bir kısmının bu bildiriyi tatilde, bir brunchın ortasında, sahilde yürüyüş yaparken, içinde Erdoğan geçen öfke nöbetlerinden nöbetlerine koşan bir yazının daha tam başına oturmuşken imzalamaları onları hakikate bağlamaya yetmemiş.
 
2000’lerin meşhur “bugünkü şartlar Atatürk’ün Samsun’a çıktığı zamandan ağır” diyen ulusalcı aydınlarının şanlı yolunda yürümekteler…
 
İnanmazsanız şunu okuyun:
 
“1 Eylül Dünya Barış Günü, Koza İpek Holding'in firmaları, sahibinin evi, İpek Üniversitesi sabah saatlerinde arandı.”
 
Bu denk gelişin olağanüstü tuhaflığına geçmeden, 1 Eylül Dünya Barış Günü’ne bir parantez açmalıyız.
 
1 Eylül 1939’da Nazilerin Polonya’yı işgalinin yıldönümü komünist ülkelerde Dünya Barış Günü olarak kutlandı yıllarca. Tabii sol örgütler sayesinde bizde de. Sonra Birleşmiş Milletler 1981’de 21 Eylül’ü Dünya Barış Günü ilan etti. Doğu Bloku’nun yıkılmasından sonra da dünya, barışı hep birlikte kutlamak için 21 Eylül’de karar kıldı. Türkiye hariç.
 
Dünyadan kopuk, entelektüel aklının ortasından hâlâ doğu blokunun geçtiği bir aydın sınıfı için tuhaf olmayan referanslar bunlar.
 
Yine de mantık için daha da azı bile yeterliydi. Koza İpek Holding’in neden 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde basıldığı gibi hurafelerle uğraşan bir akıldan hâlâ onu beklemeliyiz mi, yine de konduramıyor insan.
 
Bazen kızına/oğluna iyi bir eş için her denilen mezar taşına koşup çaput bağlarcasına, önüne gelen her bildiriyi imzalayan ruh halini “duyguları istismar edilen” klişesine sığınarak açıklamak istiyor insan. Yoksa şunun altına imza atmak o kadar kolay olmazdı:
 
“AA'nın bildirdiği gerekçe: 'Teröre finansman sağlamak.' İroni korkunç: Aynı gün, Holding'in Bugün Gazetesi, 'IŞİD'e Silah Malzemeleri Akçakale'den' manşetiyle çıkınca, Kanaltürk ve Bugün TV polis tarafından ‘örgüte destek' suçlamasıyla basıldı.”
 
O haberin baştan sona uydurma olduğuyla ilgili çıkmış her şeyden bihaber, Türkiye sınır kapısını, su borusu olarak girenin roket olarak çıktığı bir silah fabrikası olarak hayal edecek kadar hayalperest, grubun o gazetelerin o haber için basıldığını zannedecek kadar kolay gaza getirilebilir bi aydın sınıfı bu.
 
Tam da o baskının yapılacağını bildikleri için o gün uydurma bir IŞİD-Türkiye haberiyle çıkarak PR konusundaki uzmanlıkları ve yaşadıkları ülkeye olan bağları hakkında epey fikir veren cemaatin av sahasında gezen ceylanlar gibiler…
 
Bir sonraki cümle ise bunun gönüllü bir aptala, cahile yatma olduğunu düşündürmekte:
 
“Cumhuriyet Gazetesi de, ‘İşte Erdoğan'ın yok dediği silahlar' manşetiyle MİT TIR'ları skandalını açıklayınca Can Dündar, 'Hesabını verecek; yanına bırakmam' diyen Erdoğan'ın ‘devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk' suçlamasına muhatap olmuş, 2 müebbet ve 42 yıl hapis cezasıyla karşı karşıya kalmıştı.”
 
Hâlâ o silahların IŞİD’e ya da El Kaide’ye gittiğini neye dayanarak iddia ettiğiyle ilgili basit sorulara cevap verememiş bir gazetecinin arkasına dizilmek de o yüzden çok tuhaf değil.
 
Bitiyor, imzaya az kaldı:
 
“Şimdi sırada, topun ağzında Aydın Doğan Grubu olmak üzere, yandaş olmayıp biat etmeyen başka holdingler ve bağımsız medya organları (Taraf, Cumhuriyet, Sözcü) dizilmiş vaziyette. Oynanan ve sürdürülmek istenen oyunlar ortaya dökülmesin diye Erdoğan rejimi son kozlarını bütün şiddetiyle oynuyor.”
Bu haber toplam 420 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim