• İstanbul 24 °C
  • Ankara 25 °C

Zıtlıklardan seçmek

Elif SÖNMEZIŞIK AYDIN

Bazılarının cenderesi, bazılarının sefahati, bazılarınınsa dinlenme yeri bu dünya…

Her birinden azar azar hayatlarımıza damlıyor çileler, umutlar, nazarlar, bereketler… İçlerinden biri bize en büyük yadigârı bırakıyor. Hangisi olduğu ise yolun sonunda anlaşılıyor.  

Hayatın hep bir yanı ağrılı, acılı ve travmatik… Diğer tarafı umutlu sevinçli ve rahat… Sevincin coşkulusu geliyorsa kulaklara, şüphesiz acının iniltisi de ulaşıyor. Ve o ses geldiğinde “duymadım, görmedim, bilmiyorum” demek inandırıcı olmaktan çok uzak. Bir bedene hapsolmuş üç maymunun dürtüsü sadece…

Ama biz böyle yaşamaya alıştık. Bir taraf harabeyken diğer tarafta yeşeren, coşan ve hatta coşkusu aşırıya kaçanlara şahidiz.

Disyopya kuran sinema ürünlerinin bol miktarda eskimiş, çöpleşmiş ve yıkılmış görüntülerle doldurduğu filmler, çöplerin ve yıkıntıların hayatı besleyen eser ve yapılardan daha çok olduğu günler de gelecek mi, sorusunu sorduruyor ister istemez. Bu maddi ve manevi çürümede ne payımız olduğunun idraki, başka bir sorun olarak karşımızda.

İnsanız ve tabiatımıza dair türlü iyilikler ve kötülükler de artar, azalır, aşınır, inşa olur, çürür, yok olur… Var olma çabasının da bir karşılığıdır bu serüven.

Tamir olma/etme, iyileşme/iyileştirme de insana dair. Demek ki nihayetsiz gibi görünen bozuluşların, çözülüşlerin, çürüyüşlerin ve yıkılışların iyileşmesi, tamir edilmesi ve birleşmesi mümkün. Aslında her yıkılış içinde yeniden kurulma nüvesini saklı tutar. Bu bakımdan dünya için, bir devinimler diyarı da denebilir.

Allah azalış-çoğalış, doğum-ölüm, var-yok zıtlıkları arasında idrak edebileceğimiz bir düzenin içinde bizlere bir hayat bahşetmiş. Bu çok bilinmeyenli denklem içine, keşfini arayan bir insanlık sığdırmış. Bize düşen iradi bakımdan bu zıtlıklar arasında seçimler yapmak, doğru tarafta durmak.

Ölmenin de yaşamanın da dert olduğu zamanlar oldu ve oluyor. Her insanın ya şahsında ya da kendinden önceki nesillerde böyle acı hatıralar gizli. Buna rağmen insanlığının her zaman acılara kulak verecek gücü ve basireti olmasını ümit ederiz.

Kötülüğün kaynağında bile “Kendini korumak” ya da “işine gelmek” gibi ilk bakışta o kadar da art niyetli olduğu düşünülmeyen dürtülerden yola çıkıldığı düşünülürse umursanmayan ince çizgilerin, düşüncesizliğin ve dikkatsizliğin bir gün kalın duvarlara, kıyıma ya da zulümlere ve zulmetlere sebep olabileceği neden düşünülmesin?

“Raydan çıkma” deyimi önemli bu bakımdan. Sınırların içinde, kurallı ve intizamlı görünenlerin bile sınırı nerede aştığı ve zarara ne tür katkı sunduğunun fazla kestirilebilir olmadığı bir zamanı yaşıyoruz. Raydan çıkan, bir başka çıkanın yanlışını teşhis edemez. Ta ki kendi çıkarına müdahale edilinceye kadar… Demek ki sınırları çıkarların belirlediği bir dünyaya dönüşme hızımız, raydan çıkma hızımızla doğru orantılı.

Kıyamete kadar Hakk sözünün baki oluşu müjdesinin, her günü yeniden inşa eden berrak bir gülüşü var şükür ki… İlla ki, her şeye rağmen tutunacak bir umudumuz var demektir bu.

Bu zamanda insan olmaktan, öz varlıktan uzaklaştıran her şeye karşı gösterilen direnç, yol gösteren eleştiriden ve düzeltme çabasından mahrum kalmışlığımızı teskin ediyor.

Şimdi bir daha bakalım dünyadaki yıkıntılara, yıkılmakta olanlara… Hâlâ nefes alabiliyorsak yıkılmış, bozulmuş ve çürümüşlerden hayatlar inşa etmemiz de mümkün. Elbette her tür inşa faaliyeti önce kendimizden başlıyor. En azından bütün bunların zıddına hapsolup insanlığımızı yitirmedikçe, raydan çıkmadıkça, kötülüğün kendisi ve azmettiricisi olmadıkça…

Yeni Söz

Bu yazı toplam 657 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim