• İstanbul 19 °C
  • Ankara 20 °C

Yıldız Ramazanoğlu: Kütüphaneye sığınmak

Yıldız Ramazanoğlu: Kütüphaneye sığınmak
Kitap okumanın kıymetini konuşuyoruz fakat okumanın fiziki koşullarından söz etmiyoruz. Bakalım herkesin ev ortamı okumak, okuduğunu anlamak için yeterli huzur ve sessizliğe sahip mi.

Elbette doğada, dikkatimizi dağıtmayan bir kuytuda, metroda, hatta bir kaldırımda her yerde okuyabiliriz. Fakat bu okuma salonlarına, kütüphanelere ihtiyaç yok demek değildir. Tersine sadece klasikleri değil güncel dünya yazarlarını takip edip kitaplarını edinen, dergileri bulunduran, çeşitli kültürel etkinliklere ev sahipliği yapan kütüphanelere ihtiyaç var. 

Bir Ankara ziyaretimde yarım günlük bir boşluk olunca çantamda taşıdığım  Roger Garaudy’nin Endülüs’te İslam adlı kitabını okumak istedim. Sakin görünenlerden birkaç kafe değiştirsem de şansım yaver gitmedi, verimli olmadı. Çünkü cep telefonu icat oldu mertlik bozuldu. Her açık alanı şahsi bürosuna çeviren bağıra çağıra saatlerce telefonda konuşup herkesi taciz eden insanlarla dolu ülkemiz. Dolmuşa binip doğruca gençlik kütüphaneme koştum. Konu derindi ve incelikli okumayı gerektiriyordu. Öğrencilik yıllarımın harika sığınağı, Kızılay, Kumrular sokaktaki Adnan Ötüken İl Halk Kütüphanesi aydınlık ortamı, yüksek tavanı, tarihi geçmişi ve tahta masa ve sandalyelerindeki ferahlık ile ders çalıştığım, kitap okuduğum, yağmurlarda kaçtığım bir mekandı. Kütüphanenin okuma salonu kapanmış. Sadece ödünç verme bölümü açıkmış yani oturup çalışmak yok. Peki kitap okuyacak çalışacak başka bir kütüphane var mı çevrede. Gençlerin en yoğun yaşadığı, insan akışının en fazla olduğu yerde kütüphane yok. İhtiyaç var mı diyeceklere şunu söyleyeyim ki bu kütüphanede iğne atsan yere düşmezdi, öyle kalabalıktı müdavimleri. 

Sıcakta yokuş yukarı Kocatepe’ye doğru yürümeye başladım. Caminin etrafında kütüphane olabilir diye bir önsezi belki. Evet küçük bir okuma salonu vardı, huzurlu da bir yerdi ve lise çağlarındaki gençlerle tamamen doluydu. Kitabımı okuyabilmek için zar zor bir yercik bulabildim. Ev kadar samimi ve içtenlikle yönetilen bir yer. Fakat sessizlik hakkı bilinci yerleşmeli; görevliler ziyarete gelmiş ahbaplarıyla yüksek sesle sohbet ederse, öğrenciler de kendi aralarında konuşup ortamı ihlal etme hakkı kazanır. 

Peki neden her türlü eğlencesi restoranı lüksü düşünülmüş Çukurambar’dan kalkıp buralara gelmek zorunda kaldım. Bir salon, raflarda kitaplar, bir de çay makinası sağlamak neden bu kadar zor? İstanbul’da da Anadolu’da da durum aynı, çok ciddi manada kütüphane kıtlığı var. Bağlarbaşı’ndaki İsam bir araştırma kütüphanesi. Fakat başka seçenek olmadığından sadece elindeki kitabı okumak ya da ders çalışmak için buraya gelmek isteyen, kısıtlı imkanlar ve masa sayısı yüzünden kalbi kırılan sayısız genç insan var. Kütüphanelere duyulan derin ihtiyaç, “açtığımızda kimse gelmiyor” fikriyle geçiştirilemez. Mesela Üsküdar Belediyesi’nin eski nikah sarayını restore ederek açtığı Sahil Nevmekan’ın aşağı kat kütüphanesinde boş bir yer bulmak imkansız. Günün her saati okuyan çalışan gençlerle dolu. Üst ve alt kattaki kitaplarla oldukça zengin bir kütüphane oluştuğunu söyleyebilirim.  

Devamı: https://www.karar.com/yazarlar/yildiz-ramazanoglu/kutuphaneye-siginmak-11072# 

Bu haber toplam 334 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim